Türk çiftçisine bir külfet daha: DNA Barkod Takip Sistemi

Üretim girdilerindeki yüksek maliyet çiftçileri tarım yapamaz hale getirdi.

Çiftçi isyan ediyor artık.

Çiftçinin boğuştuğu dertler yetmezmiş gibi şimdi bir de "Gübre" sorunu ile boğuşmak zorunda kalacak.

Sadece çiftçiler mi?

Bu sorun asıl gübre üreticileri, gübre ithal edenleri etkiliyor. Hepsi yeni yürürlüğe giren bir uygulama ile çıldırma noktasına gelmiş durumdalar.

Olayı anlatayım...

Ülkemizin yıllardır en büyük sıkıntısı terör. Terör örgütlerinin saldırılarda sık kullandıkları silahlardan biri el yapımı Patlayıcı (EYP). Devlet haklı olarak terör saldırılarında kullanılan EYP'nin ana maddesi olan nitrat bazlı gübrelerin satışını kontrol altına almak için bir çalışma yaptı.

Bunu da 06 Nisan 2017 tarihli 30030 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan "Piyasaya arz edilen gübrelerin izlenmesine yönelik tebliğ (Tebliğ No: 2017/17)" ile duyurdu.

Tebliğin çıkış noktası EYP yapımında kullanılan nitrat bazlı gübrelerin takip edilmesi olmasına rağmen ne yazık ki yönetmelik tüm gübreleri kapsayacak şekilde Resmî Gazete'de yayımlandı.

Gübre üreticileri terör örgütleri ile mücadele anlamında alınacak her türlü önlem çerçevesinde önlemlere destek olmak için yapılan uygulamayı anlamaya çalıştı ve ses çıkarmadı.

Bulunan çözüm şu şekilde...

Gübrelerin içerisine DNA püskürtülecek ve her gübre çuvalının üzerine de barkod yapıştırılacak. Bu sayede bir saldırı olduğunda gübrenin hangi fabrikadan çıktığı belli olacak. Sistem gereği de tüm bayilere kamera takılma zorunluluğu getirildi.

Bakanlık Türkiye'yi zora soktu

DNA Barkod sistemleri Amonyum Nitrat'ın takibi için başlamış olmasına rağmen bir süre sonra anlaşılmaz bir şekilde konu ile alakası olmayan tüm bitki besleme ürünlerine sirayet etti.

Birçok konuda (et, süt, hayvancılık, mercimek, pirinç, nohut, fasulye örnekleri mevcut) yanlış yapan işin temelini kurmadan sistem oturtmaya çalışan bakanlığımız sonuçta, ülkemizi bu konularda çok zora soktu. Sürekli yapılan yanlışlara bir tanesi daha "DNA BARKOD" adı altında eklendi.

Uyarıyorum...

Sıvı üründen, organik ürünlere kadar yanıcı dahi olmayan ürünlerin takip edilmesi için çıkarılan tebliğ, başta çiftçimize olmak üzere tarım sektöründe aşılması yıllar alacak çok ciddi boyutta sorunlar oluşturuyor.

Ürünlerin içerisine katılacak olan DNA'lar silisyum ile kapsüle edilecek. Nano boyutta olan bu partiküller, stomalardan rahatlıkla içeri girebilecek ve bitki bünyesine aktarılacak. Ama bu malzemelerin insan sağlığına olacak etkileri hakkında bilimsel bir çalışma örneği ve sonucu mevcut değil. DNA konuları her zaman dikkatli yaklaşılması gereken bir konudur. Kanserojen olup olmadığı bilinmiyor.

Organik üretilen gübrelerin içerisine DNA ile katılan silisyum bu ürünü organik olmaktan çıkaracak mıdır, sertifikasyon kuruluşları bu duruma sessiz kalacak mıdır henüz belli değil. Devletimiz bir taraftan organik tarımı desteklerken, bir taraftan da organik tarıma en büyük darbeyi vuracak.

Çok dikkatli olmalıyız

7 milyon ton gübreye her ambalajda DNA püskürtüp, BARKOD yapıştırmak ülkemize 500 milyon TL'lik bir yük getirecek, bu yük Türk çiftçisine yüklenecek.

Her fırsatta Türk ürünlerini karalamaktan çekinmeyen bazı uluslararası çevre ve sağlık kuruluşları "Türk tarım ürünlerinde kanserojen DNA-BARKOD" yaygarasını yapmaktan çekinmeyecek. Bu durumda Türk çiftçisi ve ihracatçısı çok büyük darbe yiyebilir.

Kullanılacak DNA'nın sağlık açısından sorunu olmadığı söyleniyor. İhracat yapılacak gübrelerde kullanılmayacak. Yurt içinde yetiştirilen tüm ürünlerde DNA'lı gübre kullanılacak. Bu durum hem gübre hem yaş sebze meyve ihracatında rakip ülkeler tarafından olumsuzca kullanılabilir.

İşin diğer enteresan kısmı da şu...

Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü (BÜGEM) barkod sistemi için ihale yapıyor. İhaleyi tarım ile alakası olmayan bir havacılık şirketi alıyor. Dünyada emsali olmayan bu uygulamayı eski bir Bakan ile yakın ilişki içerisinde olduğu iddia edilen şirket tekel şeklinde yapacak. Rakibi olmayan bir firmanın üzerine 1.000'den fazla firma ve 40.000'den fazla ürünün hem yükü hem geliri hem de güvenliği yüklenmiş. Ülkemizde katı, sıvı, organik vs. olmak üzere 7 milyon ton gübre 1.5, 25, 50 litre veya kilogramlık ambalajlarda gübre satılıyor. Ambalaj başına 2-3 TL maliyet geleceği söylenirken bunun karşılığı minimum YILLIK 600 MİLYON TL olarak hesaplanıyor.

EYP yapımında kullanılan gübreleri satsın satmasın her türlü zirai ilaç, gübre bayileri, kooperatifler, birlikler, gübre üreticileri ve ithalatçıları olmak üzere minimum 15.000 satış noktasına kamera sistemi getirilecek. GSM şirketleriyle yapılan anlaşma sonucu kurulum maliyetleri hariç aylık sabit kamera başına 200 TL alınacak olup en iyimser rakamla YILLIK MALİYETİ 36 MİLYON TL olarak hesaplanıyor.

Birçok işletme, makine ve insanı aynı anda kullanmakta tam otomasyon bulunmamaktadır, bu nedenle günlük üretim ve paketleme kapasiteleri %25 -%30 gibi düşecek ve bu da maliyeti artıracaktır. İhracat pazarlarında da rekabet etmemiz zorlaşacaktır.

Konu hakkında görüştüğüm bir gübre üreticisi şunları söyledi:

"Gübre konusunda yeterli ham madde ve kaynaklara sahip değiliz, bu nedenle %90'ın üzerinde ithalat yapmaktayız, birçok firma paketli ve ambalajlı ürün getirmektedir, bu nedenle ithal ürünlerde uygulanamaz. Birçok ithalatçı bu uygulamadan ötürü pazardan çıkacak, piyasaya arzda ciddi miktarda düşecek, bu da ciddi fiyat artışları, tekelleşme, kaos ve hatta karaborsa ortamı sağlayacaktır. Ayrıca ülkemizde üretim yapan uygulamayı yapamayacak birçok firma kapanacaktır.

DNA Markör ile birebir ürün takip etmek imkansızdır. Bu nedenle amaca hizmet etmemektedir. DNA Markör ancak firmanın kimliği olabilir. Söylenildiği gibi üzerindeki etiket olmadan zincirin takip edilmesi mümkün değildir. Sadece ilk çıkış noktası tespit edilebilir. Kesinlikle amacına hizmet etmemektedir.

DNA'sından otomasyonuna, kamerasından barkoduna kadar her türlü altyapısının ithal edildiği dışa bağımlı ve dünyada örneği olmayan, yıllık ortalama 800 milyon TL minimum maliyetli, Türk çiftçisine ve ülke ekonomisine ek yük getirecek uygulama ile ilgili GUİD olarak önerimiz, 'Piyasaya arz edilen gübrelerin izlenmesine yönelik tebliğin' sadece EYP yapımında kullanılan ürünlerin üretimi, ithalatı, satışı ve takibi için kurulması ve uygulanmasıdır."

Patlıcan, domates gibi sebzeleri mevsiminde yiyince fiyatları düşer diye düşünen sayın tarım bakanımız, çiftçinin ve gübre üreticisinin bu sorunlarından bihaber. Yüksek fiyatları oluşturan büyük etken mevsim değil, tarım sektöründeki bu akla ziyan uygulamalar.

Bir an önce önlem alınması dileğiyle...

Yazarın Diğer Yazıları