Tüketicilerin işi zor
Öncelikle, tüketicileri koruyan kurum sayısı yok denecek kadar az.
Zaten onlar da tüketici sorunlarına çözüm getirmek yerine, tüketiciyi çıldırtıyorlar.
Yaz başlarken Vestel klimalarda tüketicilerin aldatıldığını yazdık.
Sonuç; Vestel bildiğini okuyor.
Evine, iş yerine 18 BTÜ klima aldığını sanan vatandaş, bir süre sonra randıman alamayınca, klimanın 18 BTÜ değil, 15 BTÜ olduğunu öğreniyor.
Vestel, tüketicinin enayi yerine konulduğunu gösteren örneklerden sadece birisi.
Günlük yaşantımızda bu tür örnekler öylesine çok ki; vatandaş artık kandırılmayı kader olarak benimsiyor.
Ancak, kandırılmayı kader olarak kabul etmeyenlerin sayısı da oldukça fazla. Onlar da sorunlarını tüketici derneklerine başvurmak yerine köşe yazarlarına anlatıp, çözüm arıyor.
Bodrum’un en güzel beldelerinden Ortakent /Yahşi’den mail gönderen bir okurumuzun hikayesi, Egepen bayisi ile tanışması ile başlamış.
Dünyanın en büyük ilaç firmalarından birisinde müdür olan eşinin işi nedeniyle Amerika’da yaşayan okurumuz, Yeşilyurtlular sitesindeki evinin cam ve balkonlarını yaptırmak için aynı beldedeki Egepen bayisi ile anlaşmış.
Okurumuz, aynı Egepen bayisinden iki adet de çelik kapı almış.
Güzel geçen bir yaz tatili sonrası okurumuz Amerika’ya gitmiş.
Kış ortasında Bodrum’da yaşayıp, evlerine göz kulak olan arkadaşlarından gelen; sizin evin her tarafını su bastı, kovalarca su boşalttım, telefonu ile dünyası yıkılmış.
Baharda Bodrum’a geldiğinde yeni tadilat yaptırdığı evin perişanlığı karşısında gözyaşlarına hakim olamamış.
Çok ciddi rakamlara yaptırdığı mutfaklar, dolaplar, evi basan su nedeniyle kullanılmaz hale gelmiş.
Yağmur sularının kapı altlarından ve cam kenarlarından içeri girdiği tespit edilince, Ortakent’teki Egepen bayisine telefon açmış.
Yetkili, ilgileniriz, demiş...
Demiş, ancak aradan günler geçmesine rağmen okurumuzu aramadığı gibi eve de uğramamış. Okurumuz, Egepen’in bölge müdürünü arayıp sorununu anlatmış.
İlgileniriz, demişler.
Demişler, ancak ilgilenmemişler.
Neden sonra bayi uğrayıp, cam kenarlarındaki silikonları değiştirmiş.
Derken hiç olmayacak olmuş ve yaz ortasında Bodrum’a sağanakşeklinde yağmur yağmış.
Okurumuz ve ailesi ellerinde kovalarla iki katlı evin içindeki suları boşaltmaya yetişememişler.
Suyun eve kapı altından girdiği kesinleşmiş.
Aynı plak gene dönmüş.
Ortakent’teki Egepen bayisi aranmış, sorun anlatılmış.
Geliriz, denmiş.
Gelen olmamış.
Nihayet günün birinde bir zahmet uğramışlar. Sorun anlatılmış. Bayi; bizim elimizden bir şey gelmez, demiş.
Sonra da kapının altına yağmuru engellemek için bir saçak koyup, gitmiş.
Okurum, bir bardak suyu kapıya döktüğünde suyun eve girdiğini görünce sinir krizi geçirmiş.
Telefon trafiği tek taraflı çalışmış.
Okur aramış, bayi açmamış.
Okur, Egepen yönetimine mail göndermiş.
Cevap veren olmamış.
Eve giren yağmur suları nedeniyle evin tüm dolapları değiştirilmiş. Mutfakların kabaran ahşaplarının değişmesi için de mutfağı yapan şirket ile anlaşılmış.
Okurun maddi zararı onlarca bin lira.
Manevi zararı ise izah edilemeyecek boyutta.
Amerika’da, psikiyatra gideceğim, diyor.
Okurum; bu olay Amerika’da olsaydı, hatalı şirket bırakın eşyaları tüm evi yenilerdi, diye isyan ediyor.
En çok sinirledikleri ise; kendilerine yardımcı olmayan bayinin; yapacak bir şeyim yok, yağmurun yağmasını engelleyemem ki, demesi.
Egepen, yurt içindeki ve yurt dışındaki geniş bayi ağı ile ülkemizin büyük firmalarından birisi.
Aynen, Vestel gibi...
Okurlarımız gibi biz de, büyüklüğün, ürün satmak değil, tüketiciye düzgün hizmet vermek olduğu düşüncesindeyiz.
Söz hizmetten açılmışken bir okurumuzun Peugeot hikayesine değinelim.
Tatil öncesi arabasını Peugeot servisine götüren okura, yapılan kontrol sonrası 3.300 liralık bir liste verilir.
Okur, rakamın yüksekliğinden huylanıp, düşüneceğim, diyerek servisten ayrılıp Topkapı’daki bir arkadaşının servisine gider. Listeyi uzatıp, bir kontrol eder misin, diye sorar.
Arkadaşı kontrol eder, ‘arabanın hiçbir şeyi yok, sadece lastikte balon var, lastikleri değiştir’ der.
Bu cevap ile okur, arkadaşına; ‘Peugeot 307 aldığıma alacağıma, pişman oldum. Sıfır aldım, ilk atı ayda üç defa debriyaj balata ve iki defa volant değiştirdiler, hatalı olduğu için komple ön göğüs değiştirdiler ve de göğüs Fransa’dan geldiği için uzunca bir süre beklettiler’ diye dert yanmış.
Okurumuz merakını bizimle paylaşıyor, aynı olay Fransa’da ya da başka bir AB ülkesinde yaşansaydı, n’olurdu?
Soruyu, kapalı devre çalışan tüketiciyi koruma derneklerine sormak lazım.