Tüketici hakları lafta kaldı
Tüketiciyi Koruma Derneği, 2014 yılında tüketici şikayetlerinin arttığını, bir milyona ulaştığını söyledi. Uygulamada tüketici şikayetlerinin ve dolayısıyla başvuran sayısının artması ile Tüketici Mahkemeleri ancak bir yıl sonrası için gün veriyor ve mahkeme süreci 4 yıla kadar uzuyor.
Tüketici şikayetleri 2002 yılında 33 bin iken, 2012 yılında 446 bine yükseldi. 2014 yılında ise bir milyona çıktı.
2000 liraya kadar olan tüketici şikayetlerinde İlçe Hakem Heyeti, 2000 lira ile 3000 lira arasındaki şikayetlerde de İl Hakem Heyeti karar veriyor. Tüketici dernekleri hakem heyetlerinin de yetersiz geldiğini söylüyor ve yenilerinin açılması gerektiğini belirtiyorlar.
Tüketici şikayetleri neden arttı?
* Başta gelen neden, üreticinin ucuz ithal malları ve özellikle Çin malları ile rekabet etmekte zorlanmasıdır. Maliyet düşürücü önlemler alırken, aynı zamanda üretilen mallarda kalite de düşüyor.
* Tüketici bilinci giderek artıyor. Sosyal medyanın gelişmesi bu bilinci artırdı. İnternetten satışlara bakarak tüketici karşılaştırma yapabiliyor.
* Piyasada tekelci ve oligopolcü yapılar var. Bu tür işletmeler nasıl olsa satıyor diye kaliteye fazla önem vermiyorlar.
* Tüketici güçlü değil. Dağınıktır. Türkiye’de 75 tüketici derneği ve 3 tüketici vakfı var. Bu derneklerden elbette iyi niyetli ve iş yapanlar var. Ancak bu kadar çok dernek arasında istismar edenler de çıkar. Eğer tüketici güçlü olsaydı, üreticiler hata yapmayı en aza indirmek zorunda kalırlardı.
Tüketicinin güçlü olması için, her ilçede bir tüketici odası kurulmalıdır. Bu odalar bir konfederasyon oluşturmalıdır. Bu oluşumun yasal bir altyapısı olmalıdır. Yarı kamusal nitelikte bir kuruluş olmalıdır. Bütçeden bu kuruluşa ödenek verilmelidir. Hatta Kurumlar Vergisi’nden yüzde bu tüketici odaları için pay alınmalıdır.
Tüketici şikayetlerinin en fazla olduğu sektörler arasında, sigortalar ve bankalar var.
Özellikle özel sağlık sigortasında çok fazla sorun yaşanıyor. Sigorta poliçelerinde bazı teknik terimler, tüketiciyi yanıltıyor. Bazı ödemeler kapsam dışı diye yapılmıyor. Ödemenin bir kısmı sigortalı tarafından yapılıyor. Anlaşma yapılan hastaneler değişiyor. Yatarak ve ayakta tedavi gibi belirsizlikler ortaya çıkıyor.
Bankalarda ise özellikle gizli faiz ve fahiş faiz, tüketiciyi rahatsız ediyor.
Ne var ki bankalarla ilgili şikayetler Türkiye Bankalar Birliği’ne yapılıyor. Bankalar Birliği de bankaları temsil ediyor. Yasada “Türkiye Bankalar Birliği; Türkiye’de bankacılık sektörünün hak ve menfaatlerini gözeterek, sektörün büyümesine, sağlıklı çalışmasına, bankacılık mesleğinin gelişmesine, haksız rekabetin önlenmesine ve rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunmayı amaçlar” diyor.
Bu şartlarda, bankalar ile ilgili şikayetler ilk başta havada kalıyor demektir. Bankalar Birliği herhalde kendi üyeleri aleyhine karar vermez. Mamafih aşağıdaki tabloda, Bankalar Birliği’ne yapılan şikayetlerin yalnızca yüzde 6.8’i tüketici lehine çıkmıştır.
Başvuruların yüzde 83’ü uygun görülmemiş veya reddedilmiştir. Yüzde 9.9’u ise bankalar lehine karar verilmiştir.
Bugün geldiğimiz sonda, tüketicinin morali bozuktur. Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK)’in yaptığı anketlere göre tüketici güveni dibe vurmuştur. Tüketici Güven Endeksi’nde 100 güven sınırını, yüzün altı ise güvensizliği gösteriyor. Aralık 2014’te bu endeks yüzde 67.7 olmuş, yani dibe vurmuştur.