Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Tükenen Ermenistan ve kardeş Azerbaycan

Türkiye, Ermenistan ve İsviçre 31 Ağustos’ta yaptıkları duyuruda, iki ülke arasında “diplomatik ilişkilerin tesisi” ve “ikili ilişkilerin geliştirilmesi” protokolleriyle ilgili 6 haftalık iç siyasi istişare sürecinin başlatıldığını açıkladılar.
Şubat ayında paraf edilen protokollerin, 14 Ekim’de Türkiye-Ermenistan futbol maçından bir gün önce, Davutoğlu ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbantyan tarafından imzalanması bekleniyor. Hatırlanacağı üzere, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, maça gelmek için protokollerin imzalanmasını şart koşmuştu.
Protokollere baktığımızda Ermenistan’ın;
-1921 Kars Antlaşmasını açıkça tanımaya yanaşmadığı,
-Doğu Anadolu topraklarını Batı Ermenistan olarak gören, Ağrı dağını resmi devlet amblemi olarak kabul eden Anayasa maddelerini muhafaza ettiği,
- “Soykırım” iftirası kampanyalarından vazgeçmediği,
-Azerbaycan toprakları ile Dağlık Karabağ işgalini sürdüreceği anlaşılmaktadır.
Gerçi Protokollerde bu konularla ilgili olarak bazı ifadeler yer alıyor. Ancak bunlar çok dolaylı ve muğlak tanımlar olduğundan, istenilen tarafa çekilmeye müsaittir. İktidar sözcülerine göre, Ermenistan devletinin kendi kamuoyunda müşkül durumda kalmaması için böyle olması uygun görülmüş.
İyi de Ermenistan Cumhurbaşkanı dahil yetkililer, defalarca bunun tersini söylüyorlar. Başta “Soykırım” iftirası ve Dağlık Karabağ olmak üzere iddialarından vazgeçmeyeceklerine dair açık beyanları ortada değil mi? Ayrıca çok iyi biliyoruz ki, hangi taviz verilirse verilsin, Ermenistan’ın istekleri hiç bitmez. Kaybeden Türkiye olur.
Ermenistan cephesi böyle de, ya Türkiye cephesi nasıl? Acaba protokollerdeki muğlak ifadeler, Ermenistan’dan önce, Türkiye için mi yazıldı? Meseleye belki de bu açıdan bakılması gerekir.
Biz içeride bu yuvarlak ifadelerle oyalanırken, Ermenistan göz boyamak için bir iki adım atmış, bir de bakmışız ki sınır açılmış, diplomatik ilişkiler kurulmuş!.. Dönüşü olmayan böyle bir yola girilirse, bunun altından nasıl kalkılacak, iyice düşünülmeli.
Kamuoyunda bir de şöyle bir görüş var. Başbakan’ın dediği gibi bu protokoller TBMM’den geçmeden yürürlüğe giremez. Doğru, zaten Anayasa’nın emri de böyle. Kıbrıs’ta olduğu gibi “çözümden” yana görünürüz, (ne işe yaramışsa) sonra da TBMM’den geçirmeyiz. Aynen Kıbrıs ek protokolünü imzalayıp, TBMM’de onaylamayarak beklettiğimiz gibi.
Tamam da AB, Yunanistan, ABD gibi ülkeler sürekli olarak, imzaladığınız protokolü uygulayın baskısı yapmıyor mu? Bu defa bir de “çözümden” kaçan konumuna düşmeyecek miyiz? Bu bir. İkincisi, bu protokoller söylendiği gibi lehimize ise, niçin TBMM’den geçirmiyoruz denmeyecek mi? O zaman, “demek ki protokoller aleyhimize imiş” değerlendirmesi yapılmayacak mı?
Şunu da bilmeliyiz ki, bu protokoller onaylanmasa bile, ciddi şekilde uluslararası baskıya maruz kalacak, sonra da bununla uğraşacağız..
Üstelik Türkiye’nin uyguladığı ambargodan tam sonuç alınacağı sırada; nüfusu azalan, fakirleşen, Rusya’ya bağımlılığı artan, komşuları karşısında güç kaybeden, bölgede gelişen işbirliği ortamında tecrit olup yalnızlaşan Ermenistan karşısında bu duruma düşeceğiz. Aklın alacağı gibi bir şey değil.

* * *

Öte yandan Ermenistan meselesine sadece, Türkiye-Ermenistan çerçevesinde bakılamaz. Öncelikle Azerbaycan ve Kafkaslar açısından yaklaşmak zorundayız.
Kafkaslarda varlığımızın ve haklarımızın korunabilmesi ve sürdürülebilmesinin ilk şartı, kardeş Azerbaycan’la tam manasıyla birlik içinde olunmasına bağlıdır. Aksi takdirde tarihi bir hata yapar Azerbaycan’ı kaybedersek, Kafkaslardan silineceğimiz gün gibi açık.
Bugün dost bir ülke olan Gürcistan’ı, kaybetme durumundayız. Bu gerçeği görmek için Abhazya’ya yük götüren 21 gemimize Gürcistan’ın el koymasının manasını iyi bilmeliyiz.
Azerbaycan’la işbirliği; Ortak meseleleri birlikte değerlendirip, ortak karar alıp uygulayabilmekten geçer. İki devlet arasında danışma,iletişim, planlama, koordinasyon ve karar alma mekanizmaları kurmak şarttır. Sadece devletin üst yetkililerinin ilişki içinde olması yeterli değildir.
ABD’ye gidecek olan Başbakan’ın Obama’ya hediyesi “Kürt ve Ermeni açılımı” olamaz.

Yazarın Diğer Yazıları