TSK’daki sıkıntıların yansımaları
TSK’nın özellikle son 6 yıldır, psikolojik baskı altında olduğu görülmektedir. Bu baskının da, tartışmalı olduğu söylenen, hatta üzerinde oynandığı iddia edilen, somut deliller olmasa da delil olarak kabul edilen belgeler ile bazı şikâyet ve müracaatlara istinaden oluşturulduğuna şahit olunmaktadır. Etkin siyasetin ve ona destek veren geniş çaptaki medyanın bu sürece katkı sağladığı ve güçlendirdiği de bilinen bir gerçektir.
Demokrasiye ve hukuka bağlı, saygılı ve onlara zarar gelmemesi konusunda hassasiyeti olan TSK’nın, gelişen olayları olgunlukla karşılaması, adaletin mutlaka doğru bir şekilde gerçekleşeceği inancından kaynaklanmaktadır. Ancak bugüne kadar TSK’nın maruz kaldığı durumda herhangi bir düzelme olmaması, hak ve hukukunun korunmaması, onun moral değerleri üzerinde olumsuzluklar yaratmıştır. Bu durumda bazı komutanlar, demokratik bir davranışla istifa ederek dikkat çekmek istemiş ve bu gidişat için önlem alınmasına imkân oluşturmaya çalışmışlardır.
***
TSK’da halen, birçoğu üst düzey muvazzaf ve emekli komutan olmak üzere, 1000 kadar personel, Ergenekon olarak isimlendirilen davadan başlamak üzere, en son olarak gündemde olan casusluk davasına kadar uzanan birçok davada, yargı süreciyle karşı karşıyadır. Bunlardan yarısına yakını tutuklu durumdadır. İstinat edilen suçlar ise terör örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak, darbeye veya hükümeti yıkmaya teşebbüs etmek, suikast düzenlemek, casusluk yapmak, hatta uygunsuz eylemler içinde bulunmak gibi iddialara dayanmaktadır. TSK neredeyse bir suç örgütü durumuna düşürülmüştür.
TSK mensuplarının bu şekilde işleme maruz kalmasının, moral değerlerinin sorgulanır hale gelmesine sebep olduğu ve personel mevcutlarında öncelikle tecrübe, sonra yetenek, daha sonra da sayı açısından sıkıntılar yarattığı değerlendirilmektedir. Komuta kademesinde bulunanların, hem kendi mahiyetindekilerin, hem de TSK’nın bütününün hak ve hukukunu koruyamamanın eksikliğini yaşadıkları da kıymetlendirilmektedir.
***
Bu sıkıntı ve eksiklikleri gidermek üzere bir tepki yaratarak önlem alınmasını hareketlendirme düşüncesiyle, önce 27. Genelkurmay Başkanı istifa etmiş, (hukuki olarak emekliliği istemiş), bu istifaya o andaki kuvvet komutanlarının tümü de dahil olmuştur. Genelkurmay Başkanı veda mesajında, TSK personelinin hak ve hukukunu koruyamamayı gerekçe göstermesi, o zamanki yönetim ve medya tarafından görmezlikten gelinmiştir. Bundan önce ve sonra da bazı komutanların, aynı maksatla isteyerek emekli oldukları da bilinmektedir. Son olarak yine bir tepki olarak Donanma Komutanı istifa etmiştir. Bu tercihler, söz konusu komutanların, ülke ve TSK’nın menfaatlerini, her şeyin üstünde tuttuklarını gösteren onurlu davranışlar olarak nitelendirilmektedir.
Geçenlerde Sayın Genelkurmay Başkanı’nın TSK’yı ilgilendiren konuların medya aracılığıyla gündeme getirilmediğini, ilgili ve sorumlu makamlarla ikili resmi görüşmelerde paylaşıldığını belirten açıklaması yayımlanmıştır. Bu açıklamadan Genelkurmay Başkanı’nın, ilgili ve sorumlularla görüştüğü, son olarak konuları ve sıkıntıları Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı’yla yaptığı haftalık ve üçlü görüşmede, gelinen durumun ciddiyetini de ortaya koyarak dile getirdiği anlaşılmaktadır.
***
Bu sonuca varmamızın nedenini Sayın Başbakan’ın açıklamalarında görmek mümkündür. Sayın Başbakan, gelinen durum itibariyle hem moral değerleri açısından, hem de tecrübe ve yetenek açısından gemilere komutan tayin etmekte ve terörle mücadele edecek komutan ve personel bulmakta güçlüklerle karşılaşılabileceğini ifade etmiş ve yargıdan bu nedenle duyarlı ve hızlı hareket etmesi hususunda temennide bulunmuştur. Bu durum, gelinen aşamanın ciddiyetinin anlaşılması açısından olumlu bir gelişmedir.
Diğer taraftan, bugüne kadar gelinen duruma gereken hassasiyetin gösterilmediği, üstelik desteklendiği ve teşvik edildiği de unutulmamalıdır. Her şeye rağmen geç de olsa böyle bir açıklama gelmesi hem TSK, hem de Türk milleti nezdinde memnuniyet yaratmış ve samimiyetle karşılanmıştır. Ancak buradaki samimiyet, bundan sonra bu konuda atılacak somut adımlardan ve alınacak sonuçlardan anlaşılacaktır.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen TSK’nın, “mevzubahis olan vatansa gerisi teferruattır” anlayışıyla görevini en iyi şekilde yapmaya devam ettiğine ve edeceğine olan inancımız tamdır.