Trump yine şeytani planlar peşinde mi!

Bu kadar gün geçmiş olmasına rağmen, Yeniçağ'ın, ABD ile ilgili "Yeni Bir Oyun mu" başlıklı manşeti gözlerden silinmiyor.

Gerçekten de, ABD'nin "fırıldak" Başkanı Trump'ın tehditleri hatta çoğu kez şantaj yüklü sözlerine artık inanmak insanı zorluyor.

Özellikle Suriye'den ABD askerlerini çekme ile ilgili sözlerine "zerre" kadar inanmamak gerekiyor.

Aslında, ABD'nin hududumuzdan çekilme beklentisini sevinçle karşılamak icap ediyor.

Ne var ki, Trump'a ve konjonktöre inanmak güç geliyor.

Dikkat edilirse, Vietnam'dan başlayan, Afganistan'la devam eden ve Irak ile Suriye'yi içine alan bütün ABD askerî operasyonlarında bu tür "cambazlıklar" sergileniyor.

Üstelik, trajik "Arap Baharı"yla, başta ABD olmak üzere, sözde hür dünyanın, "bir taşla, en azından beş altı kuş vurma" peşinde olduğu artık iyice ortaya çıkmış bulunuyor.

***

Büyük yara alan Tunus, Mısır ve Yemen'in yanı sıra, Libya'nın yıkılmasından sonra, bütün "barışçı" veya "kem" gözler Suriye üzerinden ayrılmıyor.

Gerçi, bunca yıl geçmiş olmasına rağmen Suriye rejimi, hem "geleneksel" diktatörlüğünü sürdürüyor hem de yıkılmıyor.

Suriye üzerinde, dost-düşman ülkelerin ilgisinin gün geçtikçe çoğalma nedenleri arasında, ülkenin coğrafi konumu ve sosyal yapısı önemli yer alıyor.

Suriye hem İran'ın hem de, Rusya'nın Orta Doğu'daki uzantısı sayılıyor.

İran, her zaman elde edebileceğini sandığı Irak'ın kuzeyindeki koridordan Suriye'ye ulaşarak, azılı düşmanı İsrail'e yaklaşacağını hesaplıyor.

Bölgede yerleşik Hizbullah da hareketliliğini koruyor.

Zira, Suriye yönetiminin çok uzun yıllardan beri Alevi bir kimlik taşıması da, göz ardı edilmiyor.

Buna mukabil, Sünni yönetimlerin iş başında bulunduğu Ürdün dahil olmak üzere Körfez ülkeleri, bu oluşumdan çekiniyor.

Tabii ki, Irak'ın 3 kısma ayrılması planında Suriye'nin muhtemelen Kürtlere, petrol taşımak ve denize açılmak için bir koridor sağlanması da yer alıyor.

***

Türkiye'nin konumu ise, bazı hesapları temelinden bozuyor.

Hâl böyle iken, ABD'nin askerlerini hemen ve tam olarak çekmesi tabii ki beklenmiyor.

Arap dünyasını kasıp kavuran olaylarda, Rusya ve İran'ın bölgedeki varlıkları da unutulmuyor.

ABD'nin hiçbir koşul öne sürmeden Suriye'den ayrılacağını beyan etmesi temelsiz görünüyor.

Fakat "klasik" bir ABD planı olduğu da hissediliyor.

Hele, ABD'nin Başkanı Trump'ın Suriye ile ilgili "şeytanî" istekleri veya gizli düşünceleri gerçekten de Türkiye'yi kuşkulandırıyor.

Geçmişteki karanlık olaylar bir yana bırakılırsa, günümüzde yaşananların Türkiye'yi yakından ilgilendirdiği hatta duyulan endişenin yanı sıra bazı tehditler doğurduğu öne sürülüyor.

Kaldı ki, Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna yönelik operasyon başlatacağını ilan etmesi, Trump'ın bu şok açıklamasını inandırıcı olmaktan adeta uzaklaştırıyor.

Çünkü yaklaşık 500 Km.'lik sınır hattı boyunca Suriye topraklarında her an askerî operasyonumuzun başlayabileceği sanılırken artık bir pazarlık, bir tuzak ihtimali ortalığı kaplıyor.

Ancak, ABD'nin böylesine açıklaması operasyona şimdiden "gölge" düşürüyor.

60-100 gün arasında askerlerin tümünü çekeceğini öne süren ABD'nin, operasyon sırasında nasıl bir tavır alacağı tabii ki bilinemiyor.

Bu arada ABD'nin, PYD/YPG'ye özel bir statü kazandırma hedefinde ilerlediği de biliniyor.

Hatta, maksatları bu terörist örgütleri Türkiye'ye ezdirmemek olduğu açık açık görünen ABD'nin modern silahlarla donatılmış bir "korsan" ordu kurma peşinde olduğu gözlerden kaçmıyor.

ABD, 100 gün içinde tasarladığı bütün oluşumları yerine getirdikten ve Türkiye mümkün olduğu kadar engel olduktan sonra Suriye'yi terk edeceği anlaşılıyor.

Nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin, ABD'nin şeytanî planının ip uçları sırıtıyor, önemli olan Türkiye'nin bu şer plandan mümkün olduğu kadar zarar görmemesi ve operasyonların tamamlanması için acele davranması ağırlık kazanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları