TOMA'lar Gazi Mahallesi'ne de gider mi?..
Türkiye'de gerçek muhalefet yapmanın nerelere varabileceği TOMA'ların sahaya inmesi ile bir kez daha net şekilde gösterildi!.. İrili ufaklı diktatörlerin, "ya benim olacaksın ya da toprağın" anlayışına teslim mi olacağız?.. Demokrasi sahasında mücadele eden siyasilere büyük görev düşüyor. Vatan, millet adına demokrasi mücadelesi verenlerin sesini duyurmak da bize...
Meclis'te dokunulmazlık oylamalarının gerginliği yaşanırken dün sabah kahvaltısında Büyük Birlik Partisi lideri Mustafa Destici (Ankara Gazi Mahallesi'ndeki genel merkezde) ile buluştuk. Ankara Haber Müdürümüz, arkadaşım Bilun Çelik ile birlikte sıcak gündem maddeleri üzerinde uzun süre sohbet ettik Destici ile.
Dokunulmazlıktı, terördü, dış politikaydı, ekonomiydi derken söz döndü dolaştı iktidar gücü ile engellenen MHP kurultayına geldi. Mustafa Destici de açtı ağzını yumdu gözünü. TOMA'lar henüz BBP Genel Merkezinin önüne gönderilmedi ama Destici'nin YENİÇAĞ'a yaptığı özel açıklamaların her satırına "dikkat" derim;
"Hukuki destek ne demek?"
"Meclis'teki iktidarı da muhalefeti de tutarsız. Ben şu anda açık ve net görüyorum öncelikleri ülke millet ve devlet olmaktan çıkmış. Öncelikleri kendileri ve partileri. CHP'ye bakıyorsun, milletin ümidi olamıyor bir türlü. Bir alana hapsolmuş; seküler laikçi. Atatürkçülüğü de kendi tekeline alarak sanki başka kimse olamaz edasıyla ve adeta AKP'nin değirmenine isteyerek veya istemeyerek, bilerek ya da bilmeyerek su taşıyor. Zaten MHP de geldiği noktada o da açık ve net isteyerek ya da istemeyerek 'bunu kamuoyu değerlendirecektir', oraya su taşıyor.
E!.. 'Biz fiili desteğimizi, hukuki desteğe çevirebiliriz' gibi tamamen iktidarın işini kolaylaştıracak, önünü açacak, tüm bu yanlış politikaların üstünü örtecek bir açıklama, baktığınız zaman. Neyi yapıyor da iktidara fiili destek. Fiili destek ne? Meclis'teki grup konuşmaları ya da el indirip kaldırmaları dışında hangi fiili destek verilmiş de hangi hukuki desteğe çevrilecek?
İktidar memnun. İktidar, bu CHP'den de çok memnun, MHP'den de çok memnun. Aman diyorlar bunlar kalsın. Bunların yerine bir siyasi parti güçlenirse, ikame ederse bizim işimizi bozabilir, bizim tezgahımızı bozabilir, bizim oyunumuzu bozabilir. Bir korumacılık anlayışı var. İktidar partisi Meclis'teki iki partiyi de arkasına almış vaziyette. Birisi ile dövüşerek, döverek, CHP ile sözde dövüşüyormuş gibi gözükerek onları koruyor muhafaza ediyor, bütün o solu orada topluyor... Diğerini severek muhafaza ediyorlar, yaşatıyorlar. Çünkü bu iktidarın tam istediği muhalefet var Meclis'te. Ana muhalefet de böyle MHP de böyle."
"Bedel ödemeye devam ediyoruz"
"Eleştirilerinizi de çok net yapamaz pozisyona geliyorsunuz. Haksızlıklara karşı çıktığınız zaman, zulme kim uğrarsa uğrasın, isterse benim düşmanım olsun, isterse en karşıt görüşteki insan olsun biz bugüne kadar dile getirdik ama bunun bedelini de ödedik ve ödemeye de devam ediyoruz.
Türkiye'nin anayasasında demokratik bir hukuk devleti yazsa da şu anda fiili olarak demokratik bir hukuk devleti yok. Bir kere bunu kabul etmek zorundayız. Ne demokrasi var ne hukuk var. Bunu sadece ben söylemiyorum hukuk adamları, en başındakiler, hukuka, adalete olan güvenin yüzde 20'ler seviyesine düştüğünü söylüyor. Halk da gözlemliyor.
Bakın Türkiye'de ne kadar siyasi parti varsa el atılmış vaziyette. Saadet Partisi'ne bakın bölündü ve oradan ayrılan ekip AKP'ye katıldı. Bizden de Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında bazı arkadaşlar AKP'ye gitti, katıldı. Bu sadece bizde değil ki sivil toplum örgütlerinde de var. Ben, mesela en son 1944 Kırım olayları ile ilgili Kırım derneklerini ziyaret edeyim dedim. Onlar da bölünmüşler. Derneklere kadar bütün cemaatler içlerinde iktidar yanlısı olanlar, karşıtı olanlar. İsim vermek istemiyorum Nur cemaatleri bölünmüş, Adıyaman Nakşileri bölünmüş, Mahmut Efendi grubu bölünmüş. Hepsi bölünmüş ve parçalanmış. Hepsine bir şekilde operatif hamleler yapılmış işin doğrusu bu. Tabii biz de bundan nasibimizi alıyoruz. Neden?.. Çünkü güçlenmesi istenmiyor. Bırakın yirmileri otuzları, bir puanların, yarım puanların çok önemli olduğu süreçler yaşandı geçmişte ve önümüzdeki süreçte de yaşanacak gibi gözüküyor. Anayasa değişiklikleri, partili cumhurbaşkanlığı, referandum konuları. Biz Allah'a hamdolsun inanan arkadaşlarla birlikte bu davayı sürdürüyoruz. Ama buranın kapanması için, buranın var olmaması için her türlü adım bugüne kadar atıldı ve bundan sonra da atılmaya devam ediyor."
"Takip altındayız"
"Sizin içinizdeki insanlar kandırılıyor. Bir kısmı geçti biliyorsunuz o tarafa. Bütün arkadaşlarımızın benden başlayarak biz her şeyimizin takip altında olduğunu düşünüyoruz. Buna inanıyoruz. Burayı yaşatamayacak duruma gelmemiz ya da bırakmamız gibi arzular, bunlar açıktan dillendirilmese de bütün yapılan uygulamalar sizi itibarsızlaştırma operasyonu yapıyorlar. Bir şeyi savunduğunuz zaman ya paralelci ilan ediyorlar, ya başka bir şey ilan ediyorlar. Yani mutlaka önünüze bir takım şeyler koyuyorlar, bir takım şeyler dile getiriyorlar. Halbuki en iyi kendileri biliyor ki biz bu vatanımıza nefesimizin sonuna kadar sadık, bağlı kalmış ve inançlarımızı, ideallerimizi yaşatmaya ant içmiş bir siyasi hareketiz. Bir kadroyuz. Bizim ülkemizin, milletimizin iyiliği dışında isteyebileceğimiz hiçbir şey yoktur ve bütün uğraşımızı da bunun için yaptık. Ve bundan sonra da yapacağız ama tabii ki bütün bunlar bizi yıldıracak değil. Meclis'tekilerden milletin ümidi yok. Halkın arasında geziyorum."