TMSF ne yapar?
Sorunun cevabı basit. Batak paraları kurtarır. Hangi batakları; diye tekrarlamak ise abesle iştigal olur.
Batak deyince akla hemen; bir döneme damgasını vuran banka batakları gelir.
Tarihe ‘Batık bankalar’ diye geçmelerine rağmen gerçekte bu bankalar batmamış sahip ve yöneticileri tarafından hortumlanmıştır.
Hani; Maliye Bakanımızın bu sıralar sıkça işaret ettiği İsviçre bankalarında yatan milyarlarca doların bir kısmının, battığı söylenen bankalardan hortumlanan paralar olduğu ifade ediliyor.
BDDK ve TMSF tarihi bir misyona bürünerek batık bankaları ayakta tutmaya çalıştılar.
Ve yanlış da burada başladı.
BDDK ve TMSF kurtarıcı/tahsilatçı bir misyona büründükleri için bataklar katlanarak büyüdü.
Nasıl mı?
Batık bankalar kurtarılmayıp, kapılarına kilit vurulacak olsaydı onlarca milyar dolar buhar olup uçmayacak, batak rakamı cüzi (20-30 milyar dolar) seviyede kalacaktı.
Kurtarma operasyonu genişleyip, zamana yayıldıkça bu rakam bir kaç misiline ulaştı.
Kısacası TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ün televizyon ekranlarından gururla anlattığı tahsilatlar, devletin bankaları ayakta tutmak için harcadığı milyar doların yanında bozuk para gibi kalır.
Bu arada tahsilatların yapılış şekli de ne yazık ki, hem etik hem de şık değil.
Örnek mi, Erol Aksoy’u, Cavit Çağlar’ı unutan, Hayyim Garipoğlu’nu basının hatırlatması sayesinde hatırlayan TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, Halis Toprak’ı hiç unutmuyor.
Unutmadığından, unutamadığından olacak Halis Toprak’ın tüm varlıklarına el koyuyor.
Hem de psikolojisinin, şirketlerini yönetmesine uygun olmadığı gerekçesiyle.
Tahsilatçı Ertürk bu tavrı ile psikaytrlığa soyunuyor.
TMSF Başkanı bu tavrı ile, kanun benim, psikaytr benim’diyor. Daha doğrusu, ‘Güç bende, ne dersem o olur’ demek istiyor.
Bir anlamda; Ahmet Ertürk, Halis Toprak’ın sağlığı ile ilgili olarak yaptığı açıklama ile , TMSF’nin çok sevip, oda duvarlarını süsleyen; ‘YA BİR YOL BULURUZ, YA O YOLU BİZ YAPARIZ’ sloganındaki yolu buluyor.
Oysa; batık bankalar içerisinde tahsilatı en kolay banka, Toprakbank idi.
Nedeni de bankanın batığı az olduğu gibi, Halis Toprak batığı karşılayacak bir mali güce sahipti.
Toprak’ın holding binası Çalık Holding’e, yalısı da Remzi Gür’e satıldı!
Toprak’ın avukatları elbette Ahmet Ertürk’ün konuyla ilgili medyada çıkan açıklamalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacaklardır.
TMSF’nin, daha doğrusu hükümetin ve de Türk ekonomisinin başı Uzan’lar yüzünden çok ağrıyacak.
İddialara göre Uzanlar perde arkasından idare ettikleri dava sona erdiğinde 15 milyar dolara yakın alacaklı olacaklar.
Dile kolay, 3-5 milyon dolar değil, 15 milyar dolar.
Hafızam beni yanıltmıyorsa Sözcü Gazetesi’nde Mehmet Şehirli, aylar önce; TMSF’nin ikinci adamı olarak tanınan Fethi Çalık ile Kahraman Sadıkoğlu arasındaki yakınlaşmayı uzunca bir süre dile getirmişti..
Fethi Çelik’in Lamborgini arabaya binmesi... Gece gezmeleri......
Sözcü Gazetesi yazarı Mehmet Şehirli köşesinde, bu özel ilişkilerin Uzan davasını olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyordu.
Geçen günler Şehirli’yi haklı çıkardı.
Görünen köyün kılavuz istememesi gibi, TMSF’nin Uzan davasında bir yol bulamadığı gibi, davayı kazanacak bir yol yapamadığını gösteriyor.
Uzanlar davayı kazanacak olursa, 15 milyar
dolarlık ödemeyi acaba kim yapacak?
Davanın kaybedilmesi halinde ki; gelişmeler onu gösteriyor, paranın ödenmeme şansı yok.
Tahkim parayı kaynağında keser. Hazine’den tahsil eder...
İnşallah, TMSF yol bulamadığı, yol yapamadığı için 15 milyar dolar gibi kabus rakamları ödemek zorunda kalmayız.
Olumsuz gelişme halinde BDDK ve TMSF’nin batık banka operasyonları için Türk ekonomisine ödettikleri bedeli hesaplamak için hesap makinelerinin tuşları yetmez.
Acaba; Ertürk gene ekranlara çıkıp, tahsilat başarılarını anlatır mı?..