Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Terörle mücadelede gerekli yöntemler

Terörle mücadele Türkiye için yeni bir konu değildir. 1999 yılına gelindiğinde terör gündemden düşmüştür. Terörün gündemden düşmesi, başta TSK olmak üzere güvenlik güçlerinin PKK terör örgütünü askeri alanda mağlup etmesiyle sağlanmıştır.
Terörün yeniden gündeme girmesiyle birlikte Türkiye’deki bölücü siyaset, bölücü sivil toplum hareketleri ve bölücü propaganda faaliyetleri de hız kazanmıştır. Terör, bölücü faaliyetlerin gündeme taşınmasında ve desteğinde olmuş, siyasi isteklerin yerine getirilmesi için bir tehdit unsuru olarak kullanılmıştır.
Bu nedenle sadece terörle mücadele kesin bir sonuca ulaşmak için yeterli değildir. Bununla birlikte mutlaka bölücülükle de mücadele edilmesi gereklidir. Terörle fiili mücadele güvenlik güçlerinin görevidir. Bölücülükle ve terörün diğer yönleri ile mücadele ise, başta siyaset ve yargı olmak üzere devletin diğer organlarının görevidir. Önemli olan bunun işbirliği içinde yapılmasıdır.
Bölücülükle mücadelede en önemli görevlerden biri de medyanındır. Eğer medya, bölücü siyaset yapanlara, bölücü sivil toplum örgütlerine, bunların sözcülüğünü yapanlara mikrofon tutmazlarsa, programlarda yer vermezlerse, onlar gündeme gelemeyecekler ve propaganda yapamayacaklardır. Terörü de tehdit aracı olarak gösteremeyeceklerdir. Medya burada tarafsızım diyemez. Türk Medyası, ülkenin varlığından, bütünlüğünden ve güvenliğinden yana olmak durumundadır.
Bölücülükle mücadelede, terörle mücadelenin yeri son derece önemlidir. Bölücülerin ümitlerinin yok edilmesi, terörden medet ummalarının önlenmesi ve bu konunun gündemden çıkarılarak terörü bir tehdit vasıtası olarak kullanmalarının engellenmesi, halkın şiddet, korku ve baskı ile sindirilmesinin önüne geçilmesi, yaşanan acılara son verilmesi ve terör örgütünün bölgedeki etkinliğinin yok edilmesi için terörün mutlaka, 1999’da gündemden çıkarıldığı şekilde askeri anlamda tam bir mağlubiyete uğratılması gerekmektedir.
Terör bütün şiddeti ile devam etmektedir. Alınacak tedbirler için ramazan veya bayram gibi zamanlamaların yanlış olduğunu hatırlatmakta yarar bulunmaktadır. Ülke varlığının devam ettirilmesi, bölünmenin önüne geçilmesi, güvenliğin sağlanmasının ramazanı, bayramı olamaz. Nitekim son olaydan sonra sınır ötesi hava harekâtı düzenlemesi de bunun bir göstergesidir. Ancak bu operasyonun ve devamının, bu kadar şehit verdikten sonra değil, daha önce gündeme gelmesi gerekirdi.
Halen yürütülmekte olan terörle mücadele, daha çok pasif yöntemlere dayanmaktadır. TSK’nın yaptığı operasyonlar veya uğradığı saldırılarda, onu hatalı ve başarısız göstermek için çaba sarf edilmektedir. Güvenlik güçleri, en çok ihtiyacı olan moral ve motivasyondan yoksun bırakılmaktadır. Mücadelenin başarıya ulaşması için mutlaka aktif duruma geçilmeli ve inisiyatif ele alınmalıdır. Terör örgütünün peşine düşülmeli, tespit edildiği yerde etkisiz hale getirilmelidir. Başta TSK’nın motivasyonunu olumsuz etkileyecek her türlü beyan, eylem ve davranışlardan vazgeçilmeli, siyasi kararlılığın yanında ona siyasi ve hukuki destek sağlanmalıdır.
Devletin bütün istihbarat olanakları, bölücülükle ve terörle mücadele yönünde kullanılacak şekilde sıklet merkezi yapılmalıdır. Gerektiğinde ajan da kullanılarak sınır ötesi istihbarata da önem verilmelidir. Elde edilen ve teyit edilen istihbarata göre sınır içinde ve ötesinde nokta operasyonları planlanmalıdır. Bu operasyonlar için kuvvet ve harekât planlaması, alınan istihbarata göre düzenlenmeli, operasyonlar taarruz helikopterleriyle desteklenen, içinde ihtiyaç kadar özel kuvvetler bulunan helikopterlerle “uçarbirlik harekâtı” şeklinde gerçekleştirilmelidir. Operasyonlar gerektiği zamanlarda “sızma harekâtı” şeklinde de düzenlenebilir. Bu kapsamda başlatılan operasyonlar, terör örgütü üzerinde baskı kurularak onun etkisiz hale getirilmesine kadar devam ettirilmeli, inisiyatif ele geçirilmeli ve daima elde tutulmalıdır.
Bölücülere, yeni anayasa dahil hiçbir ümit verici telkin ve vaatte bulunulmamalı, teröristler görüldüğü yerde etkisiz hale getirilmeli, bağlantılarına, destekçilerine ve sempatizanlarına fırsat verilmemeli, bölücülerin propaganda yaparak bölge halkı üzerinde etki, Türk Milletinde de alışkanlık yaratmasına imkân tanınmamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları