Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

“Teokratik dünya devleti” yolunda!..

Başbakan, Patrikhanenin ekümenliği sizi rahatsız eder mi sorusuna; “Ecdadımızı rahatsız etmemiş, beni de rahatsız etmiyor” cevabını vermiş. Acaba bu cevap ne kadar doğru, bakalım.
Hemen belirtelim, ecdat hiçbir zaman Patrikhaneye ekümenik/evrensel sıfatını vermemiştir. Fatih Sultan Mehmet fermanla, sadece Osmanlı ülkesindeki kiliselerin yönetim hakkını vermiş, diğer ülkeler için değil.
Ayrıca Patrikhane, ecdadı çok rahatsız etmiştir. Bundan dolayı 1651’de ve 1821’de iki patrik, düşmanla işbirliği yaptığı için idam edilmiştir. Daha dün Yunan orduları İzmir’i işgal ederken, Patrikhane ve papazların nasıl çalıştıkları, her tarafı Yunan bayraklarıyla donattıkları unutulmadı.
Lozan tutanaklarında açık; Patrik ve Patrikhane unvanları kabul edilmemiş, sadece papaz unvanı ile Ortodoks Hıristiyanların vaftiz ve diğer dini hizmetlerini yapmak şartıyla İstanbul’da kalmasına izin verilmiştir.
Büyük Atatürk, Patrikhanenin Osmanlı’nın yıkılışındaki rolünü ve İstiklal Savaşı’ndaki haince faaliyetlerini yakından bildiği için, “Bu hıyanet ocağını daha fazla bağrımızda barındıramayız” diyerek Yunanistan’a taşınmasında ısrar etmiştir.
Bu kısa özet, Patrikhanenin “ecdadımızı” rahatsız etmenin ötesinde nasıl uğraştırdığını açıkça göstermeye yeter. Bugün de aynı yolda olduğu herkesin malumudur.
Bütün bunlar gerçekten Başbakan Erdoğan’ı rahatsız etmiyor mu?
Erdoğan Atina’da, Sen-Sinod (Kutsal Meclis) üyesi yabancı piskoposlara bir iki hafta içinde TC vatandaşlığının verileceğini bildirmiş. Hayret doğrusu. Halbuki Erdoğan, aynı gün Papandreu ile yaptığı basın toplantısında; “Bartholomeos’la görüştüm. Lozan’a göre yabancılar Sen-Sinod üyesi olamazlar. Durumu Lozan’a çekelim” şeklinde konuşuyordu. Bu sözleri dinleyenler, vatandaşımız olmayan bu piskoposların görevine son verileceğini zannettiler. Ama yanılmışlar.
Aslında Patrikhane yıllardır fiilen ekümenik sıfatıyla temsil ediliyor. Bu durum zamanın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e sorulduğunda, “Lozan’a göre Patrikhane ekümenik olamaz. Bizim görüşümüz budur” cevabını vermişti.
Peki şimdi ne oldu da Erdoğan, ecdadını da şahit göstererek ekümenik sıfatından rahatsız olmadığını söylüyor. Gül buna ne diyor? Yoksa Cumhurbaşkanı olunca görüşü mü değişti?
Garip bir basın toplantısı
Erdoğan, Papandreu ile yaptığı basın toplantısında çok neşeliydi. Türkiye dışında yaşayan 50 bin Rum vatandaşımız var, gelsinler istedikleri yerlerde yaşasınlar dedikten sonra, isteklerini şöyle sıralıyor: Bizde Patriği, cemaati seçiyor, biz onaylıyoruz. Sizin de Batı Trakya’da seçilmiş müftüyü onaylamanızı, Atina’daki Fethiye Camii’ni onarmanızı istiyoruz. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için bakanlarımız çalışıyor, Ege’de uçaklarımız silahsız uçsun.
Papandreu ise genel değerlendirme yaptı, işbirliğinin önemini vurguladı. Sonra, sanki büyük bir taviz veriyormuş gibi, Ege adaları için bir günlük vize verileceğinden bahsederken, Erdoğan hemen araya girip, yakaran bir eda ile “iki” gün olsun deyiverdi. Bunun üzerine Papandreu, AB ile görüşelim sakıncası yoksa bakarız cevabını verdi.
Bunda ne var diyen olabilir. Hemen söyleyelim, iki ülke arasındaki konular çok önceden görüşülerek belirlenir, sonuçlar yetkililerce açıklanır. Dünyanın gözü önünde pazarlık gösterileri yapılmaz.
İşte size Ruhban Okulu
Erdoğan Atina’da Ruhban Okulu’nun açılması için bakanlarım çalışıyor dediği gün, Ankara’da Resmi Gazete’yle Özel Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’ne bağlı olarak “Medeniyetler İttifakı Enstitüsü”nün kurulduğu bildiriliyordu.
Bu Medeniyetler İttifakı Enstitüsü ne menem bir şey bekleyip göreceğiz. Yazılanlara göre burada papaz yetiştirmekten tutun Hollanda’da eğitilmiş sözde dedeciklerin ders vermesine kadar her şeyin eğitim ve öğretimi yapılacakmış.
ABD’deki “Dinler Birliği” merkezinin ilkelerine göre çalışarak, bu merkezden bütün dinlerin yönetildiği “Yeni Dünya Düzeni” ne katkıda bulunup, “Teokratik Dünya Devleti, Yeni Roma Ortaçağı yolunda görev ifa edecekmiş.
Sahi, “Medeniyetler İttifakı”nın amacı neydi?
Yunanistan’la bol temennili anlaşma rekoru kırılmış. Bundan ne çıkar bilemeyiz, ama Lozan ve devletimizin temeline bir kazma daha vurulduğu muhakkak.

Yazarın Diğer Yazıları