Teknoloji de popülizm kurbanı

TÜİK’in yayımladığı 2023 yılı Sanayi ve Hizmet Üretimi ile Dış Ticaret İstatistikleri’ne göre,

*Türkiye de aktif halde 3 milyon 724 bin işletme var. Bunların yalnızca binde 8’i yüksek teknoloji üreten şirkettir.

*2024 Ocak-Haziran dönemi ilk altı ayda, ihracatta yüksek teknoloji ürünlerinin payı yüzde 3,5’tur.

*Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye Dünya ihracat sıralamasında 28 sırada, ancak yüksek teknoloji ihracatı sıralamasında 38 sıradadır. Malezya ilk 10 sıradadır.

*Yüksek teknoloji, yükte hafif pahada ağırdır. Söz gelimi bir I phone 15 telefon ithal edebilmek için bir kamyondan fazla buğday ihraç etmek gerekir.

Türkiye teknoloji üretiminde neden geri kaldı?

En büyük sorun, bugünkü iktidarın eğitime ideolojik yaklaşımı ve her alanda uyguladığı popülist politikalardır.

Teknoloji üretiminin en önemli ayağı, insana yapılan yatırım, beşeri sermayedir. Türkiye beyin göçü ile sürekli beşeri sermayeyi kaybediyor.

Beyin göçü, eğitimi ve uzmanlığı için büyük kaynak gerektiren bilim insanı, hekim, mühendis gibi vasıflı insan gücünün başka bir ülkeye göç etmesidir.

Türkiye’den gidenler; işsizlik dışında, yaşam tarzına müdahale, demokrasi ve hukukta kan kaybımız ve ideolojik eğitime zorlama gibi nedenlerle gidiyor.

Ben beyin göçünü “para ve imkân harcayarak, bir fabrika kuruyorsunuz, sonra bu fabrikayı bedava başka ülkeye veriyorsunuz” şeklinde tarif ediyorum.

TÜİK’in uluslararası göç istatistiklerine göre, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında, üç yılda Türkiye’den toplam 1 milyon 38 bin 403 kişi yurt dışına göç etti. Dışarıya gidenlerin, yüzde 53 ile yüz 58 arasındaki çoğunluğu, 15-39 yaş arası genç nüfustur.

Medya her gün doktorların dışarıya gittiğini yazıyor ve hükûmet yetkilileri de giderlerse gitsinler diyor. Yalnızca doktorlar değil, eğitimli iş gücü ve özellikle gençler Türkiye’de durmuyor.

Teknoloji üretiminin bir başka ayağı, AR-GE harcamalarıdır.

AR-GE harcamalarının önemli bir kısmı Üniversitelerde yapılır. Türkiye de Üniversiteler araştırma kurumu olmaktan çıktı, ideolojik kamplar hâline getirildi.

Siyasi iktidar özellikle son yıllarda, kaybetme telaşı içinde, eğitimde ideolojik dozu artırdı.

Yüksek öğretimde rektör atamaları da partileşti. Maalesef artık rektör atamaları liyakate göre değil, iktidara yakınlık veya ideolojik çizgi esasına göre yapılıyor.

Yine yüksek öğrenimde iş gücü planlamasını kaldırdı. Örgün eğitim uzaktan eğitim ve açık öğretimin payı arttı.

2023/2024 ders yılında Devlet Üniversitelerinde kayıtlı toplam öğrencinin;

*Yüzde 46,2’si örgün eğitim,

*Yüzde 46,4’ü açık öğretim,

*Yüzde 6,2’si ikinci eğitim,

*Yüzde 1,2’si uzaktan eğitime kayıtlıdır.

Oy toplamak için her ilçede öğretim üyesi olmayan okullar açıldı.

AR-GE harcamaları meyvesini geç veren araştırmalardır. Uygulamalara bakarsak, siyasi iktidarların bu harcamaları artırmak gibi bir kaygısı yoktur. AR-GE harcamalarının GSYH payı 2022 yılında yüzde 1,40 iken, 2023 yılında yüzde 1,32’ye geriledi.

Teknoloji getiren doğrudan yabancı yatırım sermayesine önem vermedik. Çin teknoloji getiren yabancı yatırım sermayesine teşvik verdi. Bu yolla teknoloji üretimi arttı. Türkiye’ye, kârlı şirketleri, bankaları satın almak için doğrudan yabancı yatırım sermayesi geldi. Yeni yatırım yapacak ve teknoloji üretecek sermaye gelmedi. Medyada yer alan haberlere bakarsak, bunun nedenleri arasında bürokratik ve daha başka zorluklar var.

Böylece, teknolojiyi de popülizme ve ideolojiye kurban ettik.

Yazarın Diğer Yazıları