Tek tip ve bedelli, gerilim yarattı
Önceki Genelkurmay Başkanı zamanında başlatılan ve çalışmaları son aşamaya gelen tek tip askerlik konusunda her kesimden farklı tepkiler geliyor ve dirençler oluşuyor. Bedelli ise bu konudan beklentisi olan siyasetçilerin ve vatandaşların gündemini meşgul ediyor.
TSK’nın tek tip askerlik konusundaki çalışmayı üç maksatla yaptığını değerlendiriyorum. Bunlardan birincisi (SADELİK); dövizli askerliği bir tarafa koyacak olursak, mükellefiyet yoluyla yapılmakta olan uzun dönem, kısa dönem, yedek subay uygulamasını sadeleştirmek suretiyle kışla içindeki kısa dönem-uzun dönem ile kısa dönem-yedek subay arasındaki çelişkilere son vermektir. İkincisi (EŞİTLİK); mükellef vatandaşların vatani hizmetini eşit şartlar altında ve eşit zaman dilimi içinde yapmasına imkân yaratarak sosyal ve psikolojik olarak eşitliği sağlamaktır. Vatandaşlarımızın tümü kanunlar, fırsatlar ve oy kullanmada eşit olduğuna göre, askerlik mükellefiyetini de eşit olarak yapmalarını sağlamak suretiyle bu konudaki hoşnutsuzlukların giderileceği düşünülmüştür. Üçüncüsü de (UZUN SÜRE İSTİFADE); eğitimli insan gücünden daha uzun süre etkin olarak istifade etmektir. Kısa dönem askerlik süresi 6 aydır. Bunun, 2 ayı eğitim, 15 günü intibak, 15 günü de izin süresi olduğundan yararlanacak zaman 3 ay kalmaktadır. 3 aylık süre etkin kullanıma imkân vermemekte, hatta bu mükelleflere çatışma bölgelerinde görev verilmesi de pek mümkün olmamaktadır.
Ancak bu konu, toplumun özellikle üniversite mezunları kesiminde tepki görmüş, hayatlarını kısa döneme göre planlamışken mağdur olacaklarını ifade etmişlerdir. Hâlbuki üniversite mezunlarının kısa dönem askerlik yapmasının garantisi yoktur. Her ne kadar istekler dikkate alınsa da TSK, ihtiyacı dikkate alarak yedek subay veya kısa dönem ayırımını yapmaktadır. Tek tip uygulamasına geçerken mağduriyet yaratılmaması için önlemler alınacağı da düşünülmektedir. Bu konuda, yönetimdeki parti yetkili kurullarında yapılan bazı alternatif çalışmalar dışarı sızdırılmış ve kısa dönemde 4 ay, uzun dönemde 9 ay gibi bir uygulama olabileceği ifade edilmiştir. Bu durum, mevcut aksaklıkları daha da arttıracağından, uygulanmakta olan statünün muhafazası daha uygundur.
Diğer taraftan Genelkurmay Başkanlığından brifing alınacağı, ondan sonra karar verileceği ifade edilse de, tek tip konusuna hükümet tarafının da sıcak bakmadığı siyasilerin beyanlarından anlaşılmaktadır. Sıcak bakmamasının sebebinin bedelli askerlik konusunda TSK’dan olan beklentidir. TSK’nın, bedelli askerliğe, bulunulan ortamda parası olanların askerlik yapmaması, parası olmayanların askerlik yapması ile ortaya çıkacak psikolojik olumsuzluğun görev motivasyonuna etki edeceği, aynı zamanda 1988-1996 arasındaki yıllarda erkek doğum sayısının azlığından dolayı sistemin, kaynak açısından yeteri kadar desteklenemediği, dolayısı ile 2015-2016 yılına kadar bedelli askerlik uygulamasının fiziki olarak zorluk yaratacağı düşüncesi ile benimsemediğini kıymetlendirmekteyim. Ancak siyasetçilerin de, sempati toplamak ve bunu oya tahvil etmek için sürekli olarak bedelli askerlik konusunu dile getirmelerinin de yanlış bir yaklaşım olduğunu düşünmekteyim.
Bedelli askerlik beklentisi içinde olanların, çeşitli sebepler ileri sürerek haklı olduklarını göstermeye çalışmaları yönündeki iddiaları, bazen hakikatlerden uzaklaşmakta, hatta son yıllarda bazı kişiler tarafından TSK hakkında yürütülmekte olan karalama kampanyalarındaki argümanlara yalan yanlış yenilerinin de eklenmesine sebep olmaktadır.
TSK’nın askerlik sistemi ile ilgili son kararı verecek makam tabiî ki hükümettir. Bununla birlikte TSK’nın değerlendirmelerine de itibar etmek ve olabilecek sonuçlar üzerinde fikir birliğinde olmak da önemlidir. Karar verilirken başta seçim kaygısı olmak üzere hiçbir düşüncenin, güvenlik konusunun önüne geçerek olumsuzluklar yaratmasına sebep olunmamalıdır. Ancak siyasetçiler sürekli olarak askerlik konusunu dile getirmektedir. Bu durum, mükellefleri ve onların yakınlarını tedirgin etmekte, beklentiler içine sokmakta ve toplum üzerinde olumsuzluklar yaratmaktadır. Bu konuların derhal sonuçlandırılması ve sonucun ivedilikle topluma kesin ifadelerle açıklanması zaruri hale gelmiştir.