Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Tehlikeli yanlışlar ve "açılım"ın bedeli

Gözlerini, tabii vicdanlarını kapatıp konuşuyorlar, “Terör eskiden de böyleydi. Güç kullanarak yok edilemiyor. Olağanüstü Hal Yönetimiyle de olmadı. ‘Kürt sorunu’na ‘Demokratik’ ve ‘Siyasi’ çözüm bulunmalı.”
Soruyorsunuz, (ezbercilere, iktidardan beklentisi olanlara ve cahillere değil) “Peki ne yapılmalı?” Geveleme başlıyor ve “Efendim herkes kendini rahatça ifade edebilmeli, demokratik ve kültürel haklar verilmeli, herkes dilini serbestçe konuşmalı” faslından laflarlar. Siz; “İyi de ülkemizde bunların hepsi zaten var. Hatta bu serbesti masumiyeti de aşarak bütünlüğümüze karşı saldırıya dönüşmüştür” dediğinizde, bugünü bırakıp hemen geçmişe sarılarak, “12 Eylül’de ana dil yasaklanmıştı. Eskiden Kürt’üm diyen hapse atılıyordu” faslından yaveler başlar.
Sabırla cevap verelim; 12 Eylül darbecileri bir çok konuda yanlış yaptı. Ama bunlar zamanla düzeltildi. İnsanların “Kürt” üm dediği için hapse atıldığı ise kocaman bir iftiradır. Siz demagojiyi bırakıp, bin yıllık tarihimize ve günümüze bakarsanız, çözümün şartları dediğiniz ne varsa hepsinin kültürümüzde mevcut olduğunu görürsünüz. Esasen dünya hukukunda, devletin dili birdir, eğitim bununla yapılır, etnik dilde asla. Burada bir sorun yok. Sorun milletin bir kısmının etnik fitneyle bölünmesi için teröre başvurulmasıdır. Sorun siyasidir.
Teröristbaşı ve PKK’nın siyasi şartları şunlar değil mi?
1- Genel af çıkarın,
2- Anayasa ile iki halklı, iki dilli, iki yönetimli yapıyı sağlayın.
3- Sonuçta 5 bin kişilik bir savunma gücümüzü kabul edin.
Mesele burada da bitmiyor. Devamında, “Birleşik, demokratik, Kürdistan Cumhuriyeti” var. Yani Barzani ile birleşmek. Olur mu diyenler; PKK’nın 1978’de yayımladığı kuruluş bildirisine, ABD’nin BOP, Barzani’nin resmi haritasına bakmalıdırlar.
Demek ki bu çözüm; ABD, AB, İngiltere, Barzani, İsrail, bilumum bölücü ve işbirlikçilerin çözümüdür. Yani Haçlıların.
Evet bunlara razı mısınız? Hayır diyorsanız, susun ve dinleyin.
Tehlikeli bir yanlış da Cumhurbaşkanı Gül’ün 11 şehit verdiğimiz Şemdinli saldırısından sonra söylediği “Demokrasiden en çok terör örgütü korkar” sözü. Bu cümle düz okunuşu ile “Demokrasiden en çok terör örgütü yararlanır” olmalıdır. Örgüt, serbestlik demek olan “demokrasi” den korkmaz, aksine daha rahat cinayet işleyeceği için çok memnun olur.
Yine Gül’ün her zaman ileri sürdüğü; “Terör bir demokrasi sorunudur. Daha çok demokrasi ile çözülür” görüşüyle örtüşmektedir. Şiddet çözüm olamazın açıklaması gibidir.
“PKK açılımı”nın mantığı da, PKK’nın iddiası da budur.
Daha tehlikeli olan bir diğer yanlış da; ABD ve Barzani ile anlaşalım, yani cinin ocağına girelim, cellada teslim olalım görüşüdür. Yazıklar olsun.
İstatistiğin dili
Gelelim eskiden de böyleydi inkarcılığına. Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Kurmay Alb. Fahir Altan, terör olayları ve teröristler hakkında şu bilgileri veriyor:
1994’te bölgede 3300 terör olayı yaşandı. Bu sayı 1995’de 1.436, 1996’da 1.512, 1997’de 919, 1998’de 589 ve 1999’da 488 olarak gerçekleşti. 25 Mayıs 2000 tarihi itibariyle yıl içerisinde sadece 18 olay yaşandı.
Bir de şehitlere bakalım:
2000’de 22 şehidimiz var. 2002’de 6, 2003’te 21, 2004’te 73, 2005’te 92 ve 2006’da 121, 2007’de 138, 2008’de 150, 2009’da 135, 2010 altı ayında 134 şehidimiz var.
Bu tabloya göre güçle ve Olağanüstü Hal Yönetimiyle terör durdurulmuştur. 2002’den sonra hortlaması ise, iktidarın etnik/ırk ayrışmasına dayalı icraatıdır.
Başbakan Erdoğan, “Kürt açılımını” , (PKK açılımını) hızlandırıyoruz. Biz bu süreci 2002’de AB uyum paketleriyle zaten başlatmıştık demişti. Bu yolla önce etnik/ırk kimliği inşa edilecek, sonra bu kimlik devletin hukukuna sokulacak. PKK da bunu istiyor, ama itirazı affın gecikmesine. BDP eşbaşkanı Kışanak, grup konuşmasında “açılımdan değil, durmasından rahatsızız” demedi mi?
Sonuç: Devletin ve milletin hukukunun etnikleştirilmesinden vazgeçilmeli, Irak’taki PKK kampları etkisizleştirilmeli, güvenlik güçlerinin kısıtlanan yetkileri iade edilmeli, bölücü terörün propagandası (Batıda olduğu gibi) önlenmeli, teröristbaşının örgütü yönetmesine izin verilmemeli, çok yönlü tedbirler artık uygulamaya konulmalı, istihbarat güçlendirilmeli vb.
Bunun için bir şeye ihtiyacımız var, siyasi irade. Hepsi bu kadar.

Yazarın Diğer Yazıları