Taviz veren Türkiye Gladio'yu soruşturur mu?

Türkiye’nin son yıllarda ne yapmakta olduğunu, Financial Times, üç kelimeyle özetledi: “Türkiye taviz veriyor!”
Yazıda, ana dilde savunma ile ilgili olarak “Türkiye, Salı günü Kürt sanıklara daha çok hukuki hak sözü vererek, hükümeti sarsan toplu açlık grevine daha fazla tutuklu katılması korkuları arasında, tırmanan siyasi krizi uzaklaştırmaya çalıştı” yorumu yapıldı.
İngiliz gazetesi “Kuzey Suriye’de fiilen özerk bir bölgenin ortaya çıkması ve Kuzey Irak’taki Kürt bölgesinde özgüvenin her zamankinden daha büyük olması, yaygın biçimde Türkiye’nin daha fazla sayıdaki Kürtlerinin daha çok özyönetim hırslarını güçlendirdi gibi görünüyor” ifadelerini de kullandı.

***


Bilindiği gibi, şu andaki yasalara göre, meramını Türkçe anlatamayan herkese mahkemelerde tercüman veriliyor. İstenen ise Türkiye’nin okullarında okumuş, yani Türkçe bilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da savunmalarını doğrudan ana dilde yapabilmesi..
Oysa bu bir insan hakkı olmaktan çıkıyor, devlet içinde devlet olmayı öngören siyasi bir talebe dönüşüyor.
AKP hükümeti, bugüne kadar ABD, AB ve PKK’ya taviz vere vere geldi. Zaten AKP’nin emelleri ile ABD, AB ve PKK’nın bazı projeleri örtüşüyor. İşte Milli Eğitim’den sonra YÖK de yeni yasa taslağı hazırladı ve mevcut yasada zorunlu olarak okutulan Atatürk İnkılapları ve Türk Dili derslerine yer vermedi. Ayrıca “Yükseköğretimin Amacı” başlıklı bölümden “Atatürk ilkeleri doğrultusunda eğitim” maddesi de çıkarıldı.

+++

Bu arada Fatih Erboz’un haberine göre TBMM Darbe ve Muhtıralar Araştırma Komisyonu üyesi ve CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, yapılan çalışmalarda ve dinlenen tanıklardan edinilen bilgiler sonucunda ortaya NATO ile bağlantılı illegal bir yapının fotoğrafının çıktığını söyledi ve “Asıl kurulması gereken Türkiye’de Kontrgerilla adı ile bilinen illegal yapıyı araştıracak bir komisyondur. Kontrgerillanın ABD ve NATO ile bağlantıları olduğu görülüyor. Yeni bir komisyon kurulup, incelenip, araştırılıp ortaya çıkarılması gerekiyor” dedi.
Mehmet Şeker, Gladio ve kontrgerilla iddialarının ortaya çıkışının Türkiye’nin NATO’ya üye olması ile birlikte başladığını hatırlattı.
Tabii iktidar tarafı bu talebi benimsemeyecektir. Çünkü Gladio ortaya çıkarsa, Ergenekon Davası da Balyoz Davası da AKP iktidarı da çöker.. Bu soruşturmalar olmasaydı, bugün AKP iktidarı yargılanıyor olacaktı..

***


2007 yılında, İtalya’nın Eski Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, Corriere della Sera’ya yaptığı açıklamada, “Ön safta İtalyan merkez solu olmak üzere, Amerika ve Avrupa’nın bütün demokratik unsurları gayet iyi biliyor ki 11 Eylül saldırıları CIA ve MOSSAD tarafından, Arap dünyasını suçlamak ve Batılı güçleri Irak ve Afganistan’a müdahaleye tahrik etmek için planlanıp gerçekleştirildi” demişti..
Haberi veren Yenişafak’ın yorumuna göre Cossiga, 60, 70 ve 80’lerde Avrupa’daki bombalama olaylarından sorumlu tutulan ve temel uzmanlık alanı ülkelerdeki yerel politik muhalefetin üzerine yıkılacak eylemler gerçekleştirmek olan NATO himayesindeki Gladio örgütünün varlığını ifşa ederek, yapılanma içindeki rolünü de itiraf etmişti.
İfşaatlarıyla İtalyan siyasi düzenini rahatsız eden Cossiga, 1992’de istifa etmek zorunda kalmıştı. Cosssiga’nın beyanları, 2000 yılında İtalya Parlamentosu’nun Gladio ile ilgili soruşturmasına da katkı sağlamış ve bu soruşturma sırasında saldırıların ABD istihbarat birimlerinin gözetiminde olduğuna dair kanıtlar ortaya çıkmıştı.

***


Bugün Türkiye’de birçok eylem, toplumsal muhalefetin üzerine yıkılıyor. Öyle ki tanık olarak da teröristleri kullanıyorlar.
Cumhuriyet gazetesine saldırı, Danıştay baskını, Rahip Santoro’nun, Hırant Dink’in ve Malatya’da misyonerlerin öldürülmeleri aydınlatılabildi mi? Türk polisi, bu cinayetleri çözebilecek kapasitededir. Ancak cinayetlerin çözülmesi değil, toplumsal muhalefetin üzerine yıkılması istendiği için gerçek polislerin eli kolu bağlanıyor..
Dolayısıyla, mesele taviz vermekten çıkıyor, Türkiye kendi bindiği dalı kesmiş oluyor. Toplum bu olaylara yeterince ses çıkarmadıkça, intihar etmiş oluyor. Çünkü, eylemleri ve ardından Ergenekon ve Balyoz süreçlerini planlayanlar, aynı zamanda, Türkiye’nin Türk kimliğinden çıkarılıp, Hıristiyanlaştırılmasını da kararlaştıran güçlerdir..

Yazarın Diğer Yazıları