Tatlı tatlı yemenin...
Türkiye’de özelleştirme büyük çapta tamamlandı.
Artık satılacak birkaç ufak tefek şey kaldı.
En büyükler satıldı.
Türk Telekom, Tüpraş, Pektim ve dahası.
Artık Türkiye’de özelleştirme konuşulmuyor. Çünkü satılacak bir şey kalmadı. Kalanlar ise uluslararası kartellerin dişinin kovuğunu doldurmayacak nitelikte.
Bu nedenle artık bizim de özelleştirme defterini kapatmamız lazım.
Olan oldu, satılan satıldı.
Gelin görünkü maalesef böyle olmuyor.
Krizden çıkmak için sattık ama bu özelleştirdiğimiz kuruluşlar halen başımızı ağrıtıyor.
Bu ağrıya ekonomistler “kâr transferi” diyorlar.
Teşhis belli ama tedavisi yok.
Sonu belli: Eti senin, kemiği de senin.
Türkiye özelleştirme ile tam bir yalancı bahar yaşadı.
AKP hayırsız evlat gibi ne bulduysa sattı.
Mal satarak elde edilen bol para herkesin gözünü bürüdü.
Kimse bu tatlı tatlı yemenin faturasının ağır olacağını düşünmedi.
Hükümet gelen bu para ile döviz üzerinde baskı kurdu, düşük kur ile enflasyon düştü, Türkiye tam bir ithal alışveriş çılgını ülkesi haline geldi.
Şimdi her şey bitti.
Özelleştirmeden gelen para da bitti.
Hükümet Uluslararası Para Fonu İMF ile masaya oturmaya zorlanıyor.
Modern çağın tefecisi İMF sabırlı.
Türkiye’nin nasıl olsa kapısına bir gece dayanacağını biliyor hatta bundan emin.
İşte İMF’nin bildiği de bu kâr transferi.
Türkiye son 5 yılda 30 milyar doların üzerinde özelleştirme yaptı. Bunların yüzde 80’ini alan yabancı şirketler.
Bir de haraç mezat satılan bankalar var.
Gerek TMSF’nin sattığı gerekse batmaktan korkup satılan bankalar.
Bunlar da milyon dolarla kâr etti. Kâr şampiyonu ise Türk Telekom.
Bu şirketler artık Türkiye’den elde ettikleri kârları yavaş yavaş ülkelerine götürüyorlar.
Önümüzdeki günlerde
bu kâr transferleri daha da hızlanacaktır.
Kâr transferi hızlandıkça Türkiye yeniden kısır döngüye girecek.
Yani döviz talebi dengeleri alt üst edecek.
Ekonomistlere göre, bu süreç başladı ve 2009 yılının sonlarına doğru daha da hızlanacak.
İşte o zaman Türkiye sıkışacak ve çareyi modern tefecide bulacak.
İşte o zaman İMF Türkiye’nin hem ümügünü sıkacak hem de boğazını.
Şu an hükümetin umrunda değil.
Çünkü halen özelleştirmeden kalan üç beş kuruşla idare ediliyor.
Aslında kasada kalan da son üç beş dolar.
Bunu ilk gören Başbakan’ın Kemal Abisi oldu.
Hükümette iken krizin teğet geçtiğine inanan Kemal Abi, şimdi krizden korkuyor.
Son bahar Türkiye için sıkıntılı bir dönem olabilir. Bu nedenle herkesin ayağını yorganına göre uzatmasında yarar var.