"Tasfiye edemediklerinden başka türlü intikam alıyorlar"

"Anneden…" yazıyordu gelen e-postanın başlığında.

Merak ettim, açtım.

Uğradıkları işkence sonrası üniformalarına veda etmek zorunda kalan Kara Harp Okulu öğrencilerinin, "FETÖ"yle ilişkili işkencecileriyle olan mücadelelerine dair gelişmeleri aktardığım yazılardan sonra kaleme alınmıştı.

"Anne" İkbal Kütahya, "Müsade ederseniz bu ibretlik yazınıza bir ekleme yapmak isterim" diye başlamıştı lafa;

"Size bundan önce yazdığım mektupta da belirttiğim gibi oğlum Mustafa Kemal de 2008-2012 KHO döneminde bu şok mangalarıyla, işkencelerle öğrencilik hayatı zehir edilen, ancak inat ederek ayrılmayan, atılmaya ramak kala 8 disiplin puanıyla mezun olabilmiş, bahtı kara bir Harbiyelidir.

Okula ilk başlangıç öncesi yapılan intibak kampında oğlum telefonda bana "Anne ayağımı çok fena burktum, yürümekte zorluk çekiyorum" dedi. Ben de "Git doktora, rapor verirler, bir kaç gün istirahat etmelisin" dedim. Oğlum da "Rapor alamadım böyle devam etmek zorundayım" dedi ve sakat ayakla şok mangası tabir ettiğimiz uygulamayla intibak kampını bitirdi.

O zamanlar bize "Askeri lise çıkışlıları ayrılmaya zorluyorlar, çoğu arkadaş ayrıldı" demiş, babası da "Oğlum ayrıl sen de, yine güzel bir üniversiteyi kazanırsın" diye telkinde bulunmuştu. Ama yavrumuz "Bu kadar zorluğa katlandıktan sonra ayrılmam" diyerek inatla devam etti. (Ailesine olan sorumluluğu gereği böyle davranmış da olabilir o zaman; bilemiyorum.)

FETÖ mensubu komutanlarca eziyet edilen yavrum, okula devam ederken de, 2010'da, bu kez, bir ihbar mektubuyla Ergenekon benzeri bir yapılanmanın yer aldığı 1426 kişilik listeye dahil edildi. Genelkurmay savcılığınca 5 yıl soruşturuldu. 2015 yılında takipsizlik verildi. Fişlendi.

Bunları neden tekrar anlattığıma gelince…

O dönem eziyet çekip ayrılmak zorunda kalanların, şimdilerde haklı olarak seslerini gür çıkarmalarından dolayı çok gururlanıyorum ama bir o kadar da üzülüyorum. Çünkü o dönem ayrılanlar dışında, zorluklara dayanıp inatla yoluna devam eden yavrum ve onun gibi azımsanmayacak sayıda vatansever genç de okuldan ayrılmamanın bedelini şimdi çok daha ağır bir şekilde, demir parmaklıklar ardında çürümeye bırakılmış vaziyette ödüyorlar.

O lanet geceyi FETÖ yaptı. FETÖ'cü olmadığı belgelerle ispatlı olan yavrularımız, bu kez de örgütün kanlı tuzağına düşürüldü. Adalet bu gün olmasa bile gelecekte muhakkak gün yüzüne çıkacaktır. Bunu bir anne olarak tüm kalbimle diliyorum…"

"Adalet" talebine kim kayıtsız kalabilir ki; hele de bir "anne"den gelirse…

İkbal Kütahya'nın iddiaları doğruysa… "FETÖ" denilen yapı bir kısım askeri daha okul sıralarında tasfiye edip, o gün tasfiye edemediklerini de 15 Temmuz'dan sonraki süreçte gerçek mensuplarını perdelemek için yargının önüne atarak kurtulmayı planlayabilecek kadar operasyon kabiliyetine sahipse hâlâ…

Birileri bize doğruyu söylemiyor galiba…

SORU-YORUM

Bugünün sorusu da, gördüğü işkence yüzünden Kara Harp Okulu'ndan ayrılmak durumunda kalmış H. Ekşi'den. Askerlik kariyerine zorunlu vedasından sonra mühendislik okumuş, sektörün önemli firmalarından birinde bilgisayar mühendisliği yapan bu genç soruyor:

"Ben ve benim gibi, daha 14 yaşında, vatanı ve milleti için canını vermeye hazır birileri vardı. Hepsi şimdi özel şirketlerde patronlarını zengin ediyor. Bu kişiler TSK'yı her konuda daha iyi yerlere getirebilirdi. Biz bir şekilde hayatımızı düzene koyabildik ama ya askeriye?"

Diyorum ki…

Hani ilkokulda bir türlü öğrenemediğimiz yahut pekiştirmeye ihtiyaç duyduğumuz konularda "üç sayfa", "beş sayfa" yazma ödevleri olurdu ya… Diyorum ki, millet olarak biz de Diyanet İşleri Başkanlığı'nı yöneten kafaya, -onların sorunu 3'le, 5'le çözülecek gibi değil- bin sayfa "Atatürk" yazma ödevi versek, öğrenirler mi dersiniz O'nun adının, bu ülke kurtulurken de, kurulurken de kazanılan hiçbir zaferden soyutlanamayacağını sonunda…

Yazar firarda!..

Uzun bir yazdı; beynimiz yandı… Hafiften esmeye başlayan şu günlerde bana bir müddet müsade; ucundan accık yıllık izin kullanıp döneceğim hemen. Söz, yokluğumu fark etmeyeceksiniz bile…

Yazarın Diğer Yazıları