Taşdeler'in mektubu...
15 Temmuz gecesi Harb Akademilerinde Tümgeneral rütbesi ile "Kurmay Başkanı" olarak görev yapan Mustafa Nevzat Taşdeler'in haksız tutuklanmasını bu sütunlardan yazmıştım. Ağabeyi Orgeneral Nusret Taşdeler de kumpas davalarına uğramıştı. Avukatı da Harb Okulundan arkadaşımız Zafer Tınazcı... Taşdeler ailesi yedi göbekten asker. Cumhuriyeti kuran irade arasında. O gece darbecilerden gelen emrin hukuksuz olduğunu anlayarak Kuleli'den Boru Takımının Şefi, yiğit arkadaşımız Albay Alptekin Tartıcı ile beraber darbecilere müdahale ederek, bir kısmını tutuklarlar. Bir kısmı kaçar. Kışlanın güvenliğini sağlayıp darbenin başarısız olması için canlarını hiçe sayarlar. O gece Akademi Komutanı Orgeneral Tahir Bekiroğlu darbeciler tarafından lojmanından alınarak Hadımköy'e götürülür. Nitekim Bekiroğlu'nun kaçırılma davasına bakan İstanbul 27'nci Ağır Ceza Mahkemesi Taşdeler'in kaçırılma davası ile ilgisi olmadığına karar vermiştir. Bu davada 17 tanık var. Tanıklardan emekli Tuğgeneral Kemal Başak, Bekiroğlu'na kendisinin götürdüğünü 3. Kolordu Komutanı Yavuz Türkgenci ve Vali Yardımcısının bilgisi olduğunu söylemiştir. İdari tahkikat raporunu da Tuğamiral Cihat Yazıcı yazarak suçsuzluğunu tescil etmiştir. Ancak, tanık ifadeleri, müşteki ifadeleri, o gece yaşananları gösteren ceride ve tutanaklara, idari tahkikat raporlarına, kamera kayıtlarına, bilirkişi raporlarına rağmen mahkeme Nevzat Taşdeler'e ağırlaştırılmış müebbet cezası vermiştir. Hukuka, usule, esasa aykırı kararın İstinafta ya da Yargıtay'da bozulacağından şüphem yok. Taşdeler'in kızı Busenaz yazdığı mektup ile ağlattı beni. Okuyucularımızla paylaşıp, sessiz çığlıkların sesi olmak istedim:
"Ben Türk Kara Kuvvetleri'nin şerefli bir komutanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER'in kızıyım. Tüm vatanseverliğine ve 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe teşebbüsüne karşı "Belgelerle Kanıtlı" bütün uğraşlarına rağmen, sırf bu kanlı terör örgütünün üyelerinden birisi tarafından adının karşısına görevine "Devam" edeceği yazıldığı için, 19 Temmuz'da gözaltına alınıp 24 Temmuz'da tutuklanan ve hiçbir şekilde bir suçu olduğu kanıtlanmadığı halde alelacele YAŞ'tan bir gün önce 27 Temmuz'da büyük bir hukuksuzluk örneği ile ihraç edilip, bazı haddini bilmezler tarafından vatan haini ilan edilen o onurlu Türk Askerinin kızıyım. Ve ben vatan sevgisini babamdan öğrendim. Karşıma oturup da anlatmadı bana üstelik... Belki bilerek, isteyerek belki de bilinçsiz olarak, ama en güzel şekilde gösterdi... Çok sevdiği vatanına her zaman öncelik vererek... Ben vatan sevgisini babam günlerce sırf işini daha iyi yapmak için çalışırken eve gelmediğinde öğrendim. Doğum günlerimizi, mezuniyet törenlerimizi onsuz geçirirken öğrendim. İlkokulun ilk günlerinde herkes babasının elini tutarken ben gururla bayrağa baktığımda öğrendim. Annesi hastayken "Önce kazasız belasız görevimi devredeyim iki gün sonra anneme giderim" derken, hudut karakollarından birinde annesinin ölüm haberini aldığında öğrendim. Yurt dışı görevi kolaydır, mesaisi kısadır derlerken, babam Azerbaycan'ı Türkiye'deki herhangi bir görevinden ayırmayarak "Ben burada ülkemi temsil ediyorum" diyerek çalıştığında, Azerbaycan Devleti'nin madalyaları ile onore edildiğinde öğrendim. Ben şu anda 20 yaşında bir tıp fakültesi öğrencisiyim ve ben VATAN, BAYRAK, ATATÜRK sevgisini hayatımın yarısında göremediğim "Önce Vatan!" diyen babamın gölgesinden öğrendim.
Bu dönem, tutukluluk dönemi çok farklı bir dönem. Babamı sadece bir saat görebilmek için her hafta Silivri'ye gitmek ve bir camın arkasından telefonla konuşmak... Bir büyük burukluğu yaşıyoruz. Bu dönem çok farklı bir dönem. "Ben kardeşimi bilmez miyim siz nasılsınız?" diyen babamın komutanları, "Biz komutanımızı tanıyoruz, çıkmasını umutla bekliyoruz" diyen bir yerlerde birlikte görev yaptığı çalışma arkadaşları, "Komutanımı buradaki karakollara anlattık, yanlış adamı aldınız dedik" diyen gazi ve şehit yakınları, "Biz seni tanıdık babana atılan iftiraya nasıl inanırız" diyen benim ve ağabeyimin arkadaşları... Öteki taraftan da kendi koltuğuna dokunur diye mi bilmem, orası sizlerin vicdanına kalmış, aramaktan bile korkan diğerleri... Bu dönem biraz da dostunu tanıma dönemi. Bunun için arayan soran herkese bir defa da buradan teşekkür ederim. O kadar değerlisiniz ki...
Sözlerimi Namık Kemal'in Hürriyet Kasidesi şiirinden bir beyit, aynı zamanda da amcam emekli Orgeneral Hüseyin Nusret TAŞDELER'in "Ergenekon Duruşmaları" sırasında yaptığı savunmasının bir parçası ile bitirmek istiyorum. Bunu sadece babam adına söylemiyorum. Hayatım boyunca bu bilinçle yaşadım ve yaşayacağım. Ailemizin tüm fertleri de aynı bilinçle bu sözün arkasındadır.
Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten."