Tasarruf kültürü
Bugün yaşı 40'ın üzerinde olan herkes hatırlar.
Her evde bir kumbara olurdu. Bankaların verdiği o metal kumbarayı almak için insanlar büyük çaba harcardı. Kumbarayı sadece çocuklar değil büyükler de kullanırdı.
Her gün o metal kumbaraya atılan liralar gelecek için bir güvence kabul edilirdi.
Son 15 yıla baktığımızda Türkiye'de kumbara olayı tamamen kalktı. Kalkan sadece kumbara değil Türk insanının tasarruf etme özelliği de yok oldu.
Şimdi Türkiye'de çocuklar büyüklerinden topladıkları harçlıkları ipad veya akıllı telefon almak için kullanıyorlar.
AKP'nin sadece harca felsefesi Türkiye'de tasarruf kültürünü yok etti.
Bu tasarruf kültürünün yok olması koca ülkenin borç batağına saplanmasına neden oldu. Amerika gibi ekonomisi güçlü ülkelerde bile akıllı telefon yenileme süresi 2.2 yıl iken Türkiye'de bu 1.8'e kadar düşmüş durumda. Asgari ücret ile çalışan kişiler bile gidip 3 bin lira gibi korkunç bir fiyata ufacık bir cep telefonunu 20 ay taksitle alabiliyor. Üstelik taksit için de yasaların izin vermemesinden dolayı gidip banka kredisi kullanıyor.
İşte size Türkiye'nin geldiği durum.
Teknoloji marketlerinin neredeyse hepsinde bankaların bir köşesi var. Televizyon mu alacaksınız 9 ay taksit sizi kesmiyor mu o zaman bir imzanız ile 20 taksitle alıyorsunuz. Bir imza ile 20 ay taksitle plazma televizyon almak sizin gururunuzu okşuyor olabilir ama aslında bu fakirleştirme ve köleleştirme operasyonundan başka bir şey değil.
Bir televizyon için 20 ay çalışıyorsunuz.
Tasarruf etmek Türkiye'de neredeyse ilkel bir kavram olarak görülüyor.
Uluslararası verilere baktığımızda Türkiye'de tasarruf oranı yüzde 13 seviyesinde. Bu yüzde 13 de bireysel emeklilik sisteminde devlet rüşvetinden dolayı. Devlet bireysel emeklilik sistemine katılan herkese ödediği paranın yüzde 25'i kadarını teşvik amacıyla veriyor. Buna rağmen bireysel emeklilik sistemine dahil olan kişi sayısı 5 milyonu geçmiyor.
Ya dünyada?
Türkiye böyle çılgınca harcama psikolojisine girmişken dünyada durum nedir?
Türkiye kadar durumu kötü olan ülkeler arasında Yunanistan geliyor. Bu ülke halkının tasarruf oranı yüzde 11. Yine Pakistan yüzde 12. En iyilere baktığımızda Çin karşımıza çıkıyor. Bu ülkede halk gelirinin yüzde 49.7'sini tasarruf olarak tutuyor. Singapur 46.7, Suudi Arabistan 40.7. Daha bir çok ülkenin tasarruf oranı yüzde 30'un üzerinde.
Tasarrufun az olduğu Türkiye gibi ülkelerde dikkat çeken en önemli olay ise halkın tasarruf yerine tam tersi borçlanma oranının yüksek olması.
Türkiye maalesef bugün tam bir tüketim canavarının esiri olmuş durumda. Olaya sadece 3 bin liralık akıllı telefon ile 10 bin liralık plazma televizyon almak olarak bakmayın. Bugün en basit bir kahvaltı modası bile Türkiye'nin nerede olduğunun göstergesi olarak kabul edilebilir.
Son yılların modası haline gelen dışarıda kahvaltı aklın sınırlarını da zorluyor. İstanbul'da üç tane zeytin, 2 parça peynir, iki dilim salatalık ve 1 domates bile kahvaltı diye 25 liraya satılıyor. AVM'lerdeki trend kahvaltılar ise 50 lira ile 70 lira arasında değişiyor.
Dikkatinizi çekerim; bu paralar bir restoranda akşam ya da öğle yemeği için ödenen paralar değil. Sadece kahvaltı için.
Son olarak her 5 harcamamızdan 4'ünü plastik kartlar aracılığı ile yani kredi kartı ile yaptığımızı hatırlatayım.
Gel de anahtarı banka veznedarında olan kumbaralı günleri arama.