Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Tartışılan konuya bakınız!

Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda iki siyasi parti temsilcisi tarafından, değişmez maddelerin 1982 yılında Milli Güvenlik Konseyi tarafından konduğu gerekçe gösterilerek, anayasada her şeyin değiştirilebileceği ifade edilmiştir.
Bu maddelerin ne olduğunu bir kere daha hatırlayacak olursak;
Anayasanın birinci maddesi, Türkiye Devleti’nin bir cumhuriyet olduğunu ortaya koyarken ikinci maddesi, devletin insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu hükme bağlamaktadır. Üçüncü maddesi ise, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” cümlesiyle başlıyor ve dilinin Türkçe, bayrağının ay yıldızlı al bayrak, başkentinin de Ankara olduğunu teminat altına almaktadır.
Dördüncü maddesi de, ilk üç maddenin değiştirilemez hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez olduğunu belirtmektedir.
Komisyonda önce dördüncü maddenin müzakere edilmesi, bu halledilirse diğerlerinin görüşüleceği anlaşılmıştır. Anayasanın başlangıç hükümleri, değişmez maddeler ve vatandaşlık tanımı gibi kritik konularda uzlaşma sağlanması karşılığında başkanlık sisteminden vazgeçilebileceği beyan edilmiştir.


***


Devletin şekli, dili, bayrağı ve temel ilkelerini belirleyen hususlar üzerinde tartışma yapılmasını, ulus devleti ortadan kaldıran düzenlemelerin ortaya atılmasını ve üniter yapıyı zedeleyecek tekliflerde bulunulmasını, hatta bunların pazarlık konusu yapılmasını kabul etmek mümkün değildir. Bunları teklif edenlerin ve destekleyenlerin, hatta görüşenlerin, hangi amaca hizmet etmek istediklerinin Türk Milleti tarafından fark edilmesi ve değerlendirilmesi kaçınılmazdır.
İhtiyaç duyulan konularda değişiklik yapılması ve geçmişte yapılan bazı değişikliklerden dolayı insicamı ve uyumu bozulan yerlerinin düzeltilerek düzgün hale getirilmesi yerine, yeni bir anayasa yazılması konusunun ortaya atılmasının altında yatan gerçeklerin de ne olduğu anlaşılmış durumdadır. Bunun herkes tarafından görülmesi gerekir.


***


1982 Anayasasının bir Danışma ve Kurucu Meclis tarafından hazırlandığı dikkate alınmalıdır. Meclisin mevcut bir anayasayı ortadan kaldırıp, yerine yeni bir anayasa yapma yetkisi tartışmalıdır. Çünkü meclis yetkisini mevcut anayasaya uygun olarak milletten almıştır. Meşruiyeti bu anayasaya göredir. Milletvekilleri mevcut anayasaya göre yemin etmişler ve yeminlerinde de anayasaya sadakatten ayrılmayacakları hususunda büyük Türk Milleti önünde namus ve şerefleri üzerine ant içmişlerdir. Ayrıca yeminlerinde, anayasanın başlangıç hükümleri ve değiştirilemez maddelerinde de yer alan vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacaklarını, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacaklarını da ifade etmişlerdir.
Bu durumda meclisin yetkisi, Anayasa’nın 175. Maddesine uygun olarak değişiklik yapmaktır.
Bu değişikliklerin de, birilerini memnun ve tatmin etmek için değil, halkın huzuru ve refahını sağlamak maksadıyla ele alınabileceği unutulmamalıdır. Vatanın ve milletin varlığı, bütünlüğü ve güvenliğinin sorgulanmasına sebep olabilecek teşebbüslerden kaçınılmalı, kuruluş felsefesinden ve bağımsızlığımızın kazanılmasından bugüne kadar itinayla korunan değerlerimizden de asla taviz verilmemelidir. Verenler ve vermeye istekli olanlar da sorgulanmalıdır.


***


Yeni bir Anayasa yapılması, meşru olan Anayasanın hukuki olmayan bir şekilde ortadan kaldırılması olarak algılanabilir. Gelişmeler ve görüşmeler ülkede yeni bir gerginlik ortamının doğmasına da sebebiyet verilebilir. Bu nedenlerle yeni Anayasa yerine, mevcut Anayasada, Türk Milletinin değerlerinden asla taviz vermeden, ancak çok elzem olan değişiklikler yapılması cihetine gidilmeli ve mutlaka değişiklik yapılması hususunda da ısrarcı olunmamalıdır.
Anayasanın değiştirilemeyecek kutsal maddelerinden başka görüşülecek yer kalmadı mı? Tartışılan konuya bakınız! İyi ki uzlaşamıyorlar. Maazallah bir de uzlaşırlarsa!

Yazarın Diğer Yazıları