Tarlada 2 lira markette 20 lira
Özellikle belirli medya gruplarında sık sık çıkan bir haber var:
Tarlada 2 lira markette 20 lira.
Daha birçok üründe bu başlıkları görebiliriz.
Mesela Antalya Kumluca''da kilosu 9 liradan satılan domates, İstanbul''da nasıl oluyor da 25 liraya satılıyor?
Tabii ki hemen süpermarketlere yönelik suçlamalar.
Bir dönem hal toptancılarına yönelik suçlama yapılırdı.
Hem hal esnafını suçladılar, hem de 20 yılda bir Hal Yasası''nı çıkartmadılar.
Hal esnafını suçlama bitti, şimdi süpermarketler suçlanıyor.
Süpermarketlerdeki fiyatlar anlık olarak takip edilecekmiş.
Çaresizlik ve tamamen algı yönetimi.
Antalya''da 9 lira olan bir domatesin İstanbul''da neden 25 liraya satıldığının basit bir hesabını yapalım.
İlk hesabımız işçilik.
Tarlada 9 liradan satılan domatesi insan topluyor. Asgari ücret geçen yıl 2 bin 850 lirayken, bu yıl 4 bin 250 lira. Yine bu kişilerin sigorta primleri geçen yıl 800 lirayken bu yıl 2 bin liraya yakın. Demek ki toplayan, kamyonlara yükleyen iş gücü maliyeti yüzde 100 artmış.
Antalya Hal komisyonunu bir kenara bıraktık. Antalya''dan İstanbul''a nasıl geliyor bu domates?
Tabii ki kamyonlarla.
Kamyonların yüklü haliyle tükettiği yakıt miktarı 100 kilometrede genellikle 24-30 litre arasındadır. Kamyonların neredeyse hepsi dizeldir. (Mazot yakmaktadır.) Geçen yıl motorinin litre fiyatı yaklaşık 7 lira.
Bu yıl kaç lira? 22 lira civarı!
Nakliye maliyeti ortada.
Olay sadece kamyonun gelmesiyle mi bitiyor?
O kamyon hangi yol ve köprüden zorunlu olarak geçiyor.
Bütün bunları koyduğunuz zaman ortaya maliyet çıkıyor.
O süpermarketin kullandığı elektrik ve personel giderleri yüzde 200 arttı.
İşte 1 kilo domatesin fiyatının 9 liradan 25 liraya gelmesinin hikâyesi.
Yani sorun, beceriksiz bir ekonomi yönetimi ve enflasyondan kaynaklanmaktadır.
Yoksa üreticinin de tüketicinin de bu konuda bir suçu olamaz.
Maliyet ortada.
Türkiye, taşımacılığının yüzde 90''a yakın bir bölümünü kara yolu ile yapıyor. Oysa bu rakam dünyada yüzde 50''lerde.
Yani yüzde 50''ye yakın taşımacılık demir yolu ile yapılıyor.
Türkiye yıllarca demir yolu taşımacılığını "komünist işi" diyerek bir kenara itti. Müteahhit ve otomotiv sektörünü zengin etmek için kara yollarına ağırlık verdi.
Türkiye''nin demir yolu uzunluğu 10 bin kilometre. Oysa bu rakam Amerika''da 150 bin kilometre, Rusya''da 85 bin, Hindistan''da 68 bin, bizi kıskanan Almanya''da ise 33 bin kilometre.
Bir trenin ortalama 100 TIR''ın yükünü taşıdığını hesap ederseniz şunu çok iyi anlarsınız:
Türkiye''nin sorunu gerçekten çok büyük.