Arslan Bulut yazdı: Tarım arazilerine “çökme” yönetmeliği!

"Ağaçlar baltaya oy verir mi?" başlıklı yazımla ilgili bir mesaj gönderen Bülent Ozan Çoban, "İskandinav mitolojisindeki Tanrı Odin'in oğlu Thor'a verdiği baltanın sapı da hayat ağacının dalından yapılmıştır. Hayat ağacını yok edebilecek olan, tek bir balta olduğu için şeytan, hizmetkârları vasıtasıyla o baltayı ele geçirmeye çalışır. Balta iktidarı temsil ediyor. Binlerce yıllık mitolojik efsaneler bile her şeyi açıklamaya fazlasıyla yetiyor. Çünkü hâlâ aynı şeyler yaşanıyor dünyanın her tarafında." dedi...

Türkiye’den bir örnek verelim... Türkiye'de ağırlıklı olarak çiftçi oylarıyla iktidar olan AKP, o baltayı eline aldı ve Tarım ve Orman Bakanlığı, “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” yayınladı. Bakanlık, mülkiyeti gerçek veya tüzel kişilere ait olup üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerini, arazinin vasfının değiştirilmemesi ve tarımsal üretimde kullanılması şartıyla sezonluk olarak kiraya verecek. Tarım arazileri, Türk vatandaşı olan gerçek kişilere, sivil toplum kuruluşlarına ve meslek odalarına kiralanabilecek.

***

Tarım uzmanı gazeteci Ali Ekber Yıldırım, YouTube hesabından yayınladığı videoda, konunun ilk olarak koronavirüs salgınının yaşandığı dönemde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ekilmeyen bir karış tarım arsası bırakmayacağız” sözleriyle gündeme geldiğini hatırlattı. Yıldırım, yasal düzenlemenin Erdoğan’ın açıklamasından dört yıl sonra geldiğine dikkat çekti ve şöyle dedi:

“Bugün çiftçi ürettiği ürünü satamamaktan şikâyet ediyor. Bursa-Karacabey’de, Burdur’da, Aksaray’da, Kahramanmaraş’ta, Konya’da, ülkenin her yerinde çiftçiler eylem yapıyor. Çiftçiler ‘Ürünüm tarlada kaldı, satamıyorum’ diyor. Bir yanda elinde ürünü var, satamayan bir üretici var ve ‘Ben önümüzdeki dönem ekmeyi düşünmüyorum’ diyen bir kesim var. Bir yandan da siz bir yönetmelikle işlenmemiş arazileri kiraya vererek insanlara üretim yaptırıyorsunuz. Burada bir çelişki var çünkü önce üretim yapanın desteklenerek elindeki ürününün satılmasını, çiftçinin zarar etmemesini, çiftçinin üretime devam etmesini sağlamanız gerekiyor.”

***

CHP 27. Dönem Milletvekili Gürsel Tekin de Tekin, "Önce çiftçiyi zarar ettir, tarlasını ekemez hâle getir. Tarla ekilmeyince bu sefer de çiftçinin tarlasına çök!" ifadesini kullandı.

Tekin, açıklamasında, "Sandıkta atılan her oyun bedelini 85 milyon ödüyor. 35 milyon dönüm araziyi tarım dışı bırakılmasına neden olan AKP iktidarı, 4 milyon çiftçiyi toprağından etti. Şimdi bu toprakları sen ekemiyorsun, benim uygun göreceğim kişiler ekecek diyor." şeklinde konuştu.

Tarım sektöründeki desteklerin yetersizliğine de değinen Tekin, "Uzun bir süredir desteklere ulaşamayan, mazot ve gübre fiyatlarındaki artışlar nedeniyle maliyetleri karşılayamayan çiftçilerin karşısına şimdi de ekmediği tarlaların zorunlu olarak kiralanması kararı çıktı. Bunun adı mülkiyet gaspıdır." dedi.

Deprem sonrası benzer senaryoların yaşandığını belirten Tekin, "İsteği binaya senin yerin kötü deyip yıkıp yeni düzen kuran da bunlar değil mi?" diyerek, rezerv alan uygulamasına atıfta bulundu. Tekin, "Bu kararlar, mülkiyet hakkının açıkça ihlalidir. Borca batan, ürünü para etmeyen çiftçilerin arazisine çökme planı yapanlar bu karardan vazgeçmelidir. Ayrıca, bu karar siyasi partiler tarafından yargıya taşınmalıdır." dedi.

***

İktidar, ekilmeyen araziyi kiralama yönetmeliği çıkararak, İskandinav mitolojisindeki gibi çiftçinin hayat ağacına baltayla saldırmış oluyor. Yalnız o baltayı iktidarın eline veren de çiftçidir. Bunun delili ise son seçimlerde, büyük şehirlerde CHP kazanırken, kırsal kesimde AKP’nin birinci parti durumunu açık arayla korumasıdır...

Alparslan, 26 Ağustos 1071’de Anadolu’yu yeniden Türk vatanı yapacak süreci başlatmıştı. Atatürk de 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz’u başlatarak, Anadolu’yu işgalden kurtarmış ve tarım arazilerini de “mütegallibe”nin elinden alarak Türk çiftçisine geri vermiş; Güneydoğu’da da toprak reformu kararı almış ama buna ömrü yetmemişti.

Çiftçi, uğruna dedelerinin şehit veya gazi olduğu vatanın kıymetini bilemedi ve iktidar yaptığı kadrolar, tarım arazilerine, yeni bir mütegallibe sınıfı oluşturarak el koymaya karar verdi.

NOT: Mütegallibe, Osmanlı’nın son döneminde, derebeyliğe dönüşerek yozlaşan tımar sisteminde, devletten aldığı vergi toplama yetkisini kötüye kullanıp, vergiyi fazla toplayan ve yarısına el koyarak zenginleşen, sonra da yüksek faizle borç vererek, borcunu ödeyemeyen çiftçinin topraklarını elinden alan zorba takımına denilirdi.

Yazarın Diğer Yazıları