Tarihe doğru geçmek lâzım!

Bazı söz ve davranışlar vardır, Türk''ün yakın tarihine ''utanç'' olarak düşmüşlerdir…

Boraltan Köprüsü gibi…

İşgale ve Hocalı katliamına da yol açacak olan Karabağ Savaşı yaşanırken, Başbakan Turgut Özal''ın Azerbaycan Türkleri için söylediği "Onlar Şii biz Sünni''yiz… Onlar İran''a daha yakın" sözleri gibi…

Veya 1959''da Kerkük katliamı gerçekleşirken dönemin Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin, Bakanlar Kurulu kararıyla, katliamın Türkiye''de duyurulmasının, haber yapılmasının yasaklaması gibi…

Kırım''dan Kırgızistan''a kadar Türk dünyası kırımdan ve sürgün politikalarından geçirilirken, dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras''ın Stalin Sovyetler''ini ''barış vadisi'' olarak nitelemesi gibi…

***

Sağlık Bakanı''nın Çin''den gelecek aşıyla ilgili sözleri maalesef bu kara zincire bir ilave olmuştur… Ne demişti Sağlık Bakanı: "Bugün Çin''den aşı gelecekti, nerede diye soranlar, dün, Çin ile ilişkilerimizi bozmaya çalışıyorlardı. Başarılı olduklarını söyleyemem ama hasar verdikleri kesin…"

Yeryüzünün en büyük insan hakları ihlallerine maruz kalan kardeşlerine kimse sahip çıkmayacaktı galiba!..

Herkes gözünü kapatacak, kimse mazlum feryatlarına kulak vermeyecekti öyle mi?

Kendileri gibi kimsenin Doğu Türkistan diye bir derdi olmayacaktı demek ki!..

Siyasî talep içermeyen, sadece "Annem nerede, babam nerede?" diye dünyanın en masumane sorularını soran Uygur çocuklara kimse gönlünü açmayacaktı değil mi?

***

Çin''le ilişkileri birileri bozmaya çalışmışlar!.. Bakan Bey merak etmesin… Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almış Uygurlar bile Çin''de kaybolabiliyor ve siz kendi vatandaşınızın akıbetini büyükelçiliğiniz aracılığıyla Çin devletine soramıyorsanız, sizin ilişkileriniz zaten bozulmaz!..

Japonya''dan Kanada''ya kadar pek çok ülke parlamentosu Çin''de yaşananları ''kitlesel insan hakları ihlali ya da soykırım'' olarak nitelerken veya iş dünyası Çin''e karşı boykot başlatırken, ilişkilerin bozulmasından dert etmiyorlar da bu dert neden Uygurların kardeşlerinin ülkesine, yani bize düşüyor?

Aşı gibi toplumsal beklentinin yüksek olduğu hassas bir konuda, fırsatçılık yaparak suçu Doğu Türkistan derdi olanların üzerine atmaya kalkmak neyin nesi? Böylelikle iki kuş birden vurulacak öyle mi? Hem Çin''e şirinlik yapılmış olacak!.. Hem de aşı bekleyen halkın tepkisi, gecikmeden dolayı başka bir hedefe yönlenecek!..

Ucuz ama beyhude bir yöntem!.. Nitekim karşılık da bulmuş değil…

***

Ayrıca aşı konusundaki sözlerin kronolojik hâline bir göz gezdirelim:

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçen yılın Ekim ayında yaptığı açıklamada, 2020 Aralık''ta 5, 2021 Ocak ve Şubat aylarında 10''ar milyon doz Sinovac aşısının Türkiye''de olacağını belirtmiş, "Toplamda da 50 milyon doz için imza attık" demişti…

Aynı Bakan Ocak ayında yeni bir açıklama yapmış, Nisan''a kadar 50 milyon aşı geleceğini duyurmuştu… Fakat Şubat''a geldiğimizde aşı takvimindeki aksamalardan söz etmeye başlamış ve gecikme olacağını ifade etmişti…

Son olarak yeni anlaşmadan söz ederek, yeni sayı vermişti… Yani tutarsızlıkların tamamı arşive girmiş durumda… Oradan yola çıkıp, ''Çin''le hassas konularımızı kaşıyanlar'' gibi bir kitleyi suçlu ilân etmeye kalkışmak gerçekten fecaat ötesi bir durum…

***

Reel-politiğiniz çok kıymetli olabilir ama o reel-politik sizi ileride öfkeyle hatırlatabilir… ''Onlar Şii biz Sünni'' örneğinde olduğu gibi… Türkiye''de birkaç seçim Rabia işaretiyle geçmişti değil mi? Şimdi ise Mısır''la ''tarihî bağlar'' edebiyatı eşliğinde Sisi rejimiyle yeni bir kapı aralanabiliyor!..

Dalgalı siyaset işte böyle ezip geçebiliyor!.. Tarihe doğru geçmek lâzım…

Yazarın Diğer Yazıları