Tapuda büyüyen örgüt lideri!..

Mezunlarına "iş garantisi" vardı o zamanlar... Bu yüzden Ankara'daki Tapu Kadastro Meslek Lisesi gençler arasında bayağı revaçtaydı...

O liseye girenlerden biri de, yoksulluk nedeniyle "yatılı" okumak zorunda kalan, Urfa'nın Halfeti ilçesinin Ömerli köyünde doğmuş bir gençti... 1965-1969 yılları arasında işte o okulda eğitim gördü ve "tapu kadastro teknisyeni" olarak Diyarbakır Tapu Müdürlüğü emrine atandı... Diyarbakır köylerinde bir yandan kadastro işleriyle uğraşırken diğer yandan da -aklında memleketin haritasını bozmak olmalı ki- kırsaldaki köylülere "Kürtçülük" propagandası yapmaktan da geri durmadı...

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanan ancak bir süre sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne geçiş yapan o genç, iddiaya göre Diyarbakır'daki "işine pek gitmese de maaşını uzun süre almaya devam etti!.."

Ta ki Ankara'da "yasadışı bildiri dağıtırken" gözaltına alınınca; devletin kritik merkezlerinden mahkemeye gönderildiği ileri sürülen gizemli bir "yazı üzerine" tutuklanmaktan son anda kurtulanana kadar!..

Onun, tapu memurluğu macerasını bir süre sonra sonlandırdı ancak Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı'yla şekillenen tapusunun krokisini değiştirmek için kanla dayattığı "bölücü"lük faaliyetlerinden bir türlü vazgeçmedi...

mehmet-farac,-1.-ve-2.-yazinin-arasina-girecek.jpg

Dağdaki kanlı portre!..

Devletin yatılı olarak okuttuğu o şahıs, 1984'ten bu yana Türkiye Cumhuriyeti'nin şehit kanıyla şekilenmiş sınırlarını değiştirmek ve ülkeyi bölmek için törör estiren "APO'cular"ın, yani PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'dan başkası değildi...

Tapu Kadastro Meslek Lisesi'ndeki bir arkadaşının, "Çok sessiz biriydi. Deseler ki bu okuldan bir terörist çıkacak, O en son aklıma gelen kişi olurdu" şeklinde idafeleri yansımıştı medyaya!.. İşte o Öcalan'ın sinsice örgütlediği PKK, Güneydoğu'da karşıt fraksiyonlara karşı cinayetler işleyerek de büyümüştü...

Öcalan'ın 1980'in başlarında "PKK"ya dönüştürdüğü APO'cular hareketinin yolaçtığı şiddet bugün Suriye'nin Afrin kentinde de Türkiye Cumhuriyeti'ni uğraştırmaya devam ediyor... Hem de Suriye'nin Bekaa Vadisi'nde büyüyen terörün, Türkiye'ye yıllar boyu kan kusturması unutulmamışken!..,

Peki; AKP'nin başlattığı ve terörün şiddetini arttıran "açılım" rezaletinin ardından İmralı'da kaderine terk edilen Öcalan durup dururken mi gündeme geldi?..

Terör örgütü liderinin yeniden gündeme gelmesi, TSK'nın Afrin'de PKK/YPG ile giriştiği mücadeleden ya da Öcalan'la birlikte Bekaa Vadisi'ndeki kampa adını verdiği Mahsun Korkmaz'ın fotoğraflarının Rakka'nın ana caddelerine asılmasından kaynaklanmıyor...

Öcalan'ın Suriye topraklarındaki terör hücrelerini nasıl etkilediği, bölgedeki gerici-bölücü unsurların içine nasıl nüfuz ettiği bir kez daha deşifre edildi!.. Hem de, bir zamanlar ekmeğini yediği Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nce!!!

Çünkü "Öcalan'ın uydu görüntüsü Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Parsel Sorgulama Uygulaması ile deşifre oldu!.."

Kadastro kurumunun parsel sorgulama sayfasında sörf yapan uzmanlar görmüşler ki, Öcalan'ın Afrin dağlarına yerleştirilmiş devasa bir fotoğrafı neredeyse uzaydan görünüyor!..

Kilis'in Gülbaba köyünün karşısındaki Darmık Dağı'nın yamacına yapılan ve 53 meterelik beton yapı üzerine yerleştirilen "Öcalan Anıtı" tespit edilir edilmez önceki gün hava harekatıyla yerle bir edildi...

Altında sığınaklar ve üzerinde Öcalan'ın posterinin yer aldığı yapının imha görüntüleri TSK tarafından yayımlanırken, geriye toz bulutu arasındaki enkaz ve şu sorular da kaldı;

Devletin tapu kadastro lisesinde okuttuğu, büyütüp beslediği ve memur yaptığı bir gencin daha sonraları devletten kazandığı paralarla Güneydoğu'yu dolaşarak "APO'cular"ı örgütlemesine mi şaşırmalı, yoksa Afrin dağlarında, tam da içinde büyüdüğü kurumun sistemi tarafından deşifre edilemesine mi?.. Yoksa tüm bunlara "kaderin cilvesi" mi denilmeli?..

107 bin militan!..

Devletin "yatılı" okulundan çıkan bir militanın onbinlerce silahlı teröristi çevresine toplayarak 33 yıldır ülkenin huzurunu kaçırması gerçekten dehşet verici...

Peki; ayrılıkçı grupların yanısıra cumhuriyete düşman tarikat müritlerinin devletin bürokrasisini ve özellikle de "stratejik" kurumlarını işgal etmesine ne demeli?..

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın önceki gün yaptığı açıklamaya bakılırsa, Kanun Hükmünde Karanmame'lerle (KHK) devletten atılanların sayısı 107 bini aşmış...

KHK ile kamudan ihraç edilenlerin ezici bir çoğunluğu FETÖ müritleri... Ne ilginç ki aralarında Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve taşra teşkilatlarında çalışan 500 kadar personel de bulunuyor!..

Peki; FETÖ'nün Tapu Kadastro gibi önemli bir kurumda bu kadar yaygın örgütlenmesinin amacı ne olabilir?.. Ne yani acaba cemaat, Türkiye genelindeki hazine arazilerini, terkedilmiş konakları ve sahipsiz gayrimenkulleri tespit ederek üzerine mi kondu?..

Yoksa cemaat kurumdaki elamanları aracılığıyla Türkiye'nin "tapu zenginleri"ni tespit ederek onları haraca mı boğdu, "şantaj" ya da benzeri yöntemlerle mallarına el mi koydu?..

Afrin dağlarına yerleştirilen Öcalan anıtının Tapu Kadastro'nun "uydu teknolojisiyle deşifre" olması ne kadar şaşırtıcıysa, FETÖ müritlerinin ülkenin en stratejik kurumlarından birine sızması da bir o kadar ilginç!!!

AKP iktidarının, FETÖ operasyonlarının ardından tapuda el değiştirme işlemlerini alelacele zapturapt altına almaya çalışması hiç de boşuna olmamalı!..

Son 20 yıl içinde, dershanelerden üniversitelere, devasa inşaat şirketlerinden fabrikalara kadar büyük bir mal-mülk imparatorluğu da kuran FETÖ'nün kasasında kimbilir neler vardır neler?..

Yazarın Diğer Yazıları