Fenerbahçe'de Jorge Jesus Türkiye'ye ne anlatmak istiyor
FATİH SABOVİÇ / Yeniçağ
Peki; Jesus ne anlamaya çalışıyor, Türkiye''deki sporseverlerin geneli ne anlıyor ya da herhangi bir şey anlıyor mu?
Fenerbahçe''ye arzuladığı futbolu, kazanma gücünü, 90 dakika boyunca ne olursa olsun oyundan kopmayacak takım karakterini kazandırmak için göreve geldi teknik direktör Jorge Jesus...
Başkan Ali Koç ve ekibinin neredeyse ''saha içi başarılardaki son şansı'' olmuştu bir anda deneyimli teknik adam. Pek çok seviyede, farklı ülke ve ligde takımlar çalıştıran Jesus da; Akdeniz insanları gibi heyecanlı ve yerinde duramayan bir karaktere sahipti.
Fatih Karagümrük karşısında Kadıköy''de maç gel-git göstermekten öteye geçemeyecek ve berabere bitecek diye düşünüyordum 90 dakikayı izlerken... Ardından Batshuayi''nin 90+5''teki golü geldi ve Jesus''un birkaç öğrencisi; tribünlerin de performansından ötürü tepki gösterdiği kaleci Altay Bayındır''a koştu.
Jesus kenarda çılgına dönmüştü. Oyuncularının Altay''a doğru koşmasının, "Altay''ı kötü günler yaşadığında tartışılacak bir isim hâline gelmesi" anlamına geleceğinin farkındaydı. Takımındaki kimsenin ''hedef'' tahtasında olmasını ya da öyle gösterilmesini istemiyordu çünkü!
Dilerseniz gelin Jorge Jesus''un Fenerbahçe''deki sürecini baştan sona doğru birlikte gözlemleyelim...
1) DETAYLAR... DETAYLAR... VE DETAYLAR...
Göreve geldiği ilk anlardan itibaren önce işe ''yuvadan'' yani takımın tesislerinden başladı. Duvarlara, "Kazan, kazan, kazan" ve "Atak, atak, atak" yazdırdı İngilizce olarak deneyimli hoca... Sözleşmesine, sembolik olduğunu bile bile; "Bu takımın gelecekte hak edeceği yer burası olmalı" anlamını taşıyan, "Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu için prim" maddesini koydurdu.
2) DEĞİŞİMİN ZİHİNDE BAŞLADIĞINI GÖSTERDİ
Etrafa bıraktığı kazanmak, mücadele etmek ve atak oynamakla ilgili işaretleri; sezon öncesi transfer döneminde kendi dilini konuşan (Ağırlıklı Brezilyalı ve Portekizli oyuncuların yanına deneyimli Türk ve diğer yabancı oyuncuları ekledi) bir takım omurgası oluşturarak süsledi.
Hazırlık maçlarında kayıpsız geçilen süreç; Dinamo Kiev karşısında Şampiyonlar Ligi Ön Elemeleri''nde gelen veda ile bir tırpan yedi ama buradan öğrenilip sonra uygulanacak çok şey vardı.
3) KENDİSİ YAPMADIĞI BİR ŞEYİ İSTEMEDİ
Yeri geldi antrenmanda kaleleri de taşıdı. Yaşını ve unvanını bir kenara bırakıp takımla birlikte koşulara ve antrenmanlara da katıldı Portekizli hoca... Hiçbir oyuncusundan, kendisi geçmişte ya da günümüzde yapmadığı bir şeyi istemedi. Takıma adaletli olan yaklaşımını hem forma dağıtırken hem de antrenmanlarda en üst seviyede gösterdi.
4) GERÇEK BİR TAKIM VE AİLE YARATTI
Saha kenarında takım oyuna çıkarken her maçtan önce tünelin kenarından futbolcularını sahaya davet eden, sahada onlarla ilk temas kuran kişinin kendisi olması belki küçük bir detay gibi gelebilir ama bana göre bir detaydan çok daha fazlası... Arda Güler süreçleri ve diğer pek çok süreçte futbolcularına anlayışlı yaklaşarak sahanın içinde de dışında da büyük bir aile yaratmayı bildi.
5) KAZANMANIN ZITTINA ''DENEYİM''İ YERLEŞTİRDİ
Türkiye''deki klasik, "Kazan veya kaybet" spor kültürüne bir dokunuş yaptı. "Kazan ya da deneyimlen..."
Jesus''un belki de en kritik hamlelerinden biri buydu diyebiliriz. Şimdilerde bu hamlenin; sahada her saniye mücadele etmeyi görev bilen futbolcular üzerinden taraftarlara işlemesi de an meselesi diyebilirim. Fenerbahçe zaten, hep skordan öte mücadelesine odaklandığı sezonlarda şampiyonluğa ulaşmıştır. Bu sezon da Jesus ile zirvenin en büyük adaylarından biri kesinlikle Fenerbahçe''dir.
6) HER ANLAMDA KUSURSUZLUK İSTİYOR!
Kaybedebilirsiniz, berabere kalabilirsiniz ya da kazanabilirsiniz. Ancak Jesus''un arzusu hiçbir zaman şimdide takılı kalmak ya da geriye bakmak değil, daima ileriye doğru bir bakış açısı yakalamak... Takımın içindeki arkadaşlığı zirveye çıkarmayı, tüm oyuncuları kendi emrinin altına almayı bilen ''komutan'' şimdilerde ise yakaladığı kimyada kusursuzluğu arıyor ve onun peşinden oyuncularıyla, teknik heyetiyle, yönetimiyle birlikte ilerliyor.
7) SEVGİ TEMELLİ BİR YAKLAŞIM...
Gelelim bu yazının çıkış noktası olan Altay Bayındır noktasına... Karagümrük maçında galibiyet golü gelince birkaç arkadaşı Altay''a koşmuş ve Jesus galibiyete sevinmekten öte; bu harekete olan siniriyle kenarda dikkat çekmişti. Kendi oyuncularına bağırıyordu!
Maç sonunda asıl amacını iletti... "Altay, Milli Takım''ın kalecisi! Herkesin yanlışları ya da kötü günleri olabilir. Taraftarlarımızın onu ıslıklamasını anlayamıyorum. Bize zor zamanlarımızda daha çok sevgi ve daha çok destek gerekiyor!"
İşte Jesus''un şu ana kadarki yolculuğunun kısa bir özeti... Sevgi temelli bir yaklaşım ve taraftarlık bizde saha skorlarından bağımsız kalarak uzun ömürlü olabilir mi bilinmez... Jesus''un Fenerbahçesi nereye kadar ilerleyecek, bu da bilinmez... Ancak Portekizli hocanın, "Farklı bir şeyler" denediği aşikâr... Kendisinin Türkiye''de olduğu süre içerisinde çok daha geniş kitleler tarafından anlaşılabilmesi dileğiyle...