“Taksim”deki oyuncular!
Taksim’de, 1 Mayıs’ı, işçiler adına sadece Hak-İş Sendikası yetkilileri kutlayabildi! Gerçi Ankara’da, Osman Yüksel Serdengeçti’ye “Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek” diyen Vali Nevzat Tandoğan’ın adını taşıyan meydanda da 1 Mayıs işçi bayramı kutlandı ama İstanbul bir “yasak şehir” e döndü.
AKP iktidarı, Taksim’deki büyük çukurları ve meydana ulaşım yollarının darlığını bahane ederek, Taksim mitingini yasakladı. Taksim’e çıkmayı, var olma meselesi gibi gösteren sendikalar ısrarcı olunca, Tayyip Erdoğan bunu, AKP iktidarına karşı bir eylem olarak gördüğünü söyledi. Zaten bu sözlerden sonra ne olacağı belliydi. İstanbul’da ulaşım durdurulunca hayat durdu.. İşçiler ve maskeli gruplar gaz bombası veya biber gazı ile durduruldu.
***
Fakat, 1 Mayıs eylemlerini amacından saptıranlardan sosyalistler de rahatsız. Ali Serdar Bolat’, “Uzun yıllardır Türkiye’de 1 Mayıs gösterileri, içinde bölücülerin de olduğu karanlık örgütlerin işgali altındadır. Çoğu maske takan bu örgüt üyeleri, iş yerlerine saldırıp cam çerçeve indiriyor; hızını alamayıp çiçeklere saldıran da çıkıyor. Gazeteler işte bunları manşete taşıyor. Bunların görevi, sosyalistlerin bölücü, Atatürk düşmanı, Türk düşmanı, ortalığı kırıp döken anarşist bir güruh olduğu yolunda görüntü oluşturmak.. Bunları gören halk, sosyalistlerden yaka silkecek. İşte bu ’hızlı’ solcuların görevi bu..” diye yazıyor.
Bolat, İzmir’de Göndoğdu meydanında düzenlenen mitingte Türk bayrağı taşınmayacağı, İstiklal Marşı’nın okunmayacağı anlaşılınca bir ayrışma yaşandığını, bunun üzerine, düzenleme kurulunun beş üyesinden biri olan İzmir Tabip Odası’nın kuruldan çekildiğini, İşçi Partisi’nin de de mitingi Bornova’da yapmaya karar verdiğini belirtiyor.
Doğu Perinçek de “1 Mayıs’ta neredesiniz? Apo posteri altında mı, Türk bayrağı altında mı?” başlıklı bir yazı yazdı..
***
Sonuçta bahsedilen gruplar, AKP ile el ele, polisi de bu işe alet ederek İstanbul’da işçinin bayramını, işçi bayramı olmaktan çıkarıp 1 Mayıs gününü halka zehir etti..
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Settar Aslan ise “Birileri ’İlla Taksim’ diyor, eğer kürsüye çıkanların söyleyecek bir sözü varsa işte her taraf Taksim’dir” dedi.
Ortada bir “taksim” olduğu, Türkiye’nin bütün servetlerinin, iktidar marifetiyle yandaşlara ve yabancılara taksim edildiği doğrudur da işçiler bu paylaşımdan pay alamadığı gibi işsizler ordusu da büyüyor..
İşçi ses çıkaracağı zaman, onların eylemlerini, bölücü veya yüzleri maskeli gruplar vasıtasıyla halkın gözünden düşüren senaryoyu oynamak da bu taksimi yapanların eseridir..
Hak-İş mensubu sendikacılar, her yıl oynanan bu tiyatroyu bilmiyor mu? Bildikleri halde, bunları halka açıklayacağına, Taksim’de davul-zurnayla göbek atmak rolünü nasıl üstlenebiliyorlar?
***
Hükümetler, en çok işçi eylemlerinden korkar. Bir Şemsi Denizer’in yürüyüşü, ANAP iktidarını sallamış ve sonunda yıkmıştır. O dönemde taksimden pay alan medya, Şemsi Denizer’in aleyhine yayın yapıyordu. Sonunda bu yürekli adamı öldürdüler.. Yakın zamanda da sert tutumlar alabilen bir sendika liderini, darbe girişimi ile ilişkilendirip susturdular. İşçi hareketlerini ektisizleştirmek için bölücülere, kışkırtıcılara rol verirken meydanları da göbek atan yandaşlara bırakmak istiyorlar. Sahnelenen oyun budur..