Taklit Cenneti olduk
Onlarca yıldır AB hayali ile yaşıyoruz. Hani; büyüklerimizin dediği gibi; olmazsa hulya, neyler fukara. AB ülkeleri can derdinde.
Yunanistan’ın iflas etmemesi mucize. İtalya, Portekiz, İspanya... Mali krizle boğuşuyor.
Küçükler dikkate bile alınmıyor. Ancak Almanya’nın kredi notunun düşürülmesi.
Hiç hayra alamet değil. AB’nin dışı bizi yakıyor. Işık kelebekleri, bizi kendine çekiyor.
İçi ise kendilerini yakıyor. Hem de kaynıyor.
AB’ye girmenin standartları var. En basitinden, kokoreç yasak. Hele hele taklitçilik yasakın daniskası.
AB ülkelerinde markalar ciddi koruma altında. Marka ihlali, taklitçiliğin ciddi yaptırımları var.
Bırakın AB ülkelerinin herhangi birinde taklit ürün imal etmeyi, taklit ürün ile ülkeye giriş yasak.
Ve de ciddi cezası var.
Gümrüklere en çok , orijinali 4-5 bin Avro olan taklit çantalar takılıyor.
Sosyete ünlüleri televizyonlara çıkmamak için, yurt dışına giderken Kapalıçarşı’dan 300-500 liraya satın aldığı çantaları evde bırakıyor.
Taklit, ülkemizde ciddi boyutlarda tırmanışta.
Her yer Çin malı, taklitlerle dolu. Mağazalarda orijinal mal bulmak imkansız.
Büyük mağazalar dahi, taklit satmaktan çekinmiyor.
Taklit’in ekonomiye ciddi zararı var. Daha da ilginci, çanta, saat, tekstil gibi gözde markaların taklitlerinin tekeli üç beş kişinin elinde.
Bu kişilerin Güneydoğu kökenli olduklarını söylemeye gerek yok.
Polis, reklama ciddi para harcayan marka sahiplerinin ısrarlı şikayetleri sonrasında İstanbul Merter’e yaptığı operasyon sonrasında kamyonlar dolusu sahte tekstil ürünü ele geçirdi.
Taklitçilik sona erdi mi?
Ne gezer.
Türkiye’nin hemen her köşesinde , kör parmağım gözüne sahte ürün satılıyor.
Örneğin; Bodrum, Barlar Sokağı tamamen Güneydoğu’lu sahte satıcılar tarafından işgal altında. Antalya yine öyle. Marmaris istemediğin kadar. Mağazada 300 Avro’ya satılan ayakkabı, 50 lira. 400 liralık gömlek 25 lira. 4 bin Avroluk çanta 300 lira. Başbakan’ın kolundaki saat 100 lira.
Akla gelen her ünlü markanın taklidi caddeye sarkan tezgahlarda satılıyor.
Mağazaların neredeyse tamamı taklit ürün satıyor. Taklitçi, kazancının vergisini vermiyor.
Maliye; hesap sormuyor. Bu sokaktan. Dükkanların önünden. Tezgahların yanından her gün polis geçiyor. Belediye zabıtaları geçiyor.
Ne hikmetse kimse sahtecilere karışamıyor.
Sahte ürünlerin yaygınlaşması, sokağa, caddeye, beldeye, şehre varoşluk getirir.
Medeniyetin gelmesini geciktirir. Üretimi
azaltır.
Halkı, özellikle de gençleri kolay kazanç peşinde koşmaya yöneltir. Gerçekte, taklitçilik; emek hırsızlığıdır. Saygısızlıktır. Bu görüntülerle AB’ye girmek mümkün değildir.
Yunanistan’ın ekonomisi batıyor.
Ama dükkanlarda taklit mal yok.
İspanya, Portekiz ve İtalya’da da taklit mal satılmıyor. Polis göz açtırmıyor.
Yöneticiler, taklitçilere ödün vermiyor.
Üç beş çapulcu yüzünden Türkiye; taklit cenneti oldu. AB’ye girmek önemli değil.
Önemli olan, AB kalitesini yakalamak.
Bunun ilk adımı da her alanda taklitçiliğe ödün vermemek.