Taciz evrensel bir sorundur
Katolik Kilisesi içindeki çocuklara yönelik taciz vakalarıyla mücadele amacıyla Vatikan'da dört günlük "Kilisede Çocukların Korunması" başlıklı olağanüstü zirve düzenlenmişti. Zirvenin kapanışında konuşan Papa Francesko, çocuklara yönelik cinsel istismarı, 'çocukların pagan ayinlerinde kurban edilmesi'ne benzetmişti.
Rahipler, rahibeler ve Roman Katolik Kilisesi üyelerince taciz edilen çocukların en gencinin 3 yaşında olduğu; çoğunluğunun ise yaşlarının 11-14 arasında değiştiği ortaya çıkmıştı.
Papa Francis, çocukken taciz edilen yetişkin mağdurlarla buluşmuş. İrlanda, İngiltere ve Almanya'dan altı taciz mağduruyla tek tek görüşen Papa Francis, cinsel istismarda bulunan kilise üyelerinin günahları ve suçları için özür diliyor.
Vatikan Ekonomi Bakanı ve Avustralya Kardinali George Pell, Melbourne'de görev yaptığı dönemde iki erkek çocuğa cinsel tacizde bulunmaktan yargılandığı davada suçlu bulundu. Kardinal Pell, bu suçtan hüküm giyen en üst düzey Katolik Kilisesi mensubu oldu.
Belçika'da geçtiğimiz Kasım ayında yetmişe yakın çocuğun aileleri, çocuklarının kilisede cinsel istismara uğradığını söyleyerek toplu şikayette bulunmuş, avukatları Christine Mussche kendilerine aynı gerekçelerle başvuran 50 civarı mağdur daha olduğunu söylemişti.
Bu haberlere bakınca sanki insanlık kilise ile değil tacizhaneyle karşı karşıya...
Kilisede manzara böyleyse diğer yerlerde nasıl olduğunu varın siz düşünün!
Diğer yandan taciz ne kiliseden ne de AB/ABD'den ibarettir.
Geçtiğimiz yıllarda ölen Michael Jackson hakkında 16 yaşından küçük çocuklara alkol içirmek ve cinsel tacizde bulunmaktan dava açılmıştı.
Demek ki taciz bireysel ya da arızi olarak ortaya çıkan bir sorun değil sosyal bir sorun haline gelmiştir.
Gün geçmiyor ki bir veya bir kaç taciz haberi gündeme düşmemiş olsun. Medya taciz, tecavüz ve şiddet haberlerinden geçilmiyor.
Tacizin ne dini, mezhebi, milliyeti, cinsiyeti ne de zengini, fakiri ve bölgesi var. Bulaşıcı bir hastalık gibi her yanı sarmış durumdadır. Taciz evrensel bir sorun haline gelmiştir.
Anormallikler normalleşmiştir!
Tacizin bu denli yaygın olması insanlığın insan anlayışında ciddi bir yabancılaşma yaşandığının da kanıtıdır.
İnsanlık ciddi bir kriz geçirmektedir. Toplumsal değişim süreci yabansı kişilikler oluşturmuştur. Toffler'in dediği gibi bunun göstergesi "Psikodelik kiliselerden özgür üniversitelere, Kuzey Kutbu'ndaki bilim kentlerinden California'daki eşlerin değiş-tokuş edildiği kulüplere kadar" uzanan anormal kurumsallaşmalardır.
Günümüzde her zamankinden çok daha fazla anormallik giderek normalleşmiştir. Normallik yeni anlayış ve tutumlar karşısında köşeye sıkışmış, marjinal hale gelmiştir.
Artık on iki yaşındaki çocuklar elli yaşındaki insanlar gibi davranırken elli yaşındaki adamlar on iki yaşındaki çocuklar gibi davranmaktadır. Yoksul gibi davranan zenginler, uyuşturucu almadıkça kafası çalışmayan bilgisayar programcıları her yanı sarmıştır.
Kirli gömlekler içinde devrimcilik taslayan tutucular, kurulu düzenin yandaşı görünümleri altında yaşayan anarşistler var. Evlenmemiş rahipler, tanrı tanımaz papazlar, tacizi ve tecavüzü meslek edinmiş sapkınlar var.
Kavramları, kurumları, ilkeleri ve değerleri alt üst olmuş bir dünyada yaşıyoruz. Bunca olan biten kriminal vakanın sıradan bir siyasi olgu kadar irdelenmeye, anlaşılmaya ve çözümlemeye değer görülmemesi risk yaratmaktadır.
Türkiye'de özellikle sosyal bozulma, kirlenme ve yozlaşma gözden kaçırılıyor.
Taciz konusunda Türkiye'deki durum çok daha vahimdir.
Nitekim her yanı sarmış olan taciz, tecavüz ve şiddet sarmalının nedenleri, kaynakları ve sosyolojisi incelenip gerekenin yapılması gerekirken Adalet Bakanlığı ancak cinsel istismara uğrayan kişilerin yapması gerekenleri belirten tavsiyeler listesi yayınlıyor.
İstismara uğradıktan sonra yapılması gerekenler ayrıntıdan ibarettir.
Önemli olan taciz olgusunun aile, psikoloji, sosyoloji ve mekan bağlamında irdelenerek kökenlerinin ortadan kaldırılmasıdır.
Acilen harekete geçilmelidir!