Tabancalı vekil!
Dün bir haber okudum ve bir resim gördüm. Okudum kafam karıştı, baktım kafam karıştı.
Giresun’daki 19 Eylül Spor Salonu’nda yapılan aday tanıtım toplantısında AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli sahneye belinde tabanca ile çıkmış.
Belki, ne var bunda, bütün milletvekilleri silah taşıyor diyenleriniz olabilir. Tamam da Canikli tabancayı, “epeyce farklı” taşıyor.
Normalde insanlar tabancayı sağ tarafta, kılıf içersinde taşır. Canikli sol tarafına takmış. Kabzası da bir tehlike ânında sağ elle en seri şekilde kavranabilecek yöne, yani sağa doğru çevrilmiş. Üstelik kemere kılıfsız, sokmuş, öyle taşıyor...
İçim cız etti...
Acaba Canikli tehdit mi alıyor? Üstelik kendi memleketinde, üstelik kendi partilileri arasında hayatından endişe mi etmekte? Tabancayı niye böyle baskına giden polisler yahut otomobil kullanan MİT mensupları gibi sağında, kabzası göbeğine çevrili üstüne üstlük bir de kılıfsız taşıyor?
Türkiye bu kadar mı güvensiz hale geldi?
Polislerin, savcıların, MİT’in velhasıl bütün imkânları ile devletin koruma kanatları altında olan bir AKP yöneticisi olarak Canikli’nin hayatı, böylesine bir risk altında ise sıradan vatandaşın ne canı, ne malı, ne namusu güven altındadır diyebilir miyiz? Hele bir de muhalifse, yani her gün Başbakan tarafından ve Başbakan’ın iki dudağı arasından çıkacak direktiflerle yayın yapan gazete ve televizyonların yüzde 85’ince sürekli tehdit edilen biri ise onu kim koruyacak?
Gerçekten parmakla gösterilen tuhaf bir ülke olduk. Tabii bu parmakla gösterilmemizin örneği, “kötü örnek”lik.
Hükümet yolsuzlukları ortaya çıktığında millet haberdar olmasın diye internete sınırlama getiriyor, Çin, İran ve Suudi Arabistan ile aynı internet liginde yer alıyor, Başbakan bunu “Ahlaksızlıkla mücadele” diye pazarlıyor. Her ülkede polisler hırsızları kovalarken Türkiye hırsızların polisleri kovaladığı ülke haline geliyor, hükümet bunun adına “Masumiyet karinesi” diyor.
MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu Erdoğan’ın Devlet Bahçeli’nin Habertürk televizyonundaki konuşmasına tâ Tunus’tan müdahalesinin ses kayıtlarını dinletiyor, AKP, Halaçoğlu’na “maşa” diyor, diyebiliyor...
Ve ülkeyi sulh ve sükûnetle yönetmek için milletten yetki alan hükümet ve onun başındaki Erdoğan inatla ve ısrarla milleti kutuplaştırıyor, halk tam ortadan “çat” diye ikiye bölünüyor ve işte böyle bir ortamda parti yöneticileri milletin karşısına bellerinde kılıfsız, her an çekilmeye hazır silahla çıkıp halkı selâmlıyor...
İnsan ister istemez korkuyor!
Hem de çok korkuyor...
Nasıl korkmayalım ki dinleyin Başbakanı, o bile kendini güvende hissetmiyor...
Kendini tek güvende hisseden bir kişi var, o da Öcalan...