​​​​​​​Suriye'ye kentsel dönüşüm, İstanbul'a rant için dönüşüm!

Türkiye, Marmara depremiyle yeniden deprem gerçeğiyle yüzleşirken, İstanbul’da kentsel dönüşüm projesi uygulamak yerine, iç savaş depremi yaşayan Suriye’de, Fırat’ın doğusundaki bölge için toplamda 200 bin konutluk şehirler ve köyler inşa etmek projesini dünyaya sunuyor!

Tabii bir proje diğerine engel değil ama birincisinde kimsenin parasına ve onayına gerek yok, karar verirseniz 10 yılda İstanbul’u yeniden inşa edersiniz. İkincisinde ise ABD ve Avrupa’nın onayı gerekiyor! Çünkü hem o bölgede Amerikan askerleri var hem de kabul ederlerse parayı onlar verecek?

***

Önce kentsel dönüşüme bakalım... Kentsel Dönüşüm, “Afet Riskli Yapıların Yenilenmesi Hakkında Kanun”la düzenlenmiş gibi görünüyor! “Gibi” diyorum çünkü kanunun adı bile yanlış!

Depreme dayanıklı olmayan bir binanın yıkılarak, dayanıklı bir bina inşa edilmesine “yerinde dönüşüm” denir. İstanbul’da yapılan budur. Üstelik depremden en fazla görecek Avcılar hattında değil, Asya yakasında, rant için yerinde dönüşüm yapılıyor.

2006 yılının Ocak ayında, iki dönem Bahçelievler Belediye Başkanlığı yapmış olan mimar Saffet Bulut, konuyu şöyle anlatmıştı:

“Biz çözüm önerimizi görevdeyken resmi toplantılarda dile getirdik. Çözüm şudur: 10 yıl içinde İstanbul'u ada ada yıkıp depreme dayanıklı binalarla yeniden inşa etmek! Burada konutu ve işyeri olan vatandaşlara, belirlenen süre sonunda aynı değerden ve metrekareden düşük olmamak kaydı ile yeni konut ve işyeri vereceğinizi devlet veya belediye adına taahhüt edeceksiniz. Buradaki vatandaşlar, aynı ilçede veya başka bir ilçede geçici konutlara ve iş yerlerine taşınacak.

Taşınma süratle tamamlanıp, milli kültürümüzü teknolojiyle birleştiren bir mimari anlayışıyla, o adayı yeniden model bir şehir olarak, alt yapısıyla, konutlarıyla, işyerleriyle, parklarıyla, oto parklarıyla, kamu binalarıyla, ibadethaneleriyle, kültür, sanat ve spor alanlarıyla birlikte yeniden inşa edeceksiniz.

Denilebilir ki; 'Peki parayı nereden bulacaksınız?' Bu projede, tek kuruşluk bir yabancı sermayeye lüzum yoktur. Adanın yeniden inşası ile arazinin daha ekonomik kullanılması mümkün olduğundan, yeşil alanı ile birlikte eskisinden çok daha fazla konut ve işyeri üretilecektir. Bu işyeri ve konutların fazlası, daha planlama aşamasında üstlenici firmalar tarafından pazarlanacaktır.”

2006 yılında bu proje uygulansa, 2016 yılında şehir yenilenmiş olacak; bugün İstanbul’da ve bağlı olarak bütün Türkiye’de deprem korkusu yaşanmayacaktı!

***

Suriye'nin kuzeyinde, 5 bin nüfuslu 140 adet köy ile 30 bin nüfuslu 10 ilçeden oluşan yerleşim yerleri projesine gelecek olursak… Bu proje için 150 milyar lira gerekiyor. ABD ve AB’nin bu parayı vermesi için Türkiye’nin siyasi hedefini benimsemesi gerekir! Oysa daha şimdiden, Yunanistan Başbakanı Miçotakis, “Türkiye kendi Kürtleri ile Suriye’deki Kürt bölgesi arasında Sünni bir tampon bölge oluşturmak istiyor” diyerek yaygaraya başladı.

***

Diğer taraftan, Yeni Suriye Anayasası Komitesi’nde durum netleşiyor.

ABD’nin Suriye özel temsilcisi James Jeffrey, “Biz, PKK bağlantılı birçoğu YPG/PYD'li yerel güçlere destek vermek için Suriye'ye girdik. Anayasa Komitesi’nde, Suriye’nin kuzeydoğusundan temsilciler de yer alacak” dedi.

Bu bilgiler, “Türkiye, PYD’nin Anayasa masasına oturmasını kabul etti” demektir.

Zaten, Erdoğan’ın BM’de gösterdiği haritada, güvenli bölge de sarı, güneyindeki PYD bölgesi de... Bunun anlamı, bölgedeki fiili durumu kabul etmek değil midir?

Yazarın Diğer Yazıları