Suriye’deki tatbikat
Suriye silahlı kuvvetleri tarafından hafta başında kara, deniz ve hava kuvvetlerinin iştirak ettiği bir tatbikat gerçekleştirilmiştir. Bu tatbikat kapsamı ve zamanlaması açısından çeşitli mesajlar içermekte, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın bu safhada yaptığı açıklamayla da ayrı bir önem kazanmaktadır.
Tatbikatta, Suriye ordusunun en güçlü yanı olan füze sistemlerinin ön plana çıkarılması ve tatbikattan alınan görüntülerde karadan denize ve havaya, denizden denize ve havaya füze sistemlerinin gösterilmesi dikkat çekmektedir.
***
Bu tatbikatın üç maksada yönelik olduğu ve bu maksatları ortaya koyacak mesajlar verilmek istendiği değerlendirilmektedir.
Bunlardan birincisi, Suriye’deki iç çatışmalar nedeniyle olabilecek bir dış müdahaleye karşı ülkenin savunulacağını göstermektir. Zaten tatbikatın Suriye tarafından yapılan resmi açıklamasında bu konuya değinilmiştir. Ayrıca düşürülen Türk uçağı nedeniyle Türkiye’nin yapabileceği bir misillemenin önlenmesinin amaçlandığı da söylenebilir. Netice itibariyle öncelikli maksadın, olası müdahalelere karşı bir gözdağı vermeyi hedeflediğini söylemek mümkündür.
İkinci maksadın, Suriye ordusunun dikkatini bu tatbikata yoğunlaştırarak motivasyonunun sağlamasının ve muhaliflerle olan mücadelede moral aşılanmasının olduğu kıymetlendirilmektedir. Bu şekilde ordudan olan ve olabilecek çözülmelerin de önüne geçileceğinin hesaplandığı düşünülmektedir.
Üçüncü maksadın da, Suriye halkının dış tehdide karşı birleşerek iç dayanışmanın sağlanmasının, muhaliflere olan destek ve güvenin de zayıflatılmasının olduğu değerlendirilmektedir.
Bu tatbikatın sonuna doğru Devlet Başkanı Beşşar Esad yaptığı açıklamada, Suriye’deki muhaliflere Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın maddi destek verdiğini, ABD’nin de siyasi destekte bulunduğunu ve ayrıca hiçbir ülkeye saldırı niyetlerinin olmadığını, ancak ülkelerini saldırılara karşı savunacaklarını beyan etmiştir. Bu açıklamanın, verilmek istenen mesajları teyit eder mahiyette olduğu anlaşılmaktadır.
***
Suriye’nin bu kadar mesaj dolu bir tatbikatı, içinde bulunduğu bu sıkışık ortamda, tamamen kendi siyasi, askeri ve ekonomik gücüne dayanarak yaptığını söylemek gerçeklerden tamamen uzaktır. Burada esas aktör Rusya’dır. Rusya, Suriye’yi Akdeniz ve Orta Doğu’da tutunabileceği ve etkisini gösterebileceği son ülke olarak görmekte ve bu nedenle tam destek vermektedir. Rusya bu ülkeye yapılabilecek her türlü dış müdahaleye karşıdır.
Suriye konusunda ikinci kilit ülke de İran’dır. İran, Suriye’deki muhtemel bir rejim ve iktidar değişikliğinin gerçekleşmesinde sıranın kendisine gelebileceği endişesini taşımaktadır. Bu nedenle Suriye’ye maddi ve siyasi destek vermekte, olabilecek bir müdahalede Hizbullah ve Hamas faktörlerini de kullanabileceğini ima etmektedir. Ayrıca bölgede oluşturduğu Şii etkinliğini de kaybetmek istememektedir.
Çin fazla ön planda görünmemekle birlikte, başta BM platformunda olmak üzere Suriye’ye olan desteğini, ekonomik ve siyasi çıkarlarını ön planda tutarak devam ettirmektedir.
***
Diğer taraftan BM ve Arap Birliği özel temsilcisi Annan da, başarısızlığa uğrayan planını yeniden gündeme getirerek çözüm bulmak amacıyla Şam’a gitmiş ve görüşmelerde bulunmuştur. Bu görüşmeyi müteakip İran’a gitmesi ve ardından Irak Maliki yönetimini ziyareti biraz olsun gerçeklerin görülmeye başlandığının bir işareti olabilir. Ancak Suriye’deki iç çatışmayı önlemek için Batı’nın, Esat rejimi ve yönetimini devirmeyi amaçlayan girişimlerinin, özellikle Rusya faktörü hesaplanmadan gerçekleştirilmeye çalışılmasının yanlış bir yöntem olduğu hala anlaşılamamıştır.
Burada bir sonuç alınmak isteniyorsa mutlaka Rusya’yla birlikte hareket etmek gerekmektedir. Rusya için Esat, Rejim ve Yönetim’in önemli olmadığı, onun için önemli olanın Suriye ve dolayısıyla Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’daki çıkarlarının olduğu bilinmelidir.
Eğer Esad’dan sonra ülkenin tümünde otorite sağlayabilecek bir yönetim bulunursa ve buna kazasız bir geçiş sağlanabileceği kanaati oluşursa, Rusya da bu yönetimle işbirliğini devam ettirebileceğine inanırsa, Rusya’nın da Esad’dan vazgeçebileceğini düşünmek mümkündür. Nitekim Rusya’nın Suriye’ye askeri malzeme satışını şimdilik dondurması bu anlamda bir mesaj anlamına gelebilir.
Çözümün başta Rusya’yı, sonra İran’ı, daha sonra da Çin’i içeride tutacak şekilde aranmasında fayda görülmektedir. Türkiye’nin de denklem içinde hareket ederek etkinliğini göstermesi önem arz etmektedir. Ancak önceki yazımda belirttiğim tarzda, Türkiye’nin prestijinin korunmasının da daima göz önünde tutulması gerekmektedir.