Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Suriye'de asıl sorun ABD'dir

Suriye'nin kuzeyinde meydana gelen olaylar Türkiye için millî güvenlik sorunudur. İdlib'de gelinen süreç Türkiye için yakın tehdit halini almıştır.

İdlib'de meydana gelecek çatışmaların Türkiye'ye yönelik üreteceği tehditler şöyledir:

- Çatışmalar yoğunlaştığında Türkiye'ye yönelik olarak kontrol edilemez bir göç dalgası söz konusu olacaktır.

-Çatışmalar üzerine İdlib'den kaçacak silahlı terörist unsurların, bulundukları mekan gereği Türkiye'den başka sığınacakları başka bir adres yoktur.

-TSK'nın İdlib'de 12 gözetleme istasyonu vardır. Operasyon başladıktan sonra Türkiye ciddi bir çatışma riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

Türkiye, Suriye'den sorun ithal etme stratejisini süratle terk etmelidir.

Suriye'de meydana gelen olaylardan hem ABD hem de Rusya en az terörist odaklar kadar sorumludur. Bu iki ülke Suriye özelinde küresel bilek güreşi yapmaktadır. Bu acımasız ve vahşi rekabetin faturası Türkiye ve İslam dünyasına kesilmektedir.

Suriye'de dış destekli isyan olarak başlayıp, iç savaşa dönüşen, ardından vekâleten savaşa evrilen ve 2014-15'ten itibaren dış güçlerin doğrudan askeri müdahalesiyle süren bir çatışma söz konusudur. İdlib kanlı ve acımasız çatışmanın son halkası olabilir.

İyi de bu çatışmaların faili kimdir. Orta Doğu'daki bu çatışma kimin hesabına yapılmaktadır.

ABD/İsrail'in butik devleti!

Bu sorunun cevabı için İsrail'in 1982'de yayınladığı Yinon Planı'na bakmak gerekecektir. O planda şöyle deniyor:

"Irak ve Suriye'de, tıpkı Osmanlı dönemindeki gibi etnik ve dini sınırlarla ayrılmış eyaletler şeklinde taksimi mümkündür. Böylece, ana şehirler etrafında üç ya da daha fazla devlet ortaya çıkacaktır: Basra, Bağdat, Musul ve güneydeki Şii bölgeler kuzeydeki Sünni ve Kürt bölgesinden ayrılacaktır."

Bu proje büyük ölçüde Irak'ta hayata geçirilmiştir. Barzani'nin başında bulunduğu devlet böyle bir projenin ürünüdür. Bir zamanlar İran'la savaşabilen Irak'ın bugünkü zayıf hali görülünce projenin hizmet ettiği amaç ortaya çıkmış olur. Irak'ın güçten düşürülmesi İsrail'in bekası için zorunluluktu.

Aynı plan Suriye için de benzer bir gelecek öngörüyordu. Suriye'yle ilgili olarak Yinon Planı şöyle diyor:

"Suriye etnik ve dini yapısına göre tıpkı bugün Lübnan'da olduğu gibi bir kaç devlete ayrılacaktır ve böylece kıyıda bir Şii-Alevi devleti, Halep bölgesinde Sünni bir devlet, Şam'da kuzeydeki komşusuna (Türkiye'ye) düşman başka bir Sünni devlet ve muhtemelen bizim Golan'da ya da Havran ve kuzey Ürdün'de bir de Dürzi devleti doğacaktır."

36 yıl önce kamuoyunun haberdar olduğu bu planın entelektüel egzersiz olsun diye yazılmadığı ortadadır.

ABD ve İsrail bölgede bütün adımlarını bu plana göre atmaktadır.

Irak'ta ve Suriye'de ya da Orta Doğu'da meydana gelen bütün gelişmeler Yinon Planı'nın ruhuna uygundur. Suriye'de yaşanan süreç bu planın uzantısıdır.

İsrail için Suriye yıkılıyor, bölünüyor ve zayıflatılıyor. İsrail'i var etmek için Suriye yok edilmeye çalışılıyor.

Bugün Suriye'nin kuzeyinde 'Türkiye'ye düşman Sünni bir butik devlet' inşa edilmeye çalışılıyor. ABD'nin PYD'ye Suriye'nin kuzeyinde kurdurmaya çalıştığı butik devletin hangi projenin ürünü olduğu açıktır.

Gelinen süreçte İdlib ise sonuçtur.

Suriye/Rusya/İran üçlüsünün elde ettiği sonuçtur.

Suriye'de bir başka sonucu da PYD/İsrail/ABD üçlüsü elde etmiştir.

İki blok güç birbiriyle karşı karşıya gelmemeye özellikle dikkat etmektedir.

Rejim güçleri en zayıf halka olarak Türkiye'nin bölgede elde ettiği inisiyatifi görmektedir. Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için Astana'ya rağmen İdlib'e saldırılmaktadır.

İdlib'in düşmesi projenin sahibi ABD/İsrail'in PYD ile kurdukları denklemde bir değişikliğe neden olmayacaktır.

Ruhani'nin 'ABD'nin bölgeden çıkarılması' önerisi Türkiye/İran/Rusya'nın yapması gereken tek doğru stratejidir.

Çünkü Suriye'de asıl sorun PYD, daha doğrusu ABD'dir.

Yazarın Diğer Yazıları