Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Sürece destek yüzde 70!

Adına “süreç” denen, ancak ne olduğu tam olarak açıklanamayan ve sözlük anlamı “gelişen olaylar ve hareketler dizisi” olan gündemdeki konu devam etmektedir. Topluma anlatılmaya çalışılan hususun tamamen, terörün sona ermesi ve barışın tesisi üzerine oturtulduğu görülmektedir. Anlatılanlar sadece barış, kardeşlik ve anaların ağlamaması üzerine olunca, bunun destek görmesinden daha tabii bir şey düşünmek mümkün değildir. Bunu arzu etmeyen, aksine bir düşünce içinde olan kimsenin de bulunduğu kabul edilemez.
Hal böyle olunca, anlatılan şekliyle sürece olan desteğin, doğruluğu biraz tartışmalı da olsa %50, %60, %70 diye gittikçe arttığı açıklanmakta, kalanların ise marjinal gruplar olduğu söylenmekte, onlar da terörden ve kandan beslenen kişiler olarak suçlanmaktadır. Gelişen olaylar ve hareketler dizisinin tümünü değerlendirebilen, yapılanların yanlışlığını ve devamında nelerin gelebileceğini görebilenlerin sesleri kısılmaya çalışılmakta, halkın bütünün doğruları görmesine ve duymasına imkân tanınmamaktadır.


***


Propagandayı yaygın medya yürütmekte, özellikle televizyonlardaki haber ve yorum programlarına katılanlar, itinayla destek verecek kişilerden seçilmekte, aksi ses çıkmamasına özen gösterilmektedir. Tirajı yüksek gazetelerin durumları da farklı değildir. Bunda medya patronlarının aynı zamanda iş, finans ve ticari alanlarda da faaliyet göstermesinin ve aksi hareket etmeleri halinde sıkıntılarla karşılaşabilecekleri çekincesinin bulunduğu değerlendirilmektedir.
Propagandanın diğer bir ayağı da, konuyu destekleyen siyasetçilerdir. Ancak bu siyasetçilerin söylemlerinin halka intikal ettirilmesinde de başlıca vasıta yine medyadır. Diğer bir araç da, yönetimin bu konunun propagandasını yapmak üzere seçtiği akil insan olarak adlandırılan, ancak akilliği tartışmalı olan kişilerdir. Akil insanların konuşmalarına ve medyadaki programlarına bakıldığında, tamamen yönetimin ve sürecin propagandasını ve kendilerini seçenlere yaranacak şekilde siyaset yaptıklarını görmek mümkündür.


***


Sürecin tamamen karşılıksız olarak, PKK’nın ülkeyi terk etmesi ve terörün sonlandırılmasına bağlanması mümkün değildir. PKK’nın ne şekilde ve ne kadarının sınırdan öteye geçtiği anlaşılamamaktadır. Teröristlere görmezden gelineceklerinin sözünün verildiği algılanmakta, güvenlik güçleri de garip bir şekilde, görmediğini, duymadığını ve bilmediğini açıklamaktadır.
PKK varlığını devam ettirmektedir. Bölücü siyaset yapanlar, Öcalan ve PKK temsilcileri, çekilmeden sonra, süreç kelimesinin karşılığı olan olaylar ve hareketler dizisinin hayata geçirilmesinin beklendiğini açıkça ifade etmişlerdir. Yönetim tarafından bunların yapılmayacağı söylenememiştir. Aksine, demokratikleşme adına zaten yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Bu durumda neyin karşılığında nelerin yapılacağı ortaya çıkmaktadır.


***


Sürecin ortaya çıkış zamanına ve yöntemine dikkat edildiğinde bunun, ABD kaynaklı telkinlere dayandığı kıymetlendirilebilir. Düne kadar dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ramak kalan bölücü siyasetçilerle işbirliği yapılmasından, ABD Başkanı’nın İsrail Başbakanı’nın başında durarak özür diletmesinden ve PKK’nın aniden eylemsizlik kararı almasına kadar olaylar bütününe bakıldığında bu değerlendirmeyi yapmak mümkündür. Bunun sebebinin de ABD’nin, Türkiye’ye, Suriye ve İran sorunlarında yeni roller biçmesinden, PKK başta olmak üzere bazı konuların, bu biçilen rollere ayak bağı olmasının önlenmesi düşüncesinden kaynaklandığı düşünülebilir.
Bu nedenlerle resmin bütün olarak görülmesine engel olunmamalı, neredeyse halkın tümünün süreci desteklediğini ifade edecek kadar ileri giden yanıltıcı propagandaya son verilmelidir.
ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI KUTLU OLSUN

Yazarın Diğer Yazıları