Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Süleyman Şah Türbesi

Suriye’de bulunan Süleyman Şah Türbesi, son zamanlarda ön plana çıkmış olup, öncelikle bu türbeyi tanımakta ve önemini bilmekte fayda görülmektedir.
Süleyman Şah, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin dedesi, Ertuğrul Gazi’nin de babasıdır. Süleyman Şah, 1086 yılında iki askeriyle birlikte Kayı Boyu’ndan Caber Kalesi’ne giderken Fırat nehrini geçişi esnasında boğulmuş ve ölümünden sonra beraberindeki iki askeriyle birlikte Caber Kalesi eteklerinde bir kümbete gömülmüştür. Osmanlı toprakları içinde bulunan bu türbe ve Caber Kalesi, İmparatorluğun yıkılmasıyla Fransız mandası Suriye içinde kalmıştır.
Milli Mücadele esnasında özellikle Sakarya Savaşı’ndan sonra TBMM ve Ankara Hükümeti muhatap olarak kabul edilmeye başlanmış ve işgal devletlerinden Fransa’yla 20 Ekim 1921’de, güney sınırlarımızın durumunu da içeren Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmanın maddelerinden biri de Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili olup, anlaşmanın 9. maddesi olarak “Osmanlı Hanedanı kurucusu Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah’ın Türk mezarı adı ile anılan mezarın bulunduğu Caber Kalesi Türk Bayrağı altında, Türk koruyucuları gözetiminde, Türk mülkü olarak kalacaktır.” şeklinde anlaşma içinde yer almıştır. Bu durum ayrıca 1922 Lozan Anlaşmasıyla da teyit edilmiştir. 1938’de Türbe’nin yanına karakol binası inşa edilmiştir.
1973’de Suriye hükümeti, türbenin inşa edilmekte olan barajın suları altında kalacağını bildirmesi üzerine türbe, iki ülke arasında sağlanan mutabakatla, aynı statüde Halep’in bir köyü olan Karakozak köyü yanına taşınmıştır. 10 dönüm kadar bir sahada, yine bir baraj gölü kenarında yarımada şeklinde yer alan Süleyman Şah Türbesi, Türkiye sınırına 32 Km. mesafededir. Suriye’yle sağlanan mutabakata göre her ayın 7 ve 20’sinde gerekli personel değişimi ve malzeme ikmali yapılmaktadır. Karakol mevcudu 15 civarındayken, Suriye’deki karışıklık nedeniyle iki katına kadar artırılarak takviye edilmiştir.

***

Suriye’deki iç savaş esnasında Karakozak bölgesi, Özgür Suriye Ordusu kontrolündeyken fazla bir sorun yaşanmamıştır. Ancak son zamanlarda bu bölge, El Kaide’nin desteklediği Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) kontrolüne geçmiş ve IŞİD kuvvetleri Türbe’nin 100 metre kadar yakınındaki Karakozak köprüsüne kadar gelmiş ve bayrağını dikmiştir. Her an için Türbe bölgesini de kontrol altına almak maksadıyla bir saldırı gerçekleştirmeleri ihtimali doğmuştur.
Türkiye sınırları dışında anlaşmayla tescil edilmiş yegane Türk toprağı statüsünde bulunan, ayrıca tarihi ve manevi değeri olan Süleyman Şah Türbesi sahasına yapılacak bir saldırı, Türk toprağına saldırı olarak kabul edilecek, bu konuda egemenlik hakkımız olan toprağımızın savunulması ve saldıranlara gerekli dersin verilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarının korunması adına gerekli ve zorunlu olacaktır.
Bu maksatla yapılacak müdahalenin, sadece türbe sahasının kontrolünün yeniden ele geçirilmesine yönelik, hava kuvvetlerinin ve sınır bölgesinde konuşlanacak topçu ve füze birliklerinin desteğinde, taarruz helikopterleriyle korunan ve genel maksat helikopteri vasıtasıyla icra edilen “Uçarbirlik Harekâtı” formatında, “Mahdut Hedefli Taarruz” olarak icra edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Olası harekâtın niyet ve maksadının, dünya kamuoyuna da bu şekilde izah edilmesi ve Suriye topraklarına bir taarruz olarak nitelendirilmemesi konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerekli görülmektedir.

***

Hükümetin bu konudaki hassasiyetinin ve yaklaşımının da yukarıda açıklanan kapsamda olduğu görülmektedir. Yetkililerin beyanlarının, hem caydırıcı, hem de olası harekâtın uluslararası kamuoyuna izahında ön alınması açısından yararlı olduğu kıymetlendirilmektedir.
Ancak bu hassasiyetin ve kararlılığın, Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirilirken, Ege’de aidiyeti belli olmayan adacıklar Yunanlar tarafından işgal edilirken, Doğu Akdeniz’deki menfaatlerimiz ortadan kaldırılırken ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Bölücüler/Kürtçüler tarafından tehdit edilirken de gösterilmesi beklenmiş ve beklenmeye de devam edilmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları