Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Sözleşmeli er, profesyonel askerlik esas olan Mehmetçik

Genelkurmay Başkanlığınca askerlik konusunda Sayın Başbakan ve ilgili hükümet üyelerine verilen brifingden sonra gündeme, sürpriz bir şekilde “sözleşmeli er” statüsü gelmiştir. Hatta bunun profesyonel askerliğe geçiş için bir başlangıç olabileceği söylenmiştir.
Halen sözleşmeli statüde uygulanan sistemdeki, tecrübe ve devamlılık isteyen görevlerin tamamının uzman erbaş olması yerine, bazı görev yerlerinde sözleşmeli er olması da mümkün görülebilir. Yönetim bu çalışmayı, istihdam sağlamak, terörle mücadeledeki şehitler konusundaki tepkileri önlemek veya başka nedenlerle gündeme getirmiş olabilir. Ancak 50.000 rakamı ciddi bir miktardır. Bu çalışmada, sistemi cazip göstermek, hatta siyasetçi olarak dikkat çekebilmek için parasal konuların öne çıkarılması askerlik mesleğinin ulviyeti ile bağdaşmamaktadır.
Konunun bir diğer yanı da sosyal alandaki endişelerdir. Bedelli askerliği isteyenler başta olmak üzere bir takım çevreler, konuyu istismar ederek, sözleşmeli erin finansı için bedellinin gerekli olduğu yönünde bir yaklaşım da sergileyebilirler. Bir süre sözleşmeli erlik yaptıktan sonra ayrılanların, psikolojik nedenlerle, sosyal hayata intibaklarında zorluklarla karşılaşabilecekleri, hatta topluma zarar verebilecek davranışlarda bulunabilecekleri de dikkate alınmalıdır.
Gündemdeki bir konu da profesyonel askerliktir. TSK’yı diğer ülkelerin ordusundan ayıran anlayış, onun milletin ordusu olmasıdır. TSK’nın yapısı subay, astsubay, erbaş ve erlerdir. Subay ve Astsubayların omurgası muvazzaflar olup, ülkenin her yanından, her kesiminden, bu işe gönül vermiş ve istekli vatandaşlar içinden seçilerek alınırlar. Başlangıçtan itibaren eğitim süresince ulvi duygularla yetiştirilir, devlet ne kadar maddi imkân verirse onunla yetinir.
Erbaş ve erlerin omurgası ise milletin ta kendisidir. Askerlik hizmeti Türk Milleti için mukaddestir. Hangi meslekten olursa olsun, askerlikten muafiyet sevinç değil, üzüntü yaratır, yaratmalıdır. Dünyanın hiçbir yerinde gençler askere, ülkemizdeki gibi duayla, kınayla, davul zurnayla, istiklal marşıyla, bayrakla ve tezahüratla uğurlanmaz. Askerden dönünce ayrıcalıklı bir itibar görmez. TSK’nın şöhreti, disiplinli ve eğitimli bir ordu olduğu dünyaca kabul görmüştür. Yurt içindeki ve sınır ötesindeki kahramanlıkları ve görev anlayışı inkâr edilemez. Kurtuluş Savaşından Kore’ye, Kıbrıs’tan terörle mücadeleye kadar ve ayrıca uluslararası tüm görevlerdeki başarı ona aittir. Onun adı “Mehmetçik” tir. Mehmetçik olmak bir onurdur.
Tecrübe ve devamlılık isteyen görevlerde bir kısım sözleşmeli erbaş veya er istihdam edilmesi bu gerçeği değiştirmez. Onlar da önce “Mehmetçik” olur ve bu duygularını devam ettirirler. Erbaş ve erlerin ana kaynağının, mükellefiyet yolu ile askere gelen Mehmetçik olmasından asla vazgeçilemez. Bu yaklaşım, ordu ile milleti birbirine bağlayan, vatan ve millet sevgisini üstün durumda ve Türkiye Cumhuriyetini ayakta tutan önemli bir faktördür.
Profesyonel askerliğin; olumlu yönlerini düşünenlerin yanında, güçlü bir ordudan rahatsızlık duyanlar ve paralı ordunun, halen sahip olunan değerlerden uzaklaşarak kolay kontrol edilebileceği kanaatinde olanlar tarafından kasıtlı olarak dile getirildiği de dikkate alınmalıdır.
Asker alma konusunda ortaya çıkan haberlerden bir kısmını, kendi arzularına göre ortam yaratmak veya siyasi çıkar sağlamak isteyen kişiler gündeme getirilmiş olabilir. Ancak bu konu son derece hassastır. Askerde bulunanları, askere gidecek olanları, bunların ailelerini ve yakınlarını doğrudan ilgilendirmektedir. Onları çeşitli beklentiler ve belirsizlikler içine sürüklemenin hata ve bu insanlara haksızlık olduğu dikkate alınmalıdır. Mevcut belirsizliklerin en kısa zamanda giderilmesine ihtiyaç vardır.
TSK’nın, Avrupa’daki ordular örnek gösterilerek yeniden yapılandırılması, gerçeklerle bağdaşmaz. Avrupa’daki ülkelerin coğrafyası, jeopolitik durumu ve tehdit algılaması, Türkiye’nin şartları ile mukayese edilemez. Her ülke kendi şartlarına göre güvenlik anlayışını oluşturur. Avrupa’daki her konu, Türkiye’ye uygulanamaz. Avrupa’daki birçok ülkede mükellefiyet yolu ile askerlik hizmeti yapıldığı da bir gerçektir.
TSK’nın askerlik sistemi konusunda son kararı verecek makam hükümettir. Ancak TSK’nın değerlendirmelerine de itibar edilmeli ve karar verilirken hiçbir düşüncenin, güvenlik konusunun önüne geçerek olumsuzlar yaratmasına meydan verilmemelidir. Bulunduğumuz bölgede güç faktörü önemlidir. Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye demektir. Güçlü ordu, dosta güven, düşmana korku verir. Ekonomik, politik, psikolojik ve sosyo-kültürel açıdan güçlü olmak, “Güçlü Türkiye” olgusunu daha da kuvvetlendiriyor.

Yazarın Diğer Yazıları