Son mezhep oyunu
Bazen, gülmek bile yetmiyor yaşadığımız gelişmelere. Orta Doğu batağında, sersemlemiş ve yönümüzü bilemeden, sağa sola, çarpa çarpa, batmaya devam ediyoruz. Bir yandan da sanki biz yaratmamışız gibi bu problemler için etrafa tavsiyeler. Güler misin, ağlar mısın? Hele, son Şii-Sünni mezhep çatışmasından, zarar görebileceğimizi bile bile, önemsemeden, körlemesine gitmek, anlamak mümkün değil. Aynı, elinde silah olan bir katilin, maktule nasıl öleceğini tavsiye etmesi gibi. Bakın Hıristiyan dünyasına, Katolik-Protestan-Ortodoks arasında kavga var mı? Onlar, İslam dünyasını kavga ettiriyor. Sonra oturup seyrediyor.
Yıllar önceki plan!..
Washington'da oynanan gündemle, gizlenen gündem, kesişmeden paralel akıyor. Belki de gerçek paralel yapı bu. Oynanan gündem, ABD Başkanlık seçimleri için, Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti'nin, aday adayları arasındaki çekişme. Bence gündemde yer alan, adayların söylemleri ve savundukları tezler, öylesine sahte ki tanımlamaya bile gerek yok. Ben, iktidara oynayan iki partinin de hâlâ gerçek adaylarını çıkardığına inanmıyorum. Partilerin, aday adaylarını kesinleştirmek için belirlediği son tarih, Mart ayı. Trump'ın İslam ve Müslümanlar aleyhine açıklamaları bile bence inandırıcı değil.
Öte yandan, ülkeyi yöneten, perde arkasındaki gücün gündemi ise, şimdilik Orta Doğu. Bence, bölgede sahneye sonradan giren Rusya'nın, başrolü kapmasını önlemek için sahneye konan eserde batmış gibi. Sünni-Şii çatışmasında, bize "olayları takip et, söyleneni yap"tan başka bir görev verilmiş değil. Aslında bu mezhep kavgası, yıllar önce, İsrail derin devleti tarafından planlanmış, ancak uygulamaya konmamıştı. Anlaşılan durum, oldukça vahim ki, derhal proje, baş kukla Suudlar eliyle uygulamaya kondu. 34 projeden habersiz destekçi de talimatla oyunu başlattı.
Sonuç; ABD, taraflara sakin olmalarını ve akıllı davranmalarını öneriyor. Hem de kullandığı piyonları acımasızca anında satarak. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest ve Dışişleri Sözcüsü John Kirby, Suudileri, Şii din adamı El Nimr'i öldürmemeleri konusunda Washington'un uyardığını açıkladı. Sanki kötü yazılmış bir senaryoyu seyrediyorum. Aynı anda ABD Genelkurmay Başkanı Dunford, Ankara'da IŞİD ile mücadele konusunu görüşürken.
Herkes bizi uyarıyor!..
Bu kavga daha ne kadar büyür? Bu kavgadan kim daha çok zarar görür? Bu kavgayı başlatanın kazanma şansı var mı? Özetle bu projenin başarı şansı, bence yok denecek kadar az. Zira Suud'un son 50 yıldan bugüne kadar kazandığı tek savaş yok. IŞİD'e akıttığı silah ve para bile bu kötü senaryoyu kurtarmaya yetmiyor. Bunu herkes görüyor, bir bizimkiler hariç. Bir dönem, İspanya Dışişleri Bakanı, son olarak bir dönem NATO Genel Sekreteri ve AB Dışişleri ve Güvenlik Temsilcisi Brookings Enstitüsü Danışmanı Solana da, Türkiye'yi içinde bulunduğu tehlike konusunda uyarıyor. Özellikle, Türk-Rus gerginliği ile İran, Irak, Suriye ve kısaca İslam dünyasında, itibar kaybediş ile şu andaki rolü oynamaya çalışmasının, kendi sonu olabileceği uyarısında bulunuyor.
Artık alıştık, evlatlarımızın her gün cenaze törenlerini seyretmeye. O yoksul ana ve babanın tek servetleri olan evlatlarının acısını yaşamalarına, gözyaşlarına alıştık. Ama, sanki bunları başkası yaratmış gibi eleştirmeye devam ediyorlar. İktidara geldiklerinde, neredeyse bitmiş olan terörü, nasıl hortlattıklarını ise hiç hatırlamıyorlar.
Hafta başında, Türkiye'nin kaybettiği, Rus sebze ve meyve pazarına, İran'ın girdiğini görüyoruz. Böylece bu pazarı, bir anlık bunalımla kaybetmiş falan da olmayacağız. Yerimizi doldurmaya hazır başka oyuncular da var. Unutmamak lazım ki ABD destekli Saddam Hüseyin bile ekonomik ambargolar altında inleyen İran'ı yenememişti.
Sonuçta Washington, kendisi için çarpışan Saddam'ı bile bir kalemde silmeyi başardı, hem de düzmece istihbarat raporlarıyla.