Soma yerine, Somali’yi kurtardılar
Elim kaleme gitmiyor. Yazınca biliyorum, kimsenin hoşuna gitmeyecek. Televizyon’da açıklama yapan, Başbakan dâhil hükümet üyeleri, komşu ülkedeki bir felaketi anlatıyor gibiler. Kusurlarının sonucunun olağan olduğunu söylüyorlar. Somali’ye, Filistin’e, Suriyeli mülteciler konusuna, daha çok üzüldüklerini hiç saklamadılar, saklamıyor, hatta arada bir de ağlıyorlar. Yaptıkları açıklamalarda bile, ne kadar doğruyu söylüyorlar, kimse bilmiyor.
Ama siz, mutlaka şaşırmış olmalısınız. Türkiye gibi, demokratik, özgür, yöneticileri yolsuzluk yapmayan, kimse, kimsenin özgürlüğüne elini sokmayan bir ülkede, bu nasıl olur diye. İnanın ben hiç şaşırmadım. Bu daha başımıza geleceklerin en hafifi.
İki gün yas ilan eder, haftaya ölenleri falan da unutursunuz. Zaten yandaş havuz basın, şimdiden konuyu, Gezi olaylarına kaydırıp, suçlayıp nasıl rahat öldüklerini tartışmıyor mu? Doğru, bu ağıtı devam ettirmek doğru değil, ama hesap sormak, hesap vermek, bırakın olmayan adaleti, adına hareket ettiğiniz, Yüce Allah’ın indinde, ne kadar makbulsünüz? Yaratılanı, yaratandan dolayı sevenler, ne oldu? Sizi yaratanla, bizi yaratan, farklı mı? Öksüz kalan yavruların geleceğini hazırlamak, işinize gelmedi, kendi çocukları dünyayı yutarken. Ver parayı, yap vakıflara bağışı, sonra yırt. Ülkede, ne adalet, ne de bilim bıraktınız çünkü. Soma cinayetinde, cinayeti işleyen kadar, o katilin eline, silahı tutuşturanlar da katildir. Sizlere aylardır, yıllardır yazdığım hep bu.
Altınızda önümüzdeki yüzyılın bir ulaştırma aracı, son model otomobil, uçak, yat, yabancı isimlerle bezenmiş plazalarda kat veya her ne ise olsun. Üzerinde gittiğin ülkeyi kurtaran yol yıpranmış, bozulmuş. Ve siz, o bozuk yolu yapma yerine, parça, parça, satarak daha çok çukurlar açanları başa getirdiniz. Daha bir ay önce seçimlerde ellerini kuvvetlendirdiniz. İşte bu nedenle bu iktidara oy veren, yolsuzlukların hesabını sormayan herkesin elinde Soma’daki insanların kanı var.
Bu kaza ne ki, bekleyin, daha neler neler olacak. Ve siz her seferinde üç gün yas, beş gün eğlence ilan edip yaratılanı yaratandan ötürü sevenleri ödüllendireceksiniz. Deprem bölgesine diktiğiniz gökdelenler. Lengerlik mi, yoksa umursamazlık mı, bilemiyorum.
Dünya bizden umudunu kesti. Artık dünya basını bile bizim siyasileri konu almıyor. Dünya liderleri bizimkileri muhatap kabul etmiyor. Yalnızca ellerindeki kozlara güvenerek yapılması gerekenleri söylüyor. Mesela Meclis Başkanı Cemil Çiçek Washington’a gidecekti. 19 Mayıs’ta Washington’da bazı yerlerde konuşma yapması planlanıyordu. Ancak Washington’dan gelen haberler hiç de hoş değildi. Birçok görüşme taleplerine randevu verilmedi. O da Soma’yı bahane ederek gezisini iptal etti. Soma’yı koruyamayan Meclis Başkanı’nı Soma korumuş oldu.
ABD Başkan Yardımcısı Biden, Kıbrıs’a gidiyor. Rum tarafının daveti üzerine. Kıbrıs konusunu görüşecek, ama Ankara’yı teğet geçiyor. Aynı ABD Savunma Bakanı Hagel’in Erdoğan ile görüşmek istememesi gibi. 19 Mayıs’ı iptal için de bahane aranıyordu. Soma, bahane oldu. 300’e yakın kömür işçisinin ölümünü de kullandılar. Başbakan’ın bir konuşması kulağıma çalındı. Kalkıp, Cumhurbaşkanlığında, Mustafa Kemal Atatürk’ü, kendisine örnek gösterdi. Ne büyük çelişki yarabbi. Aradaki farkın hangisini yazayım.
Türkiye hızla düşüşte. Basın özgürlüğünde, demokrasi ve adalette dibe vuran benim güzel ülkem, benim güzel milletim. Dünyadaki kötüler arasında sivrilmeye başladık bile. Biz bunu hak ettik mi? Bunu kendinize sorun, çocuklarımıza bunu yapmaya hakkımız var mı diye sorgulayın. Ama gene de, Ne mutlu Türk’üm diyene.