Sodom ve Gomore

TRT 1: Benim Adım Melek (Dizi)… ATV: Sen Anlat Karadeniz(Dizi)… Kanal D: Afili Aşk(Dizi)… SHOW TV: Aile Arasında(Komedi Filmi)… STAR: Kuzgun(Dizi)… FOX TV: The Taste Türkiye(Yarışma)… TV 8: Masterchef(Yarışma)…

Türk askerinin havadan sonra Fırat'ın doğusuna yönelik kara harekatına da başladığının resmen ilan edildiği, "devlet" dediğimiz mekanizmayı ve bu harekatı yönetenlerin tam kadro "Külliye"de koordinasyon toplantısı yaptığı, sosyal medyada eş zamanlı bir sanal operasyonun başlatıldığı, yer yer buna karşı sanal terör saldırılarının yapıldığı saatlerde bu şekildeydi "en çok izlendiği" iddiasındaki televizyon kanallarının yayın akışı!

Madem "Cumhuriyet tarihinin en büyük askeri harekatı"nı yapıyoruz, madem tek yürek olmak, kalplerimizin Mehmetlerimizle attığını hissettirmek, onlara, ailelerine moral olmak da önemli; en azından, "umursuyoruz" anlamında ekranlarının bir köşesine Türk bayrağı konduramazlar mıydı? En azından komedi filmi yerine bir kahramanlık filmi yayınlamayı tercih edemezler miydi? En azından "milli duyguları yüksek" sanatçılarla bir "destek" yayını yapamazlar mıydı?

***

Bu kanallarla aynı binalardan, dip dibe stüdyolardan yayın yapan haber kanallarında çelik yelekli, miğferli gazeteciler heyecanla, hararetle top atışlarından, bombalardan, zırhlı araçlardan, onları kullanan Mehmetçik'ten; bu vatanın evlatlarından haber verirken, -reytinglere bakılırsa- kuru fasulyenin neden pişmediğiyle yahut dizideki Kerem ile Ayşe'nin kavuşup kavuşamayacağıyla dertleniyordu milyonlarca insan!

Halbuki, kim bilir kaç Kerem'in eli siperde, kaç Ayşe'nin gözü kulağı ondan gelecek bir kelimelik haberdeydi:

Hayattayım!

Kaç Ayşe anne, kaç Kerem oğlu için dua ediyordu:

Vatan da sağ olsun, oğlum da Allah'ım!

***

İstanbul işgal altındayken ve bir grup Türk "istiklal"in yolunu ararken, başka bir grup Türk de "vur patlasın çal oynasın" işgalcileri ağırlıyordu ya konaklarında ve hatta yataklarında…

O gafleti hatırlattı ekran yoluyla hemen her evin salonuna yansıyan bu vurdumduymazlık bana.

Dilerim, Allah bir "Sodom ve Gomore" daha yazdırmaz bu ülkenin vatanperver aydınlarına.

***

Bir de tabii hangisi sensin Türkiye?

Sosyal medyadan "fethe" çıkan mı?

Türk ordusu kim bilir hangi tuzaklarla cebelleşirken, Türk topraklarına da toplar, mermiler düşmeye başlamışken, Suriye sınırına yakın yerlerde "sivil vatandaşlarımız" tehdit altındayken, başkentin göbeğinde yapılacak müzik festivali iptal edildi diye ortalığı ayağa kaldıran mı?

Şimdilik ne Ankara Sodom, ne de İstanbul Gomore ama; olmayacağı anlamına da gelmez değil mi?

Harekât sözlüğü

Son dönemde başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmeyen Türk ordusu, sadece tank, top, tüfek değil kimi taze baba, kimi damat adayı, kimi bir evin bir evladı, nihayetinde her biri bir anadının oğlu olan askerlerinin canı da olmak üzere bütün varlığını ortaya koyarak vatan savunmasındayken, en azından "bir çuval inciri berbat etmemek" gibi bir sorumluluğumuz var bizim de!

Bu işi az buçuk bilen herkes, üstüne basa basa "terminolojiye dikkat" diyor iki gündür, neden sizce?

Edebi bir rahatsızlık duydukları için mi?

Az buçuk değil, bu işleri bayağı bayağı iyi bilen, terör bölgesinde de NATO'da da görev yapmış, yani iki tarafın "kafa"sına da hakim Balyoz mağduru emekli Kurmay Albay V. Murat Tulga'yla konuştuk dün. O da ona aynı uyarıyı tekrar etti. Özellikle uluslararası alanda, "bir kelime"nin bile işleri Türkiye'nin lehine veya aleyhine çevirme gücü olduğunu belitti.

"Aman" dedi "savaş" cızzzzz; "TSK'nın şu anda yaptığı 'Mahdut hedefli bir bölgeyi teröristlerden temizleme harekatı'dır. Savaş' kelimesini kullanmamak yetmez, 'savaş' algısı oluşturacak davranışlardan da kaçınılmalıdır. Bu 'Kolordu çapında', komutası da "Korgeneral" düzeyinde olması gereken bir harekattır. Bunu 'Başkomutanlık' seviyesine çekerseniz, o zaman 'harekat' olmaktan çıkar 'savaş' mesajı verirsiniz."

Cızzz olan bir başka tanım da "Güvenli Bölge" Tulga'ya göre; "Güvenli bölge demek bir bölgeyi hedefe alıp tutmak demek; orada bir düzen tesis edeceksiniz. O zaman, Suriye topraklarında işgalci durumuna düşersiniz."

Bir "elzem" daha var; "Daha fazla gecikmeden, Suriye'yle mutlaka diyalog kurulmalı ve hem harekatın amacıyla ilgili resmi bilgi verilmeli hem de sonrasına dair mutabakata varılmalı."

Ve son olarak…

Tamam çocuklarımızı askere davul zurnayla uğurluyoruz da, askerimizi davul zurnayla harekata uğurlamak kaş yapayım derken göz çıkarmaz mı aslında. Türk ordusunun hangi araçlarının, nerelere yığınaklandırdığının, dolayısıyla kullanacağı muhtemel yolların bu kadar önceden "haber verildiği" bir herakatta umalım da terör örgütü bu yolları mayınlarla, EYP'lerle işlememiş olsun, kendi ellerimizle kazandırdığımız zamanda!

Yazarın Diğer Yazıları