Soçi'nin gizli maddeleri!

Okyanus ötesinden gelip de bütün sınırlarımızı hem de terör örgütleri eliyle kuşatan bir ABD'den ise, her akıl ve mantık sahibi adem evladı gibi aynı coğrafyayı, dolayısıyla da aynı kaderi paylaştığımız ülkelerle "işbirliği" içinde olmayı tercih ederim ben de.

Ve fakat…

"ABD mi, Rusya mı" sorusuna vereceğim cevap, her daim "Türkiye"!

***

Prof. Dr. Sait Yılmaz, daha yıllar önce "Rus Realizminde ABD'nin sınıflandırdığı gibi iyi ve kötü çocuklar yoktur, tam olarak bir tarafın yanında yer almaya dayanmaz. Rusya'nın Esat'a olan desteği bölgedeki Rus politikasının ana unsuru değildir. Ruslar, bölgedeki çoklu çatışmalarda her önemli oyuncu için ayrı bir angaje olma isteği gösterir. Nitekim Putin, Suriye ile ilgili konularda İsrail, Türkiye, Suudi Arabistan ve İran ile ayrı ayrı çalışmaktadır. Her birine angaje olarak, her nerede ve her ne zaman olursa kendi çıkarlarını maksimize etmeye, diğerleri ile de paralel olduğu çıkarları konusunda avantaj sağlamaya çalışır. Bu angajman bir ülkeden diğerine karşı kullanılacak vasıtaları sağlayarak, çıkarları için gerekli fırsatları çoğaltır…." diye yazmıştı bir makalesinde.

Keza Abdullah Ağar da, dün Habertürk'e yaptığı değerlendirmede Rusya'nın bu anlaşmayı "kara kaşımıza kara gözümüze bayıldığından" yapmadığını, böyle bir düşüncenin fazla safça olacağını üstüne basa basa tekrarladı.

Soçi'de, Putin ile Erdoğan arasında varılan mutabakatın metnini okurken, oluşturulmak istenen "zafer" ikliminin gazına gelmemek, uyanık kalmak için sürekli bu telkinde bulundum ben de kendime:

Rus realizmini unutma… Rus realizmini unutma… Rus realizmi…

Öyle ya…

Rusya Türkiye angajesinde yaygın olarak "Türkiye'ye kazandırmış" varsayılan, kamuoyuna "büyük başarı", "dev kazanım" filan diye sunulan Soçi mutabakatının bir de Rusya-Suriye ve Rusya-PKK/YPG ve hatta ABD angajmanlarında birer "okuması" olmalı.

***

Kafamda deli sorular:

Ne olursa olsun, son tahlilde biz bu mutabakatı Esat ile PKK arasında, Türkiye'nin askeri harekatının durdurulmasının da konuşulduğu "diyaloğu sağlayan" Rusya'yla yapmadık mı?

Rusya'nın, Suriye'deki rejim ile terör örgütü arasında sağladığı "mutabakat"la, Türkiye ile vardığı "mutabakat" karşılaştırıldığında, "PKK'nın yok edildiği" sonucuna varmak mümkün mü?

Suriye'de rejim, Rusya aracılığıyla, PKK/YPG'ye "belediyelerine ve meclislerine dokunmamayı" taahhüt etmişken terör örgütünün "tehdit olmaktan çıktığı"ndan söz edilebilir mi?

ABD, Ortadoğu'ya dair, sahiden de Trump'ın dünyayla kafa bulduğu tivitlerindeki gibi "Ne işimiz var oralarda" konseptli bir yeni politika inşa ediyor olsaydı, Suriye'den askerler çekerken, aynı anda Suudi Arabistan ve Yemen'e yeni asker yığınağı yapar mıydı; bu nasıl "çekilme"?

Türk-Rus devriye alanını tanımlarken "Kamışlı hariç" ne demek mesela? Sahiden de Türk tarafının "ezbere" savunduğu gibi, "Kamışlı'nın Esad rejiminin kontrolünde olması" ve bizim "Esad'la karşılaşmak istemiyor oluşumuz" mu bütün mesele?

***

Yazının başında bir makalesinden alıntı yaptığım Prof.Dr. Sait Yılmaz'a sordum.

Barış Pınarı Harekâtı'nın başından beri, "Türkiye'nin kontrol etmesi planlanan bölgenin güneyinde Rakka ve petrol yoğun bölge

Deyrizor'un bulunduğuna, ancak, hem buralarda Kürt demografik yapısı zayıf olduğu için terör örgütünün bölgede hak iddia etmesinin, hem de çöl şartlarından dolayı burada yaşamanın zorluğuna" dikkat çeken ve "asıl odak noktaları Kamışlı ve Haseki" uyarısını tekrarlayan Yılmaz, "Burada güçlü bir nüfusları vardı. Şimdi bölgeden kaçanlar da Kamışlı ve Haseki'ye gidiyor. Asker girmesin diye burasının rejimin elinde olduğu garantisi veriliyor ama burada oluşturdukları yapılara dokunulmayacak. Burada tutunabilirler. Bu mutabakat sonucunda PKK'nın bitmesinden de, PKK özerk bölgesinin engellenmesinden de söz edilemez. Ben gizli bir Amerikan planı doğrultusunda bölgede Kamışlı merkezli bir Kürt bölgesi oluşturulduğunu düşünüyorum. Trump'ın "Petrolü garanti altına aldık" sözü de buna yorulabilir. Rusların "Kürtlere kültürel otonomi" projesi sır değil. 30 Ekim'de Cenevre'de bu Kürt bölgesinin sınırları konuşulabilir…" diye konuştu.

Taraflar "açıklanmamış hiçbir maddesi bulunmadığını" ifade ediyor ama Prof. Dr. Yılmaz'a göre Soçi'nin bazı "gizli" maddeleri var; işte onlar:

"Esat güçlerinin Kamışlı ile irtibatını sağlayan M4 yolunu Türkiye bir an önce terk

edecektir. Türkiye, en kısa zamanda İdlib'ten çıkacaktır.

10 km. derinlikte devriye gezilen bölgeler de dahil olmak üzere Türkiye, aşama aşama tüm kontrol ettiği bölgelerden 5 km. derinliğe çekilecektir."

"Doğruysa" diye sormak bile tüylerimi diken diken ediyor şu anda!

Yazarın Diğer Yazıları