Sizin "proje"niz de böyle mi doğmuştu?
Farkında mısınız; iktidar kanadı, Ekrem İmamoğlu için "proje" nitelendirmesini kullanırken nasıl da emin gözüküyor kendinden?
Keza, "İstanbul için değil, Türkiye için hazırlandığını" söylerken…
"Hedef belediye başkanlığının çok ötesi" derken…
Bu hazırlığın "Milli eksene karşı çokuluslu bir akıl tarafından" yürütüldüğünü ileri sürerken…
Bu nevi "proje"lere "oy alsa da, almasa da mutlaka kazandırıldığını" savunurken…
***
Acaba diyorum;
Tecrübeleri nereden?
***
Emperyalistlerin, "Türkiyeyi dönüştürme" sürecinin;
Her şeyden önce kendi halinde bir "ilçe başkanı"/"ilçe belediye başkanı" keşfetmekten…
Sonra onu, kimsenin ummadığı anda sürpriz bir çıkışla, manşetlerle savaşa savaşa "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı" yapmaktan…
Bu hamleyle gerekli tanınırlığa, popülariteye eriştirdikten sonra mesela "Siz İstanbul'u yönetip yıldızınızı parlatabildiğinize göre Türkiye için de çok şey yapabilirsiniz" diyerek "cesaretlendirmek"ten, "cesur bir lider"e dönüştürmekten…
Mesela, bir grup CIA ajanına onun için bir yol haritası hazırlatmaktan…
Partisindeki "yaşlı kadronun dışındaki kabiliyetli gençlerle bir yenilikçi hareket" başlattırmaktan…
Bu yolla mensubu olduğu partinin başına geçirtmek, bu olmuyorsa, mevcut yapıdaki direnç hesap edilenden daha milliyse, o zaman da ayrı bir parti kurdurmaktan…
O partiyi de, küresel işgal planlarının "eş başkanlığını" yürütmek üzere girdiği ilk seçimde "tek başına iktidar" yapmaktan…
Ama bu "tek başına iktidar"ın içine "FETÖ" gibi, "PKK" gibi dönemsel gizli/paralel iktidarlar sokmaktan…
Geçtiğini nereden bu kadar iyi biliyorlar?
Kişi kendinden biliyor olabilir mi?
Sözüm ona İmamoğlu'nu itibarsızlaştırmak üzere yazılan, çizilen bütün bu kara, kirli senaryolar, bir yanıyla da "aynı yollardan geçerek" gelişmiş kendi "proje"lerine dair itiraflar olarak da sayılabilir mi?
Bir soralım bakalım:
Sizin "proje"niz de böyle mi musallat edilmişti Türkiye'ye!
***
Ha, bir de…
İmamoğlu, sahiden de bir projeyse, onu kim kahramanlaştırdı, kim kahramanlaştırıyor diye düşünüyorum da; sade, mütevazı, uzlaşmacı, "yumuşak güç" niteliğinde bir belediye başkan adayıyken haksız, insafsız manşetleri, mağdurlaştırdıkları televizyon programları ve hali hazırdaki yeniden, yeniden ve yeniden sayım saçmalığıyla "hakkı gasp ediliyor" görüntüsünü pekiştiren iktidar yanlılarından başka kimse gelmiyor aklıma!
SORU-YORUM
Sayın Binali Yıldırım,
Madem ki "bu acele niye", madem ki "telaşa gerek yok", madem ki "YSK, mazbatayı kime verirse başkan odur, YSK'nın kararını beklemek lazım", madem ki "daha sayılacak çok sandık var", madem ki "siz ne ilçe seçim kurulusunuz, ne il seçim kurulusunuz, ne YSK'sınız", madem "üzerinize vazife olmayan işlere karışmanız doğru olmaz", madem "hukuki sürecin sonunu da beklemek gerekir", 31 Mart akşamı, daha İstanbul'un sayımı tamamlanmadan "Kazandık" açıklaması yaptınız?
Siz açıklamasınızı "O anda size gelen bilgiye göre" yaptıysanız, Ekrem İmamoğlu da açıklamalarını "şu anda ona gelen bilgilere göre" yapıyor olamaz mı?
İmamoğlu'nu sonuç açıklamakla suçlayabilecek son kişi, sizce de siz değil misiniz bu seçimde?
Başınıza silah mı dayadılar?
Sandık görevlilerinin maksatları neymiş, kimlere hizmet etmişlermiş, ayakta mı uyumuşlarmış, elleri armut mu toplamışmış… Yahu bütün siyasi partiler "sandık görevlileri"ni kendileri belirlemiyor mu? AK Parti il başkanlarının, ilçe başkanlarının başlarına silah mı dayamışlar "Ali'yi yazacaksın, Veli'yi yazacaksın, Ayşe'ye asla görev vermeyeceksin" diye de "sandık görevlileri" üzerinden bir "örgüt operasyonu" kurgusu üretiyor kimi işgüzarlar?
Devletin atadıkları desen, onca KHK'ya, ihraca, açığa almaya rağmen bir takım illegal yapılar her sandık başına eleman atayacak kadar organize ve çoklarsa bu kimin suçu?
İma edilen muhalefetteki sandık görevlilerine sızıntı olmasıysa; muhalefet yahut varsayılan destekçilerinin böyle bir mahareti olsa, bunu, sonuçları belediye başkanı seçiminden çok daha işlevsel olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde devreye sokmaz mıydı acaba?
Hayır en komiği de, bu arkadaşlardan birinin bile, 2015'te, FETÖ'nün medya yapılanması dahilindeki kuruluşlardan CİHAN Haber Ajansı'nın muhabirlerinin "müşahit" yapılmasıyla ilgili olarak tek bir sorgulama yapmamış oluşu… CİHAN muhabirlerini müşahit yazan il başkanının "milletvekili" yapılmasını garipsemeyip de, yegane motivasyonları "iradelerinin tecellisini sağlamak" olan sade vatandaşlar üzerinden yeni kaos senaryoları yazmak biraz garip ve de ayıp olmuyor mu?