Size ne oluyor?
Başbakan Erdoğan bakanlarının, bakan çocuklarının, bürokratlarının, kendi çocuklarının, dünüründen damadına aile efradının karıştığı iddia edilen mahkeme kararları ile dinlenen tapelerle destekli yolsuzluk, kayırma ve ihalelere fesat karıştırma iddialarının üzerini örtmek için meydan meydan geziyor, önüne gelene, ardından geçene saldırıyor... İyi de, size ne oluyor ey meydanları dolduran yurdumun insanları, size ne oluyor?..
Senin bundan kazancın ne? Ekmeği küçülen sensin, örtme işinde yorganlaştırılan sensin, bütün bu kirli işler yüzünden çoluk çocuğu işsiz kalan sensin!
Seçim yaptın, AKP’yi “Türk milletini yönet” diye büyük bir çoğunlukla Meclis’e gönderdin. O ne yaptı, Öcalan’la birlikte anayasa yapmaya başladı, vatanının büyük bir bölümüne “Kürdistan” adını verdi, Barzani’yi Diyarbakır’da karşıladı? Böylece Diyarbakır’ı Türkiye’nin içinde yeni bir “Merkez” gibi algılattı. 1946 yılında kurulan ve ancak 11 ay yaşayabilen Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kurucusu Kadı Muhammed’e bu karşılamada rahmet duaları ederek, “Bağımsız Kürdistan’ın destekçisi” olduğunu ilân etti. O Kürdistan’ın Genelkurmay Başkanı da Barzani’nin babası idi. Ey, Erdoğan’ın her hareketini vahiycesine alkışlayanlar, siz ülkenizin bölünmesini, Müslüman Türk ile Müslüman Kürdün ayrışmasını destekliyor musunuz da Erdoğan’ın Kürdistan akıntısına kürek çekiyorsunuz?
Daha düne kadar Suriye’de herkesin iyi kötü bir işi bir gücü vardı. Halkın zaruri ihtiyaçları devlet bütçesinden karşılanıyordu. Anayasasında “Şeriat hükümleri” hâkimdi ve o şeriat da “Sünni şeriatı” idi. Erdoğan, BOP Eş Başkanı olarak Suriye ile yaptığı Ortak Bakanlar Kurulu toplantılarını, Beşşar’ı göklere çıkaran konuşmalarını falan unuttu, Suriye bu hale geldi. Suriye bu hale gelmekle kalmadı Türkiye’nin sınırında bir başka Kürt devleti kuruldu, yetmedi, Türkiye “terörü destekleyen ülke” konumuna düştü, sınırlarımız kevgire döndü, ülkenin her yanı ne yaptığını, nerede olduğunu bilmediğimiz kimi mâsum, kimi karanlık adamlarla doldu taştı... Sen AKP’yi bunun için mi iktidar yaptın da Erdoğan’ın iddia edilen yolsuzlukları örtmek için çıktığı kürsülerin karşısını tıka basa dolduruyor, onu alkışlıyor, anketlerde yine seni seçeceğim diyerek, “Bu kötülükleri bir daha yap, bir daha yap” demeye getiriyorsun?
Size, şu kadar yol yaptık, bu kadar ray döşedik diyen Erdoğan, “Yolsuzluk olsaydı bütün bunlar yapılabilir miydi?” diyerek senin zekânla alay ediyor? Yapılanların çoğunun dış borç ile yapıldığından bahsetmiyor, vatanın toprağından madenlerine kadar, gelir getiren nesi var nesi yoksa sattığından bahsetmiyor! Türkiye’nin her ay 15-16 milyar dolar borç deği,l borç faizi ödemek zorunda kaldığından bahsetmiyor ve sen o, “IMF’ye borcumuzu ödedik” laflarına kanıyor, alkış üstüne alkış tutuyorsun. Neyi alkışladığını biliyor musun, biliyorsan hadi kendine acımıyorsun, milletin diğer yüzde 50’sine ve gelecek nesillere, yani kendi çocuk ve torunlarına da mı acımıyorsun?
Evet, ne oldu sana böyle?
Kışanak’tan Demirtaş’a cümle PKK’lılar, “Seçimlerden sonra özerkliğimizi ilân edeceğiz” diyor ve ekliyor, “Erdoğan’ın verdiği sözleri tutmasını beklemeyeceğiz” diyorlar.
Demek ki senin alkışladığın Erdoğan, PKK’ya özerklik vaadinde bulunmuş, hadi biz söyleyince inanmıyorsun, adam “yapacağım” diyor, açıkça meydan okuyor ve bugüne kadar ne dedilerse yapmadılar mı? Kulakların mı sağır? Tamam, havuz gazetecileri senin iki üç yılda kazandığını her ay maaş olarak aldıkları için bütün bu olup bitenleri destekliyor da; sana ne oluyor, yoksa sana büyü yaptılar da farkında mı değilsin? Son bir umutla, üç İhlâs, üç Felak, üç Nâs oku; Ayet el Kürsî oku, Fâtiha oku diye yalvarıyorum; yoksa o Fâtiha’lar devletine, vatanına ve iç barışına okunacak, Suriyeleşecek, Libyalaşacaksın, haberin olsun...