Size bir Karen Fogg lazım ŞEKERİM!

HASAN PULUR KUZEY KIBRIS’TA İKTİDARI
“ULUSALCILAR”A KAPTIRAN “İŞBİRLİKÇİLER”E SESLENDİ:

Size bir Karen Fogg lazım ŞEKERİM!

Plana Rumlar “hayır” derken, Türk kesiminden “yes” oyu çıkmıştı. Avrupa’nın ve içerideki işbirlikçilerin istediği oluyordu. Böyle sanmıştık!
Oysa Kıbrıs Türklerinin çoğunluğu “Yes be anem’ciler”e tepkisini koymuş, Derviş Eroğlu’nun partisine yüzde 50’ye yakın oy vermişti, yani “Ulusalcılar” kazanmıştı.
“Yes be anem’ciler”e Karen Fogg lazımdı!
Kimdi Karen Fogg?
Avrupa Birliği’nin Türkiye elçisiydi, “Şekerim” dedikleriyle kamuoyunu etkiliyordu, kimine yazı yazdırıyor, kimine televizyon programı yaptırıyor, kimini de konferanslara gönderiyor, ev davetleri düzenliyordu.
Hedef Denktaş’tı... Yakalanan “e-mail”nde “şekerlerine” talimat veriyordu: “Bundan sonra, izlenecek yol, Kıbrıs erklerinin sesi Denktaş’ın itibarını azaltmak, Ankara’daki hiyerarşi ile askeri temsil ettiğini hem Türkiye kamuoyuna hem Avrupa Birliği’ne göstermektir.”
2002 yılında şubat ayının yirmi beşinci günü bu köşede şöyle yazmışız: Kaç gündür Karen Fogg namındaki kadınla yatıp kalkıyoruz, bu kadın Avrupa Birliği Ankara temsilcisi, İngiliz vatandaşı... Yazışmaları çirkin ve onur kırıcı; lakin bu şimdilik bir kenarda kaldı, bunları elde etmek ve açıklamak doğru mu? Bu tartışılıyor. Peki bu kadını tanıyan yok mu? İnternette Zafer Arapkirli’nin bir yazısını gördük... :
-Zafer, sen bu kadını tanıyor musun?
- Televizyonlarda izlerken tanımıştım, bende iyi bir izlenim bırakmamıştı. Suratında müstehzi gülümseme ve İngilizlerin o meşhur ifadesi...
- Türkçesini söyle!
- Türkçesi şudur: Siz var ya, siz! Hepiniz pisliksiniz. Bazen kendi kendime soruyorum, sizin aranızda ne arıyorum, diye. Şu zorunlu işim olmasaydı...
- Belki de öyle değildir.
-Ben kaç yıldır İngiltere’deyim, bunları çok iyi tanırım!
Şimdi ne olacak?
“Yes be anem’ciler”e bir Karen Fogg lazım... Tek başına yeter mi? Elbette yetmez ama “onun şekeri” olmaya o kadar çok talip çıkar ki! Üstelik, Kıbrıs’ta seçime iki gün kala ortaya atılan “Ergenekon” masalı varken...
Hasan Pulur / Milliyet

+++

İkiyüzlülükleri bile benziyor
Melih Aşık, Alman Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Gernot Erler’in parlamentodaki konuşmasından aktarmış:
“Türkiye’deki gruplaşmaların birinden yana taraf çıkmamaya dikkat etmemiz gerekir. Bizim edindiğimiz izlenim, Türkiye’deki mücadelenin, bir yanda Anadolu’nun yükselen sınıfı olarak nitelenen kesim, diğer yanda eskiden bu yana var olan Kemalist seçkinler olmak üzere, her biri kendi içinde son derece heterojen olma özelliği taşıyan iki grup arasında yaşandığı yönünde. Çekişmenin altında, bu sosyolojik arka planın yattığı anlaşılıyor. Öte yandan, çok ses getiren son tutuklama dalgasının ardından kapsamlı silah depolarının ortaya çıkarıldığı konusunda da bilgilendik. Bu nedenle, söz konusu çekişme kapsamındaki ciddi bulguların da göz önünde tutulması gerekiyor...”
Alman Dışişleri Müsteşarı’nın konuşma metni ‘Altanlar aile şirketi’nin üretimi olabilir mi?
Aşık, yukarıdaki satırlarla yandaş medyada çıkan yazılar arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor:
“Toprak altında silahlar bulunduğuna göre tutuklama ve aramalar meşrudur! Üstelik olup biten de zaten “Anadolu’nun yükselen sınıfı” ile “Kemalist elit” arasındaki mücadeledir. Hukuk adına müdahil olmaya gerek yoktur.
Tam bir ikiyüzlülük... “

+++

ZAHİD Akman’In koltuğunu bu korku mu koruyor?
Ya öfke nöbeti geçirirse...

RTÜK Başkanı Akman’ı iktidar niçin görevinden alamıyor?
Herkes merak ediyor...
Çünkü Deniz Feneri’nin Almanya’da yakalanan suçlularını mahkûm eden Frankfurt mahkemesi belli ki “Türkiye’deki asıl failler”in peşini bırakmak niyetinde değildir.
Nitekim RTÜK Başkanı Akman ile Kanal 7’nin Yönetim Kurulu Başkanı Karaman’ın da aralarında bulunduğu 15 kişinin banka hesap bilgileri, adresleri ve ifadeleri talep edilmiştir.
Dosyayı kaç kere kaybedebilirsiniz?
Sonunda isteneni vereceksiniz.
Aslında Başbakan’ın bir işareti ile Zahit Akman koltuğu boşaltır. Öyle bir gelişme Akman’ın göz önünden kaybolmasını sağlayacağı için Deniz Feneri davasının Türkiye’de açılması yönündeki baskıları da hafifletir ama; aması var...
Akman’ın harcanmış olduğu duygusuyla kapılacağı bir öfke nöbetinin maliyeti herhalde korkutucu oluyor.
Milyonlarca avro para bavullarla Türkiye’ye geldi ve burada buharlaştı.
Bu giz Akman’ı koruyor olmalıdır.
O da Ankara Şehirlerarası Oto Terminali mescidinin imamını RTÜK’e sayman tayin etmek gibi kadrolaşma atraksiyonları ile durumunu tabanda güçlendiriyor.
Anlayacağınız Deniz Feneri ışığında bir satranç oyunudur gidiyor.
Hayırlara vesile olur inşallah!
Güngör Mengi / Vatan

+++

AÇIKLAMA...
23 Nisan teknik zorluğa takılmış

Rıza Zelyut’un dün bir bölümüne Medya Polemik’te de yer verdiğimiz ‘TRT etnik bölücülük yapıyor’ başlıklı yazısına cevaben bir açıklama yollayan TRT Genel Müdürlüğü, 23 Nisan’ın TRT 6’da yayımlanmamasıyla ilgili ‘diğer kanallarda verdik ayrıca canlı yayına gerek yoktu’ demiş. İşte ‘teknik zorluğun’ öne çıktığı o açıklamadan bölümler: TRT 6’nın 23 Nisan törenlerini canlı yayınlamamasının sebepleri tamamen yayıncılığın getirdiği teknik zorluklara dayanmaktadır. TRT6, henüz 4 aylık bir kanal ve her daim canlı yayın yapmada zorlanabiliyor. Takdir edersiniz ki, TRT1, TRT2 ve TRTAVAZ gibi kanallarımızda yayınlanan törenler için TRT6’nın da ayrıca bir canlı yayın yapmasına gerek yoktu. Zira; TRT 6 izleyicilerinin çok büyük kısmı da bu kanallarımızın izleyicisi. Milli birliğimize katkıda bulunan bir kamu hizmeti yapan tv kanalı için ‘etnik bölücülük yapıyor’ ifadenizin yakışıksız ve ağır bir itham olduğunu bir kez daha belirtiyoruz.

+++

Yine o garip ittifak
Hürriyet’in yürüttüğü “Aile İçi Şiddet Acil Yardım hattı” kampanyasının ilanı Doğan Grubu yayın organları dışında hangi gazetede çıktı dersiniz?
Taraf!
Daha önce de ‘kriz anlarında’ yaşanan Doğan-Taraf ittifakına şahit olmuştuk... Erdoğan-Doğan kavgasının akabinde Aydın Doğan, Amberin Zaman’a iktidara mektup tadında çok özel açıklamalar yapmıştı. Söz düellosunun en sertleştiği anda, iktidarla uyumlu günlerini yad etmişti.
“Kendi inançları yönünde bağımsız bir gazete ” dediği Taraf’a, Erdoğan karşısında kendi değerlerini nasıl esnettiğini anlatmıştı...
Kısa süre sonra Mehmet Y. Yılmaz’ın “CEO”su olduğu Doğan Grubu yayın organlarından “Tempo 24”, Erdoğan’a karşı değerlerini esnetmeyen Mustafa Balbay’ı bir anlamda, arenadaki aslanların önüne atar gibi, yandaş medyanın önüne atmıştı. Bu siteye sızan, Taraf’ın da özel kapak yaparak tam metnini yayımladığı ‘gizlilik kararı bulunan bir soruşturmada delil sayılan belgeler’ bir gazeteci hakkındaki linç kampanyasının çıkış noktasını oluşturmuştu.
Taraf son günlerde Doğan Grubu’yla ilgili ihale skandalı haberlerini manşetinden indirmiyordu...
Doğan Grubu’nun hemen her görüşe sahip insana ulaştırabileceği gazete, dergi, internet sitesi, televizyon ve radyosu varken, Hürriyet’in kampanyasını tiraj durumu ortada olan Taraf üzerinden dıuyurmaya ihtiyacı var mı?
Bilgi kirliliğinin merkezi olarak algılanan Taraf, Hürriyet’in misyonuna uygun bir vitrin mi?
O zaman bu ilanın “destek”ten öte ne anlamı var?
Hürriyet neden Taraf’ı desteklesin?

+++

Revizyon önerisi
Bana sorarsanız, Kıvanç Tatlıtuğ Dışişleri Bakanı olsun azizim... Malum, Araplar en çok onu seviyor... Bakın, geçenlerde Lübnan Cumhurbaşkanı geldi, bizim Cumhurbaşkanı bizim Dışişleri Bakanı’nı çağıracağına, Kıvanç Tatlıtuğ’u çağırdı Köşk’teki resepsiyona...
Ali Babacan’ı da hemen harcamamak lazım tabii... Ali Babacan, Alican sınır kapısına gümrük muhafaza müdürü yapılsın...
Ver anahtarı, açsın kapasın.
Yılmaz Özdil/ Hürriyet

+++

GÜNÜN SORUSU
Türkiye’deki vatandaşların iradesi milli irade de, Kıbrıs’taki soydaşlarımızın iradesi Erdoğan’ın istediği zaman değiştirebileceği pilli irade mi?
Haldun Ertem

+++

MİNİ YORUM

“Paşam, biz kardeşiz”
Milli Mücadele yılları. Mustafa Kemal, Kazım Karabekir’den “Başka kaynaklardan para temin edinceye kadar Azerbaycan hükümetinden borç para alınmasını temin etmesini” ister. Milli Mücadele boyunca, Azerbaycan’dan kimi zaman talep de olmaksızın sıkça yardım gelir. Bir de Neriman Nerimanov’un Atatürk’e yazdığı mektup: “Paşam, bizim Türk milletinde kardeş kardeşe borç vermez. Kardeş, her zaman kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz.” Türkçülüğün karşısında, Bolşeviklerin yanında yer aldığı gerekçesiyle hedef olan Nerimanov kadar bile Türkçü duruş sergileyemeyenlere ithaftır...

Yazarın Diğer Yazıları