''Siz önce kendi adalarınızı temizleyin'' demezler mi!
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Anadolu Ajansının Editör Masası yayınında, Yunanistan''ın Ege''deki adalarını silahlandırmasına tepki gösterdi ve "Yunanistan, Lozan ve Paris Andlaşmalarına rağmen adaları silahlandıramaz! Andlaşmaları ihlâl ederken Türkiye''nin savunma sanayiindeki ilerlemesinden çekindiğini gerekçe göstermesinin hiçbir makul tarafı yoktur. Adaları derhal silah ve askerden arındırmalıdır! Aksi takdirde andlaşmalardan doğan hak ve salahiyetlerimizle adaların statüsünü tartışmaya açar ve gereğini yaparız" dedi.
*
On yüz bin milyon kere sorduk; kulakları olup da duymayanlara duyurmak için hadi bir kere daha, hep bir ağızdan, mümkün olan en yüksek sesle tekrar soralım:
Yunanistan''ın silahlandırdığı gerekçesiyle Yunan adalarının statüsünü tartışmaya açmadan önce, Yunanistan''ın statüsü tartışmasız belli olan Türk adalarındaki silahlandırma faaliyetlerine engel olsak daha inandırıcı ve caydırıcı olmaz mı acaba?
Türk adalarının statüsü tartışmaya açılmadan!
*
Öyle ya…
Mevzu uluslararası hukuktan doğan haklarımızı kullanmak ise, Yunan Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı''nın, "Türk toprağı" olan Muğla''ya bağlı Ardıççık adasında, yanlarında kuvvet komutanları ve bir papazın da hazır bulunduğu ayinleri sırasında neden kullanmadık bu en meşru haklarımızı?
*
Yunanistan''ın Yunan adalarına asker konuşlandırmasına karşı çıkmak iyi güzel de, "Türk adalarında Yunan bayrağı dalgalanıyor" eleştirilerine karşı, ya bizatihi kendi bakanlarınızın "Türkiye''nin bundan bir kaybı yok ki, 5 bin Yunan askerinden ne olur" dediğini hatırlatırsa "komşu(!)" size?
Ne diyeceksiniz?
*
Yunanistan''ın, hukuki statüsü Türk toprağı olan adalardaki fiili uygulamalarından rahatsız olmuyorsunuz da, kendi adalarındaki uygulamalardan mı rahatsızlık duyuyorsunuz?
Yunanistan''ın Yunan adalarını silahlandırması Lozan ve Paris anlaşmalarına aykırı da, Türk adalarını silahlandırması aykırı değil mi?
*
Sayın Çavuşoğlu''nun Yunanistan''a tepkisi son derece haklı ve fakat öncelik sıralaması biraz kafa karıştırıcı.
///////////////////////////////
GELİVER GARİ DENİZLİ…
Hop diri diri dat diri dit diri dom
Ben Denizli''ye geliyom!
*
Denizli''ye bağlı Merkezefendi Belediyesi''nin, bu yıl ikincisini düzenlediği kitap günleri başladı.
Belediye Başkanı''nın genç bir kadın; hukukçu bir kadın olmasının da farkı, gelenekselleşme yolundaki etkinliğin ilk günlerinde, özellikle basın alanındaki adalet mücadelesinin son dönemde sembol isimlerinden biri haline gelen Sedef Kabaş, medyadaki "özgür" görünümlü birçok mecranın "parayı verenin düdüğü" kadar ötebildiğini bütün çıplaklığıyla anlatan Özlem Gürses gibi kadın gazeteciler öne çıktı.
Açılış günlerinde,"Cumhuriyet"i kapanmaya mahkum bir "parantez" olarak algılatma çabasındakilere karşı tarihi gerçekleri ortaya koymaktan yılmayan Sinan Meydan, gazeteci büyüğümüz Saygı Öztürk gibi markalaşmış isimler yer aldı.
Ve…
Yarın (4 Haziran Cumartesi), öğleden sonra, naçizane ben de orada, Merkezefendi Kültür Merkezi''ndeyim.
Programa göre yalnız da olmayacağım; Yeniçağ''ın inançlı ve de dirençli yazar kadrosundan Murat Ağırel ve Yavuz Selim Demirağ da, yarın Denizli Merkezefendi''de kitaplarını imlayacak isimler arasında.
*
Anleep durun mu bene;
Gelivecen mi şivesine kurban olduğum şirin Denizli!
FOTO: Selcan-kitap
////////////////
SERT!
Siyasetin dili hiç olmadığı kadar "sert"leşmiş; bu kadar!
Milyonlara insana yöneltildiğini anamadıkları lafları ağız birliği etmişçesine böyle yorumluyorlar;
Kaba değil, hoyrat değil, çirkin değil, çirkef değil, yüz kızartıcı değil, utanç verici değil, rezil değil, iğrenç değil, seviyesiz değil, suç değil "sert"!
Ne diyeyim ben size;
Hay dillerini eşek arısı sokasıcalar!
///////////////////////
SORU-YORUM
Sorum Hakimler ve Savcılar Kurulu''na;
"Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan terfi edemez" ise, AYM''nin Enis Berberoğlu kararına uymayan Akın Gürlek nasıl oldu da önce İstanbul 14''ncü Ağır Ceza Hakimi olduğu sırada "birinci sınıf" hakimliğe, ardından da Adalet Bakan Yardımcılığı''na terfi ettirildi?