Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Siyasette kavram yıkıcılığı

Taktik, sansasyon ve yönlendirme amaçlı spekülasyonları siyaset olarak pazarlamak düşük profilli insanların yapacağı bir iştir. Siyaset bir zihniyetin, anlayışın, ahlakın ve değerin üzerine oturması halinde anlamlı kılınmış olur. Toplum yararına yapılan siyaset ancak kültür ve değer yaratan ya da halka ve değere katkı sunan bir siyaset olabilir.

Bu nedenle kurumsal siyaset uzmanları topluma bir uygulama ya da yöntem önermeden önce kavram önerir. Topluma siyasetini sunmadan önce kavramını sunmak stratejik bir vizyon sahibi olmak sorunudur.

Siyasetin kavramlaştırılması daha doğrusu dava haline getirilmesi, toplumda o siyasete karşı var olan mukavemeti kırmanın tek yoludur. Bu durum ortamın siyasete uygun hale gelmesini sağlar.

Günümüz siyasetinde olduğu gibi rakiplerini "hain, illet, zillet" ya da "şer" ilan etmek özünde siyasete ihanet etmektir. Bu söylemler ötekileştirmenin şaheseridir. Hele hele het hüt ederek "yakmalı yıkmalı, asmalı kesmeli, imha etmeli, yok etmeli" gibi gaz almanın dışında hiç bir anlamı olmayan sözleri etmek siyasetin değil acziyetin ifadesidir. Kendi siyasetini ya da izlediği politikayı vatan sever diğer siyasi organizasyonların tamamını "bölücü ve yıkıcı" ilan etmenin de kendisi bölücüdür.

Biz cumhur ittifakıyız onlar ise "zillet ittifakı" demenin kendisi zilletliktir.

Haklılığını başkalarının haksızlığı üzerine kurmak yanlış ötesi yanlıştır.

Kavram kargaşası yaratmak!

Kavramları içeriksiz bırakmak, bağlamından kopararak ters anlamlar yüklemek kavram kargaşası yaratır.

Kavram kargaşası sonuç itibarıyla insanları önem atfedecekleri değerler, inanacakları kutsallar ve izleyecekleri ilkeler konusunda tereddüde düşürür. Hırpalanan ve içeriksiz bırakılan kavramlar işlevsel olmaktan çıkar.

Kavram kargaşasına değerler hiyerarşisindeki alt üst oluş da eklenince bireylerde büyük bir istikamet ve tereddüt sorunu oluşur.

Toplumun değerler hiyerarşisi alt üst edilince onun yerine rastgele yeni bir hiyerarşi alınıp konulamaz. İnsanların ve nesnelerin toplumsal bilinç tarafından yeniden sınıflandırılması için belirli bir süreye ihtiyaç vardır. Bu da kısa zamanda başarılabilecek bir şey değildir.

Durkheim'in bu konudaki analizi sanki Türk toplumunun bugünkü halini tarif eder gibidir. O şöyle diyor: "Bugün artık mümkün olanı ve olmayanı, doğruyu ve doğru olmayanı, hangi hak, talep ve özlemlerinin meşru olduğunu, hangilerinin sınırı aştığını bilemeyecek bir durumdayız."

Bu durumu, gücü elinde bulunduran iktidar yetkilileri yaratır. İktidar yetkilileri kolay yönetilir bireyi ortaya çıkarmak için kavramlara ters anlamlar vererek kafaları karıştırırlar.

Bunun için de millî kavramları ve değerleri çığırından çıkarmak, onlara ters anlamlar yüklemek ve önemsizleştirmek gibi bir yöntem izlenmektedir.

Tecrübeler kavramlara ve kurumlara verilen hasarların etkisi fiziki hasarlardan daha büyük ve kalıcı olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda "seçim siyaset değildir" demek kafa araştırıcılıktır. Milliyetçiliği kabilecilik, etnikçilik, ırkçılık olarak sunmak ya da milliyetçiliği ayaklar altına alarak düşman ilan etmek kavram yıkıcılığıdır. McKinsey'ye 'ülke için gereklidir' demek milliyetçilik kavramına ihanet etmektir. Tank palet fabrikasının "işletme hakkının devrini" millî siyaset sanarak milliyetçilik adına savunmak milliyetçilik düşmanlığı yapmaktır.

Totaliter kafalar fiziki yapılardan önce zihinleri teslim almaktadır. Bunun için de totaliter icraatlar uygulamaya konulmadan kafalar karıştırılmaktadır. Bu konuda yapılan ilk iş de yerleşik kurumları ve kavramları tartışmaya açmak olmaktadır. Böylece ortak payda üreten kavramlara olan güven sarsılmaktadır. Ortak değer yüklü kavramlar toplum nezdinde değersiz hale gelince toplum da kullanıma uygun hale gelmektedir.

Kullanıma uygunluk kavramları tersinden okutmakla mümkündür. "Seçim siyaset değildir", 'milliyetçilik ırkçılıktır', 'milliyetçiliği ayaklar altına almak; millîliktir', 'McKinseycilik milliyetçiliktir' diyenlerin amacı budur.

Yazarın Diğer Yazıları