Siyaset-cinayet-iktidar
Komitacı siyasetin Türkiye''ye neler yaptığını ve sonuçlarını İttihat ve Terakki''den bu tarafa biliyoruz. Anlaşılan o ki, tarih, birileri tarafından tekrarlanıyor ve bütün hatalarıyla bugüne uyarlanıyor.
Dikkat ederseniz, Türkiye''nin gözü önünde iktidardan güç alarak, adım adım ilerleyen ve müdahale görmeyen sopalı siyaset, sonunda işi cinayete kadar vardırdı. Doç. Dr. Sinan Ateş olayından önce, başta Yeniçağ Gazetesi olmak üzere basın kurumları saldırıya uğruyor, gazeteciler dövülüyor, siyasi parti genel başkan yardımcıları ölümden dönüyor, ama ortada kamu düzenini koruyacak kurumsal, caydırıcı güçler yok. Varsa da pasif ve edilgen. "Dostlar alışverişte görsün" misali, hayli isteksiz ve yorgun adımlar atılmakta.
Demem o ki, ta yıllar öncesinden cinayet "geliyorum" demekteydi.
Ülkeyi yöneten iktidarın aymazlığı ve bağlı olarak da iktidar ortağı olan sopalı siyaseti yöneten komitacılara göz yumması sonucunda, ülkemizde can güvenliği kalmadı.
Bırakın demokrasiyle yönetilen ülkeleri, despot yönetimler bile suç ve suçluya bu kadar taraflı davranmıyor.
Türkiye''de siyaset işte böyle kirletildi.
Kirletenler belli.
Kirli olanlar da belli.
Gelinen noktada koskoca ülkenin güvenliğine güvenemez olduk. Adliyesi zaten ortada. Ne yapacağız?
Gene kirli siyaseti mi seçeceğiz?
Sopalı siyasete oy verecek olan seçmene seslenen etkili muhalefet lazım.
Uyuşturucu baronları.
Çete cinayetleri.
Siyaset mafya ilişkileri.
Arsa talanları.
Rant hesapları.
Devlet-millet malına yağmalanacak, konulacak beleş gözüyle bakanlar.
Siyaseti olağan amacından saptırıp, bir de eli sopalı adamlarla hizaya sokmak isteyenler.
Ülkenin içine düşürüldüğü duruma bakar mısınız?
Seçime doğru yol alan Türkiye''de seçmen buna dur demeyecek mi?
Zorbalık mı kazanacak, iyilik mi?
Hak mı kazanacak, yağma, talan, gasp, çete ve mafyacı siyaset mi?
Kökleri modernleşme sürecine kadar giden komitacı/sopalı siyaset, eğer seçmen tarafından cezalandırılmaz, kendisine güç verilirse, Türkiye asla huzur bulamaz.
Sopalı siyasetin üslubu çirkin.
Konuşma dili küfürlü.
Anlatımı tehdit dolu.
Böyleleri yüce Meclis''e layık mı?
Bu gibilere, ülke yönetimi verilebilir mi? Bunlara koca bir toplumun, mal ve can güvenliği nasıl emanet edilir?
Bu tipler ve kadrolarla bir ülke ayakta kalabilir mi? Bilimsel gelişme, sağlıklı çevre, nitelikli eğitim düzeni kurulabilir mi?
Sinan Ateş cinayeti öncesinde iktidarın göz yumduğu eli sopalı bütün olaylar, Türkiye''deki siyasal yönetimin çıkarı uğruna nereye kadar taviz vereceğinin göstergesidir.
Bir büyük dava olan Türk milliyetçiliği fikir ve düşünce hareketi, sopalı siyasetle temsil edilemez. Böyle bir temsil gücü, ancak Atatürk gibi saygın, erdemli, bir yıldız gibi parlayıp milletin önünü aydınlatan kişilerin önderliğinde hak ettiği yere kavuşur.
Komplocular, komitacılar, bağırıp çağırıp sövüp sayanlar, tehdit diliyle millete racon kesenler ve onların sopalı elemanları, Türk Milliyetçiliğinin mübarek asaletine kesinlikle yakışmıyor. Davasının erleri, kutlu yolun şerefli evlatları, özüne sahip çıkmalıdır.
Ve bu seçim, eli sopalı siyaset ile onların bütün kanunsuzluklarına göz yuman iktidara, yaptıklarının hesabını sorma, dersini verme, hukuk ve adalet devletine yol açma günüdür.
Mafya-siyaset-ticaret çarkına izin vermemek onurlu insanların namus borcudur.