Şimdi de İzmir

Yılbaşı gecesi Reina basıldı, saldırgan elini kolunu sallayarak kaçtı. 39 kişi hayatını kaybetti, ana akım medyada ise teröristin kaç mermi kullandığından, nasıl kıyafet giydiğine değin tartışmalar yapılıyordu. Her zaman olduğu gibi olay sulandırılmıştı.

Hemen arkasından sosyal medyada tepkiler yükselmeye başlayınca, siyasilerden uyarı geldi “Paylaştıklarınıza dikkat edin suç işlemeyin” denilerek…

Halbuki yasa ve kanunlar ortadaydı, terör propagandası yapanlara gereken cezaların verilmesini zaten herkes istiyordu. Eleştirilerin en başında da terörle etkin mücadelenin bilhassa çözüm sürecinde rafa kaldırılması ve sınırların açılması geliyordu. Baskı ve kutuplaşma artıyordu.

Durum öyle bir hale geldi ki elektrik kesintileriyle ilgili Enerji Bakanı’na, Twitter’dan seslenen bir vatandaş “Bakanım, elektriklerimiz yok çok zor durumdayız, üretim yapamıyoruz” dedikten dakikalar sonra AKP’li hesaplar tarafından “FETÖ’cü” ilan edildi. Vatandaş bile ne olduğunu anlayamamıştı. Muhtemelen kendisi de AKP’liydi…

Siyasetçiler sürekli olarak “Sosyal medyada eleştirinin dozunu ayarlayamayanlar hesabını verecekler” derken, “Nerede patlama olursa olsun biz yılbaşının karşısında olacağız, içki içirtmeyeceğiz” diyen yandaşlara soruşturma bile açılmadı.

***

Yılbaşından hemen önce İzmir’in en merkezi yeri olan saat kulesinin önünde cübbeli-sarıklı bazı kişiler ortaya çıktı. “Yılbaşı kutlamayın, Müslümanlıktan çıkmayın” diye bildiri dağıtıyorlardı. Bildiri, yılbaşı kutlamayanların dahi tepkisini çekebilecek, rahatsız edebilecek bir dildeydi. Emredici, baskıcı, ayrıştırıcı cümlelerle doluydu.

Vatandaşlar yapılan provokasyona tepki göstermişler ve nereye mensup oldukları bilinmeyen provokatörleri alandan uzaklaştırmışlardı.

Olay anı videoya çekilmiş, sosyal medyadan yayınlanmıştı. Vatandaşlar arasında kin ve nefreti tetikleyen bildirinin, laik kimliğiyle öne çıkan İzmir’de, hele de böyle bir dönemde dağıtılmasının iyi niyetli olmadığı açıktı .

Olaya ilişkin İzmir Emniyeti’nden herhangi bir açıklama gelmedi, gözaltı bile olmamıştı.

***

10 Aralık’ta, 46 Şehit verdiğimiz İstanbul Beşiktaş’taki saldırıdan sonra ise atılan mesajlardan biri dikkat çekiyordu. E.Ş. isimli şahıs “Neden İzmir’de patlama olmuyor. Yoksa gavur gavura rahat yaşıyorlar mı” diyordu.

Bu şahısla ilgili de bir tutuklama haberi gelmeyince, İzmir Barosu suç duyurusunda bulundu.

***

Bu atmosferde birilerinin hedef gösterdiği ve üst üste IŞİD-PKK operasyonlarının yapıldığı İzmir hedef alındı. İlk belirlemelere göre 2 şehidimiz var. Polis Fethi Sekin kahramanlığıyla büyük bir facianın önüne geçerek, hainleri orada etkisi hale getirdi, kendisi şehit düştü.

Artık şapkayı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor. Kendilerine tarikat-cemaat-mülteci süsü veren çok sayıda teröristin hücre tipi yapılanmalarla şehirlere sızdığı net bir şekilde görülüyor. Bu yapılanmalar karşısında ne gibi önlemler alınmaktadır?

Cep telefonunu bile sokamadığınız bir ülkeye tonlarca bomba, silah, nerelerden, ne şekilde sokulmaktadır?

İzmir Ege Üniversitesi’nde kampüsün ortasında şehit edilen Fırat Çakıroğlu, aylarca sosyal medyadan hedef gösterildi. Onu hedef göstererek, ölümüne sebep olanların bir tanesi bile tutuklu değil, hatırlatalım.

Hainlerin kökü ancak hukuk devletinin gerekliliklerini yerine getirdiğimizde kazınabilir.

Yazarın Diğer Yazıları