Silivri duvarları bir daha yıkılacak...
Ünlü (!) kumpas davalarında "dalga dalga operasyonlar" önce şok etkisine sebep olmuştu. Merkez medya dahil olmak üzere iftira kampanyası bir hayli başarılı oldu.
Korku iklimine kapılan gazetecilere "Özel Yetkili Mahkemeler" tarafından günlük haber servisi yapılıyordu.
Televizyon ekranlarında iktidar yalakaları ile FETÖ'nün tetikçileri baş tacı yapılmış, ellerindeki karayı önüne gelene sürüyorlardı. Dahası Gazeteciler Cemiyeti Bavulcu Mehmet Baransu'ya "Yılın Gazetecisi" ödülü bile verdi.
Bu arada bazı milli kuruluşların Pensilvanya'daki "Kayıp kardinal"e "Üstün hizmet ödülü" takdim ettiğini de hatırlatalım.
Sipariş üzerine kağıdı karalayan sözde kitaplar sürüldü piyasaya. Bu işten yolunu bulan bulanaydı. Beşiktaş'ta kurulan pusuya düşenler kelepçelenip Silivri'ye yollanıyor. İstanbul'un sayfiye yeri bu ilçenin kenarından geçmeye korkuyordu insanlar.
Hapishane içine kurulan mahkeme salonuna girmeden "Günün birinde burada yargılanacaklar" tesbitimizin gerçekleştiğini görmek için yıllarca sabırla bekledik. Zulüm arttıkça, direnişin metodlarını aradık. Duruşmaları izlemeye, hapisteki masumlara destek olmaya başladık. Derken Hıdır Hokka'nın gayretleri ile çadırlar kurulmaya başlandı. Onlar söktükçe yenileri kuruldu. Hukuki problemleri aşmak için arazi bile kiralandı. Adalet için fidanlar dikildi. Üç-beş derken 300-500'e çıktı direnişçi sayısı, ardından onbinleri aştı. El ele tutuşunca duvarların önüne insan bedeninden barikatlar oluştu. "Silivri duvarları yıkılacak!" sloganı tuttu...
Türkiye'nin dört bir yanından gelenlerle "ziyaretgah" haline dönüştü... Yıllarca kenarından geçmeyenler fotoğraf karesinde yer alabilmek için omuz atıp ön saflara bile geçti... "Hüzünle gülerek" seyrettik... Her bir tahliyenin heyecanla beklenmesini kelimelerle anlatmak mümkün değil. Silivri hapishanelerinin duvarları fiilen yıkılmasa da davaların çöküşü ile vicdanlarda un-ufak oluvermişti. Hayat görüşleri farklı insanların orada tanışarak bu günlere kadar uzanan dostluk köprüleri halen ayakta. Kış mevsimi acı soğuk, yazları kavurucu sıcak yıldırmadı direnişi...
Bahar geldi... Haftaya "Nevruz..." Yenigün... Yüreklerle beraber havada ısınacak.
Türkiye'mizin yüz akı gazetecileri Barışlar ve Murat Ağırel en kısa zamanda tahliye edilmez ise Silivri yeniden mekanımız olacak! Çook gaz yedik orada. Çok da tazyikli suya maruz kaldık. Ama geri adam atmadık. Onların gazı, suyu bitti. Biz sadece terledik... Silivri'nin "Gezi Direnişi"nin ruhunu oluşturduğundan asla şüphemiz yok. Adalet Yürüyüşünün de esin kaynağıdır Silivri... Direne direne kazanmanın adresidir. Başta sevgili kardeşlerim Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Murat Ağırel olmak üzere onların gelişini endişe ve umut ile bekleyen yakınları, okurları, yüreğinde vatan sevgisi ve vicdan taşıyanlar merak etmesin!
Gerekirse "Yalnız başımıza" Silivri duvarlarına kafamızı vura vura, yıkıp Barışları ve Murat'ı özgürlüklerine kavuşturacağız!..
Sessiz çığlıkların, Adalet nöbetlerinin ve Adalet yürüyüşünün müdavimleri hazır! Bu devran böyle sürmeyecek. Zulüm eninde sonunda bitecek!..
Barışları ve Murat'ı yürekten selamlıyorum!..
Her şey çok daha güzel olacak...
Ataların İnancı
Değerli okuyucularımız, ATA Derneği tarafından düzenlenen "Ataların İnancı" adlı programda Sayın Namık Kemal Zeybek ve Oktan Keleş, Türklerin inançlarını anlatacak. Kam ezgileri ve Kam oyunlarının sergileneceği etkinlik 14 Mart 2020 Cumartesi saat 14:00 ATO Meclis Salonunda gerçekleşecek. Bekleriz efendim...