Şeytanı taşlarken...

Yıllar önce “Boşa Gayret” isimli bir taşlama yazmış ve şöyle demiştik:

“Sallarız, sallarız mızrabımıza

Tel değmiyor, tel değmiyor arkadaş!

Neden kan doluyor su kabımıza,

Bal değmiyor, bal değmiyor arkadaş?”


* * *

Biri rahat gece gündüz yatıyor,

Biri tutmuş memleketi satıyor.

Bizim elimize diken batıyor;

Gül değmiyor, gül değmiyor arkadaş!


* * *

Var mı bu dünyada ölümden öte,

Kimler uğramadı çok ihanete...

Şeytan taşlamaktan bir ibadete

El değmiyor, el değmiyor arkadaş!

* * *

ABD’sinden Rusya’sına, Yunanistan’ından Almanya’sına Ortodoks ve Katolik cümle Haçlı âleminin ya doğrudan ya dolaylı olarak “Türkler Ermeni soykırımı yapmıştır” demesi, hatta havuz medyasında,“Evet, yaptık” türünden köşe yazılarının yayımlanması...

Bugüne kadar Türkiye’yi yönetenlerin bu suçlama karşısında sadece “Siz kendi tarihinize bakın, biz böyle bir şey yapmadık” diyerek sadece “şeytan taşlamış” olduklarını gösteriyor...

Ya “ibadet” ?

İşte ortada o yok...

Eğer sen kendi insanına bile Ermenilerin yaptıkları zulümleri devlet okullarındaki ders kitaplarında müfredata almadı isen, yani bu işin aslını kendi insanına öğretmedi isen sadece “şeytanı taşlamakla” cennete gideceğini mi zannediyorsun? Git bir bak ABD okullarında okutulan ders kitaplarına, Türklerin nasıl Ermeni katliamı yaptıklarına dair yalanları gör de, aklını başına topla. Bu konuda ABD’ye gerekli ikazları verdin, notalar gönderdin mi? Büyük devletlere “Ne notası” dersen, başına örülen çorabı da, “Yok hükmündedir” diyerek geçiştiremezsin. Çünkü sen onların “var hükmünde” olduğu AB sözleşmelerini imzalamışsın...

Eğer, Türkiye’yi bugüne kadar yönetenler Rus çetelerle birlikte, arkalarına ABD ve diğerlerini de alarak katlettikleri Türk’ü ile Kürt’ü ile bu toprağın insanlarının hatırını sayıyor, acılarını yüreklerinde hissediyor olsalardı, her nerede bir katliam yapılmışsa oraya bir anıt diker, o katliamın yapıldığı tarihlerde öğrencileri o mekâna götürür, Fatihalar okutur, hadiseler hatırlatılırdı...

Elin Haçlısı, kanımıza girdiği Çanakkale’yi bile ziyarete geliyor, gözümüzün içine baka baka her haliyle, “İlk fırsatta yine geleceğim, yarım bıraktığım işi tamamlayacağım” mesajı veriyor, ülkeyi yönetenler de bu işi teşvik ediyor, “Hoş geldiniz” diyorlarsa, bizim başımıza geçecek daha çok çuval var demektir...

Gözünü sevdiğimin şu “mütekabiliyet esası” Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda bir kez olsun bile niye devreye girmez, hep şaşar kalırım. ABD’den, Yunanistan’a, Almanya’sından İngiltere’sine, Ermenistan’ına kadar sen okullarda “Türkler, Ermeni soykırımı yapmıştır” yalanını ders diye okutacaksın, Türkiye Cumhuriyeti okullarının müfredatında bu konuda bir tek satır yer almayacak, bu kadar korkaklık, bu kadar pısırıklık sağlığa zararlı değil midir?

Muhalefet de uykudadır...

İktidarlar yapmadı. Yapmıyor. Bari siz yapın. O Türk analarına tecavüzlerin yapıldığı, çocukların pişirilip annelerine yedirildiği trajedilerin yaşandığı o mekânları derneklerinizde, gençlik kollarında fotoğraflarla hatırlatın, seminerlerle yâd edin ve o günlerde o aziz şehitlerin toplu mezarlarını ziyaret edip Fatihalar okutun... Laf kalabalığı yetmiyor, “şeytan taşlamak” az geliyor, ibadet lazım ibadet...

Öldünüz de haberimiz mi yok?

Yazarın Diğer Yazıları