"Şehit haberlerini meteoroloji haberi gibi izlemeyin"
Başlıktaki ifadeler şu anda Nusaybin'de görev yapan Özel Harekatçı polislerimizin mektubundan bir cümle...
Geçen hafta yayınlanan "Özel Harekatçılar tepkili" başlıklı yazımda Emniyet güçlerimizin ne denli zor şartlarda görev yaptıklarına dikkat çekmiş, endişelerini dile getirmiştim. Tuzaklı evlere "içinde sivil olabilir, tank atışı yapılmadan girilsin" talimatıyla çok sayıda şehit verilmesine neden olan devlet görevlilerini yazmıştım.
Geçtiğimiz günlerde, Nusaybin'de görev yapan özel harekatçılarımızdan çok önemli bir mektup aldım. O mektubun noktasına, virgülüne dokunmadan ve kullanılan Türkçe'nin güzelliğine dikkat çekerek siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyorum:
"Selamünaleyküm
Bu mektubu Özel Harekat polislerinin iç dünyasını ve düşüncelerini yansıtmak, duyurmak amacıyla kaleme almış bulunmaktayız.
Bizler şu an bir mücadelenin içindeyiz. Bu mücadelede 7 aydır 400'ü aşkın şehit ve sayısız gazi verdik. Kimilerimiz 7 ay önce evlerinden çıktı hâlâ daha bölgede mücadeleye devam ediyor.
Geçici görevle gelenlerimiz Cizre, Silopi, Sur, Yüksekova, Dargeçit ve Nusaybin'de canla başla, yanlarında kardeşlerini şehit vererek, yaralanıp yarasını sarmadan çatışmaya devam ediyor.
Bizler "halkın vergisiyle maaş alıyorsunuz, çalışacaksınız" diyen tipleri de biliyoruz "gerekirse biz de bölgeye gidelim sizle beraber çatışalım" diyen canları da biliyoruz.
Milletimizden isteğimiz önce dua sonra da milli tepkiler vermesidir. Şehit haberlerini meteoroloji haberleri gibi izleyip geçmesinler.
Bu kadar şehidin vebali, sorumluları kimdir, hangi yanlış politika bu kadar şehit verdirmiştir sorsunlar istiyoruz.
Devletimizden isteğimiz terörle mücadelede etkin yasalar çıkması ve bölgedeki bizlere sahip çıkılmasıdır. Yöneticilerimiz koltuk sevdasını bırakıp bize moral verecekleri hatta bizle beraber mücadele edecekleri yerde köstek olmaktadırlar.
Kimse bölgede mücadele eden aslanların psikolojisini bilmiyor ve umurlarında da değil. Milletimizin desteğinin yanında devlet büyüklerinin, siyasetçilerin, sanatçıların da desteği bizlere moral olacaktır. Fakat bu desteği şimdilik sayılı isimlerden alabildik.
PKK terörü sadece Güneydoğu'da yaşanmamaktadır. Destek olan her kimse cezası ağır bir şekilde verilmelidir. Meclisten başlanarak üniversitelere kadar her yer terör destekçilerinden temizlenmelidir yoksa ölen teröristin yerine yenisi gelecektir. Ağır terör yasaları çıkması gerekmektedir.
Bu aziz Vatan topraklarını hainlerden arındırma mücadelemizin yalnızca silahla olmayacağını vatandaşa duyurmayan devlet büyüklerine rağmen tamamen kendi imkan ve sorumluluklarıyla tıpkı Çanakkale'deki milli mücadele ruhuyla bizden maddi ve manevi yardımlarını eksik etmeyen Yüce Türk Milleti'ne selam ve dualarımızı iletirken Ahiret Gününün Sahibi (c.c.)'nin bizimle olduğu ve Hilalle Haçın mücadelesinde galip olanın hiç şüphesiz, Yüce Dinimiz İslam'ın gerçek bekçileri olan bizlerin olacağını unutmamalarını temenni ediyoruz.
Dualarınız bize güç vermektedir.
Selam ve dua ile..."
Özel Harekatçıların mektubu bizlere çok şey anlatıyor... Özellikle de terörle mücadele noktasında hâlâ akıl almayacak eksiklikleri birinci ağızdan anlatması bakımından da tarihe not düşüyor.
1970'li yıllardan beri çeşitli terör eylemlerine sahne olan, terörden hiç uzak kalmamış bir Türkiye'den bahsediyoruz. Yaklaşık 46 yıllık sürede hâlâ terörle mücadelenin bir felsefesi, pratiği oluşmamışsa orada ciddi sorunlar var demektir.