Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Şehit haberleri...

Yandaş medyanın "tıpkı baskı" manşetlerini gördükçe ruh sağlığım bozuluyor. Meslek ahlakı, yayın ilkelerini bıraktım zeka seviyemizle alay edilmesini hazmedemiyorum. Şimdi birileri "O zaman okuma... Zaten kaç kişi okuyor ki" tepkisini verecektir. Haksız da sayılmazlar. Her şeyden önce bizim işimiz okumak! Günün gelişen olaylarının özetini, söylentisini, rivayetini değil gerçeğini araştırmak görevimizdir.

Adına çelişki, dilemma, tezat ve sözlükte aynı anlama gelen tüm tanımları sıralasanız canım memleketimin perişan halini yansıtamazsınız. Çok değil 10 yıl önce AKP hükümeti gazete ve televizyonların yöneticilerini davet edip "Terör şehitleri ile ilgili haberleri büyük vermeyin" talebinde bulunmuştu. Artık "merkez" de kalmadı ya... Tekmili birden hükümete yaranmak için "emredersiniz!" diyerek hazır ol vaziyetine geçti. Bu rica (!)yı dinlemeyenlere ise yaptırım uygulandı. Aba altından sopanın farklı seçenekleri vardır. Dahası o dönem "heykeli dikilecek savcı" denen Zekeriya Öz, özel yetkisi ile gazetecileri sorgulayıp "Niçin şehit haberleri yapıyorsun. Amacın ne?" diye sorup farklı iddialarla tutuklayarak Silivri'ye tıktı.

Neredeyse 40 yıldır terörle yaşamaya mahkûm olan güzel ülkemizde bu işler bir defaya mahsus yapılmadı. 17'nci yılına giren AKP hükümeti gün geldi "akredite" olmayan kuruluşları da kahvaltıya davet edip terör olayları ve şehit haberlerine oto sansür uygulanması gerektiğinin gerekçelerini "beka"ya dayandırdı. Süreç "bizim mahalle" olarak bilinen medyanın önemli bölümünü "Emir eri Şaban" haline dönüştüğü için vaziyet "Tak-Şak"a evrildi. Hükümet "Tak" diye emretti. Yandaşlar "Şak" diye yerine getirdi. "Alo Fatih" hattı kuruldu. Erdoğan'ın hoşuna gitmeyen haber ve yorum yazanların işine son verildi. Milyonlarca dolarlık yatırımlara rağmen gazeteler kapandı.

***

15 Temmuz kalkışması "ders" olur sanmıştık. Başkaları gibi "kandırılmadık" ama iyi niyetimizle "yanıldık"... Ayrımcılık had safhaya çıktı. Bu coğrafyada yaşamanın bedelini şehit olarak ödeyenler bile ayrıldı... Terör Gazilerine dayaklar atıldı. Varsa yoksa "15 Temmuz şehitleri-gazileri" denilerek önceki on binler yok sayıldı. Yüzlerce yıllık milyonlarca şehit unutuldu. Ayrımcılık cenazelere kadar ilerledi. "Kan üzerinden siyaset yapıyorlar" diye suçladıkları ile kol kola girip "CHP'liler gelemez" fetvası çıkarıldı.

Yetmedi... Medya patronları saraya çağrılıp "Terör olayları ve şehit haberleri" konusunda bir ayar daha çekildi ki yurt içinde ve sınır ötesinde şehit olan güvenlik kuvvetleri personelinin şehadet haberleri trafik kazası seviyesine çekilip, birinci sayfadan üçüncü sayfaya indirgendi. Televizyondaki haber 45 saniyeden 15'e düşürüldü. İnternet ve sosyal medyada hassasiyete devam edenler için "provokasyon" iddiası ile soruşturmalar açıldı. Erişimler engellendi.

Ve malum medya "tıpkı çekim" manşetlerinde "Erdoğan'ın katılımları"nda müthiş rekabete girdi. Uçağında fotoğraf çektirmek madalya kazanmayla eş sayıldı. Erdoğan ve AKP'ye yalakalık yapma yarışını öylesine abarttılar ki, hükümetin koyduğu yasağı bile çiğniyorlar. Erdoğan ve bakanların katıldığı şehit cenazelerini manşete taşıyorlar... İdam taleplerini seslendirip, Erdoğan'ın "ben imzalarım" sözüne övgü yağdırıyorlar. Ancak hiç biri artık işlevi kalmamış Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin "idam yasası"nı niçin teklif edemediklerini soramıyor. Bu konuda kampanya başlatamıyor. Çanak soruların yöneltildiği tartışma programlarında bir tek kişi "Niçin idam yasası için girişimde bulunmuyorsunuz?" diyemiyor.

Malumunuz "FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması"nı teklif eden İYİ Parti'nin talebi AKP ve MHP oyları ile parlamentoda reddedildi. Madem AKP ve MHP idam konusunda adım atamıyor. Yarın öbür gün İYİ Parti "idam" teklifinde bulunursa AKP ile MHP yine reddedecek mi? Merak ediyorum...

Milletin hafızasını balığa benzetenler bakalım zeka seviyemizle daha ne kadar alay edecek!..

Yazarın Diğer Yazıları