Şehir merkezinde vurulan polisin ardından..
Hakkari’ye 27 gün önce atanmış polis memuru Bayram Göde, şehir merkezinde, bir esnafın dükkanında ev kiralamak için çaba sarf ederken, yüzünü kapatmış bir kişinin silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Cenaze töreninde konuşan Hakkari Emniyet Müdürü Ayhan Duran “Haince pusular bizi bu görevden yıldıramayacaktır. Bayram Göde, rütbelerin en büyüğüne ulaşmıştır” derken Vali Münir Karaloğlu da, “Toplumun huzurunu kaçırmak, kan dökmek, tahrip etmek amacında olan terörün, er geç üstesinden gelinecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Devlet her zamankinden daha kararlı şekilde terörün üzerine gitmektedir” diye konuştu.
***
Karaloğlu, “Artık bölge halkı devletine güvensin, teröristin, teröre arka çıkanları artık aralarında barındırmasın. Şehit arkadaşımız Bayram Göde, dün bir esnaf arkadaşımızın dükkanında şehit edildi. Eğer bu esnaf arkadaşımız bundan haberdarsa bunu bize bildirmiyorsa, şüphelerini bize aktarmıyorsa o da suç ortağıdır. Bölge halkından bunu rica ediyorum. Bu beladan kurtulmak için devletine, güvenlik güçlerine güvensin ve bu unsurları aralarında barındırmasın” ifadelerini de kullandı.
Açıktır ki artık Hakkari’de devlet, bırakın vatandaşı korumayı, kendi memurunu korumaktan aciz duruma düşmüştür. Bu tespitle valiyi veya emniyet müdürünü suçladığım zannedilmesin. Onların da can güvenliği yoktur. Bu pervasızlığın sebebi, devlet otoritesinin; hükümet tarafından sarsılmış olmasıdır.
Bir de işin uluslararası boyutu var. Suriye’de de isyanlar var ve devletin polisine yer yer saldırılar var. Devlet bu saldırılara karşılık verdiği zaman, bütün dünya, “katliam yapıyorsun” diye Suriye’nin başına üşüşüyor. Başta da Türkiye’yi yönetenler! Oysa daha büyük bela Türkiye’nin başında.. Üstelik aynı baskılar geçmişte Türkiye’ye de yapıldı. Son zamanlarda terörle mücadele gevşetildiği ve terör örgütünün özerklik talepleri, devlete alenen dayatıldığı için iyice cüret kazandılar ve Hakkari gibi şehirleri, devletin giremediği şehirler haline getirmeye çalışıyorlar.
***
Peki bu cüreti nereden buluyorlar?
Makine mühendisi Esad Altay yazıyor:
“YAŞ toplantısında Başbakanın yanındaki sandalyeyi genelkurmay başkanından boşaltmalarının sebebi varmış; biz Türk milleti onu tam anlayamamışız.
Boşalan sandalyeye ABD’nin Büyükelçisi ya da Türkiye genel valisi Ricciardione oturacakmış. Maşallah Ricciardione Başbakan ile hem Meclis Başkanı’ndan hem de ana muhalefet liderinden daha rahat görüşüyor. Kâh helikopter pistinde yakalayıp Başbakan’ımızın eline bir dosya tutuşturuyor kâh ABD ajanlarının Ankara’da Başbakan’a tanıtılmasında mihmandarlık yapıyor kâh Dışişleri Bakanımız Şam’a ziyaret yapacakken araya girip Başbakan’a ajanda tutuşturuyor ki Şam’a ne tür ayarlar verilecek o tespit edilsin. Egemenlik, Türk askerinden alındı, ’bir köye 2 muhtar olmaz’ diyen AKP eliyle ABD’ye verildi.
Bu arada Başbakan’ımızın sabrı Şam yönetimine taşmış; ’Suriye vatandaşlarını öldürüyor’ diye. Bravo.. Acaba K.Irak’tan gelen ve kendi vatandaşlarını şehit eden PKK terör örgütünü besleyip barınmasına izin veren Barzani ve Irak cumhurbaşkanı Talabani’ye ne zaman sabrı taşacak?”
***
Hakkari’de bir polisin kiralık ev ararken vurulması ile, Suriye’de polise yönelik saldırılar arasında bir fark yok. İki eylemin arkasında da Amerikan emperyalizmi var. Büyük Orta Doğu projesi var, Amerika’nın 21. yüzyılda İslam’ı dönüştürme stratejisi var.
Türkiye’deki “İslâmcı” kalemlerin, Suriye’yi suçlamasına bakılırsa, bazıları çok çabuk dönüştürülmüş durumda...
Meselenin özünü CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak söyledi:
“AKP, Türkiye’yi Orta Doğu bataklığına sürüklüyor, bir grup medya da buna çanak tutuyor..”
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan da, “Türkiye, ABD’nin Orta Doğu’daki bir maşası olma yolunda mıdır, Türkiye, ABD’nin mektup ve mesajlarını temize çekme aparatı mıdır, Türkiye, ABD’nin Orta Doğu’daki postacıbaşı mıdır, emir eri midir?” diye sordu.
Öyle değil mi?